Mehlemizin Fırıncısı Tümes amice odun ateşinde yüzü kızarınca birkaç dakika nefes almak için çıktığında tarihi bir Diyarbakır evinin önünde kürsüde otururdu.

1968 yılında terk edilmiş henüz yıkılmamış yapıyı kimin evi olduğunu sorduğumda Tümes amice hüzünlendi. “Ben tanımadım Dedem sölerdi İlyas Beg’in eviydi oğlu Naum Öğretmen olmış. Onlar Süryaniydi huzur vermemişler ailesiyle Emerika’ya göçmüşler.”

Bedeni Amerika’da Ama Ruhu Hep Diyarbakır’da Kaldı

Fotoğraf: gazeteci arkadaşım Mümin Ağcakaya.

Diyarbakır Sur içinde Lalabey Mahallesi, eski adı Puşucu Sokakta olan sokak 2009 yılında Sur Belediyesinin Meclis kararıyla Naum Faik Palak sokağı olarak değiştirilmişti. O yıllarda gitgide bakımsızlıktan tavanları çökmüş yıkılmış duvarlarının enkazın içinde artık otlar bitmişti. Zaman zaman yurtdışından gelen Diyarbakır’da yaşamış Süryanilerin ziyaret ettiklerini. Kendi aralarında Naum Bey’in yaşamını ve eserlerini konuşurken gözlerinin dolduğunu anımsarım.

Meryem Ana Kilisesine sohbet etmeye gittiğimde Papaz Yusuf Akbulut’a konuyu açtığımda Binanın şahıs malı olduğundan çözüm bulamadıklarını söylemiş. Şu açıklamayı yapmıştı. “Mirasçıları yurt dışında yaşıyor 2004 yılında Belediye Başkanı Osman Baydemir döneminde belediyeyle bu yapının restorasyonu için vakıftan bazı görüşmeler yapıldığını, mirasçının anlaşmadan vazgeçtiği için bu tarihi yapıyı kurtaramadık” demişti

Konuyla ilgilenenler 1936 yılında Murat Fuat Çıkkı tarafından hayatı anlatılan “Naum Faik ve Süryani Rönesansı” kitabında çok daha fazla ayrıntı bulabilirler. Diyarbakır’ın yakın tarihiyle ilgilenenler dilden dile dolaşan anılarında Naum Faik Palak’ın memleket sevgisinden bahsederler.

“Sende doğdum sende ölmek isterim ey vatanım,

Eylerim arz-ı türabında gömülsün bu tenim…”

Dizeleri onun Diyarbekir sevgisini dile getiren büyüklerimiz tarafından ezberlenen Meşhur dizeleridir. Ne yazık ki Süryani dilbilimci Naum Faik Palak’ın bu masum arzusu maalesef yerine getirilemedi. Naum Faik Palak, Süryani Ortodoks (Yakubi) bir ailenin çocuğu olarak 5 Şubat 1868’de Diyarbekir Suriçi'nde doğdu. 1930’da New Jersey’de memleket hasretiyle vefat ediyor.

Bedeni Amerika’da Ama Ruhu Hep Diyarbakır’da Kaldı1

Naum Faik'in mezar taşı New Jersey, ABD. Fotoğraf hujada.com

Ve Diyarbakır Meryem Ana kilisesi.

​​​​​​​En derinine gömülmek istediği, hasretini çektiği topraklar Diyarbakır Naum Faik'in kendi diliyle yani Süryanice Omid’dir. Naum Faik'in iki nehir arası anlamına gelen Kevkeb- dı Medinho ve Şifuro (Borazan) adlı dergileri çıkarıyor. Yazarın ayrıca 30’a yakın kitabı da yayınlanıyor. Kitapları ağırlıklı olarak Süryanicenin diğer dillerle ilişkisi ve bu dillerin içindeki Süryanice kelimeler üzerine yapılan çalışmalardan oluşuyor. Yazarın Beth Nahrin adlı kitabı da Lis Yayınları arasında Türkçe, Kürtçe ve Süryanice olarak yayınlanan kitaplar arasındadır.

Naum Faik, Diyarbakırlı sanatçı ve edebiyatçılar Faik Ali Ozansoy, Cahit Sıtkı Tarancı, Celal Güzelses, Sezai Karakoç, Esma Ocak, Ahmed Arif Said Paşa, Ali Emiri Efendi, İshak Sukuti, Süleyman Nazif, Şair Sırrı Hanım, Hanili Salih Bey, Ziya Gökalp kadar tanınmaz.

Onun hakkında yazan nadir isimlerden biri de Diyarbakırlı yazar Mehmet Şimşek. Dünyanın her yerinde tanınan, belki bir tek kendi memleketinde, bilinmeyen bir aydın. Naum Faik öğretmen, yazar, dil bilimci, gazeteci, dernek yöneticisi, yayıncı, şair özellikleri ile donanımlı bir edebiyatçı.

Diyarbakırlı Cebrail Boyacı Efendi’nin ABD’de çıkardığı ve 1914’te kapanan İntibah gazetesinden sonra 1916 yılında ABD’de Süryanice, Arapça ve Türkçe yayın yapan Beth-Nahrin (Mezopotamya) gazetesini çıkardı. Gazete 1929 yılına kadar yayın hayatına devam etti. Sadece mensubu olduğu Süryani halkının değil Diyarbakır’ın sosyal hayatına katkıları bulunan Melfono (öğretmen) oldu. 1899 yılında Kiryakos Hıdırşah’ın kızı Lusi Hanımla evlendi. 2 oğlu ve 3 kızı oldu. İki oğlu 1904 ve 1906’da, bir kızı ise 1912’de öldü

Naum Faik. Yakup Palak’ın oğlu İlyas’tan olma, Sefer kızı Seyyide’den doğma Naum Faik Palak. 1868’de Diyarbakır’da doğar. Liseye 1881’de başlar. Eğitimi süresince Süryanicenin yanı sıra Türkçe, Arapça, Kürtçe ve Farsça, bir miktar da Ermenice ve Fransızca biliyordu. ABD’ye gittikten sonra da İngilizce öğrendi. Özellikle Süryani çocukların kendi ana dillerini öğrenmeleri için büyük çaba gösterir. Süryani cemaati içinde sevilen bir eğitmendir. Diyarbakır’dan Urfa’ya Adıyaman Ve o zamnlar Osmanlı toprağı olam-n Humus’a kadar çeşitli şehirlerde 24 yıl öğretmenlik yapar. Beşiri’nin Hashas köyünde Kürtçe ‘den başka bir dil bilmeyen Süryani köyündeki çocuklara Süryanice öğretti. Ancak halkların birbirine karşı kışkırtıldığı dönemler de başlamıştır yine. 1895’te bölge Hıristiyanlarına karşı baskılar artar. Hıristiyanların çoğu, şehirdeki Süryani Meryem Ana Kilisesi’ne sığınır. Aralarında Naum Faik de vardır. Ortamın düzelmesiyle tekrar normal yaşamlarına başladılar..

Yolların ve kültürlerin kavşak noktasında olması ve binlerce yıllık tarihinin yanı sıra yetiştirdiği çok sayıda sanatçı, siyasetçi ve bilim adamı ile de ünlü şehrimizde.1908’te İkinci Meşrutiyet ile birlikte İntibah (uyanış) derneğinin şubesi kurulur ve Naum Faik de bu dernekte çalışmaya başlar. Derneğin yayım işlerini düzenleyip, bültenlerini de yazar. Bir yıl sonra Kevkeb Medinho (Şark Yıldızı) adlı Süryanice, Türkçe, Arapça gazeteyi, Diyarbakır’da yayınlamaya başlar. İlk Süryanice gazetedir kentteki. 8 sayfa olmak üzere Süryanice harfler ile Arapça, Türkçe ve Süryanice dillerinde yayınlanır. Toplam 43 sayı yayınlanır.

Naum Faik bu arada okuldaki görevlerine de devam eder. Konferans ve toplantılar düzenleyip, yeni okulların açılmasını, matbaaların kurulmasını, mevcut cemiyetlerin ve derneklerin birleştirilmesine yönelik çalışmalar yapar.

Ancak 1912’de İtalya ve Osmanlı Devleti arasındaki Trablusgarp Savaşları nedeniyle, Hıristiyanlara karşı yapılan eylemler ve baskılar yine artmaya başladığında Amerika’ya göç etmek zorunda kalır. Amerika’da da çalışmalarını bırakmaz. Dil, edebiyat, tarih, din ve toplumla ilgili otuzun üzerinde kitap ve çeviri kaleme aldı. Süryanice, Türkçe ve Arapça şiirler yazdı.

Ömrünün son yıllarında Ömer Hayyam’ın Rubaileri’ni Farsça’dan Süryanice’ye çevirdi. “Bethnahrin” adlı gazeteyi Süryanice, Arapça ve Türkçe 1916’da çıkardı. Türkiye ve Türkçeyle, özellikle de Diyarbekir ile irtibatını ölene kadar kesmedi. 1930 yılının Şubat ayının başlarında zatürree teşhisiyle hastalanır. Doğum günü olan 5 Şubat’ta ise toprağında ölmeyi istediği vatanından çok uzakta, Diyarbakır hasretiyle yaşamına veda etti. Dünyanın tanıdığı Memleketinin Tanımadığı aydın Naum Faik Palak’ı Süryaniler iyi bilir. Bizde tanıyalım, renkler Solmasın, Kültürler Kaybolmasın dileğiyle. Kaynak: “Naum Faik ve Süryani Rönesansı” Yazar Murat Fuat Çıkkı. Yazar Mehmet Şimşek