ÇERMİK- Ev hanımı Dilek Kadak, depremlerden etkilenen çocuklarına moral olması için satın aldığı kuzuyu yanından ayırmıyor.
Kahramanmaraş merkezli depremlere Diyarbakır'ın merkez Bağlar ilçesindeki evlerinde yakalanan Dilek Kadak (42), eşi ve 3 çocuğuyla büyük korku yaşadı.
Evleri az hasar gören Kadak, depremden etkilenen çocuklarının yaşadığı travmayı atlatması için 4 ay önce bir aylık kuzu satın aldı.
'Mestan' adı verilen kuzu, kısa sürede Kadak ailesine alıştı. Dilek Kadak ilk zamanlarda evlerinde biberonla besledikleri, altını bezledikleri kuzu büyüyünce ona evlerinin damında bir yaşam alanı oluşturdu.
Beslenmesi ve bakımıyla yakından ilgilendiği Mestan ile haftanın 3-4 günü çarşı ve pazara giden, parkta gezinti yapan Kadak, sesine alışan, peşinden ayrılmayan kuzuya evladı gibi bakıyor.
- "Her gün banyo yaptırıyorum"
Önceleri evde baktıkları kuzuyu büyümeye başlayınca damda hazırladıkları alana yerleştirdiklerini ifade eden Kadak, "Mestan adını verdik. 3 günde ismine alıştı. 'Mestan' deyince hemen geliyordu. Zamanla parka götürmeye başladım, onun sayesinde çocuklarım da parka daha çok gitmeye başladı. Haftada en az 3-4 gün dışarı çıkarıyorum. Özel sabunla her gün banyo yaptırıyorum." dedi.
Mestan sayesinde kent merkezinde ikamet etmelerine rağmen köy hayatı yaşıyormuş gibi bir duyguya kapıldıklarını anlatan Kadak, eşi ve çocuklarının da kuzunun bakımıyla yakından ilgilendiğini belirtti.
Kadak, şöyle dedi:
"Sabah kalkınca yemini veriyorum, suyunu tazeliyorum daha sonra çocuklarımla ilgileniyorum. Bazen eşim 'Önce Mestan ile ilgileniyorsun, biz ikinci plandayız.' diyor. İp bağlamıyorum, peşimden gelmeye alıştı. Gece de beraber uyuyorduk. Veteriner aşılarını yapıyor, vitaminlerini veriyor. Manikür, pedikür yaptırdık."
Mahalledeki komşularının da Mestan'ı çok sevdiğini anlatan Kadak, Mestan'ın evden dışarı çıktığında çok mutlu olduğunu, bazen bu mutluluğunu zıplayarak gösterdiğini belirterek, Mestan'ın ailenin bir üyesi olduğunu, satmayı düşünmediğini söyledi.
-Trafikte duruyor-
Kadak, hayvanları çok sevdiğini, Mestan'ın da hayatında çok ayrı bir önemi olduğunu vurgulayarak, "Minibüsler geçerken dur diyorum duruyor, geç deyince geçiyor. Parkın içinde o kadar insan var ama sesimi nereden duyarsa geliyor. Parka getirmek için bazen çarşının içinden geçiyorum, köpek sanıp korkanlar, çığlık atanlar var. Sonra kuzu olduğunu anlayıp çok seviyorlar. Parkın içindeki çocuklar da çok seviyor." diye konuştu.