Balıkçılarbaşı Gazi caddesinde ilk önce açılan Bakgör mağazasıydı. Sonra tam karşısında Algör açıldı. Yeğenlerinin Vakıflar hanı altında açtığı Hele gör mağazası ile neredeyse 40 yıl şehrin tekstil ticaretine damgalarını vurdular.
Hacı Ali, Sofu Seydo, Şehan’ın babası Melle Halil ve Sarı Pişo’nun babası Terzi Hayrettin arkadaştılar. Üçü Ulucami avlusunda namaz vaktini beklerken bir araya geldiklerinde konu çocuklarınınyaramazlığıydı. ŞehanMardinkapıdirekhane önündeakranlarıyla “ver kızı Al papazı” diye Mardinkapı polis karakolu tarafından iskambil oynarken yakalanmıştı. Sarıpişo’nun Suçu daha ağırdı. Yanık çarşıda babasının dükkânından kömür ütüsünü hazırlamadan kaçmış, Zaza Evdonunbahçasındaaluce (erik) çalarken ağaç dalında suçüstü yakalanmıştı. BahçaçıSülo babasına şikâyet etmişti. Şehan ve Sarıpişo kurbanlık koyun gibi yanlarında beklerken babaları nasıl bir ceza vereceklerini düşünüyorlardı.
Görselde; 1970’li Yıllar Gazi Caddesi Sağ taraf Bağdat palas otel ve banyo evi karşısında demirciler çarşısı ve meşhur baharatçı Kör Yusuf Zenith mağazası ve Güzeliş paça lokantası, alt sırasında levhası gözükmeyen Algörmagazası.
Hacı Ali Bakgör“bu iki veledi bana verin mum gibi ederem” dedi. Artık bu iki çocuk sabah sekiz, akşam sekiz Algör mağazasının çıraklarıydı. Kapının önüne konulmuş tezgâhta üzerinde Zagor, Keloglan,Tarkan ve kurt’ugibi çizgi kahramanlarınınbaskısı olan çocuk tişörtleri satıyorlardı. Camları silip, yerleri paspaslıyorlardı. Haftalıkları babalarına veriliyordu.
Bu mağazanın fiyatların diğer konfeksiyonfirmalarına göre düşük olmasının nedeni Hacı Ali Varlıklıydı. Ayda bir sefer İstanbul’a gidiyor, Sultanhamam, Yeşildirek gibi toptancı işyerlerinde peşin para ile çok iskontolu mal alırdı. Ucuza alır, ucuza satardı.Asla senet veya çek kullanmazdı. Bütün ürünlerdefiyat etiketi vardı, diğer mağazaların aksine pazarlık yoktu. Fiyat etiketinin altında harf dizisi vardı. Sarıpişo bu şifreyi çözmüştü A-0, B-1 Ç-3. D-4, F-5 demekti. Bir pantolonun üzerine fiyat 80 TL Kalite: (alış fiyatı anlamında) FA yazıyorsa onun maliyeti 50 TL idi. Hacı Ali şifresinin çözülmesine biraz kızmıştı. Tüm mağazadaki etiketleri değiştirmek zor olacağından öylece kaldı.
16 yaşındaki Sarı Pişo’nun platonik bir sevgilisi vardı. Her sabah dükkân açıldığında girişteki cansız mankene “Günaydın SevtapSevgilim” diyerek sabah öpücüğü alıyor. Akşamları“hoşça kal bitenemSevtap” diyerek vedalaşıyordu. Manken 25 yaşlarındagösterdiğinden SarıPişo 16 yaşında olduğundan bu aşk biraz imkânsızdı.Sevtap uzun süre kalıcı likit kırmızı parlak ruj kullanırdı. Kumral peruklu saçı, sürekli aynı tonda L’Oréalpembe Fondötenli yüz haliyle gülümsediğinden ruh hali hep Filiz Akın ile aynıydı. Sarı pişo ile araya mesafe koyduğundan dalga geçme olasılığı vardı. Hacı Ali mankeni öpen bu veledi yakaladı, bu çocukça oyunu fark edince tepkisi “tüffiiiii meymenetsiz” diyerek Sarı Pişo’nunkulağını çekmişti. Sevtap’a abiye bir elbise giydirilirken 3 kişi şarttı. Şehan ve sarıpişo bir perdeyi tuttuğundanGazi caddesinden geçen insanların Sevtap’ın çamaşırsız halini görmeleri olanaksızdı.Baş tezgahtar Sait ise elindeki abiye elbiseyi hızla giydiriyordu. Böylece dükkana kötü gözle bakılması engelleniyordu.Sevtap bu durumdan hiç rahatsız değildi, sürekli gülümsüyordu. Bu mankene kafayı takan bir kişi daha vardı. SofİSeydo mağazanın önünden geçerken Hacı Ali’ye söyleniyordu.“Allahvekilgünaha girisenheçdudağı boyali başı açık kadın olimi, Buraya gelen kadınlara kötü örnek oli” Sonunda cansız mankene bir eşarp takılmıştı. Sofi Seydo “Bele de olmadi, saçının ucu göziki”(peruk)Sarıpişo sevgilisinin kendisine sormadan tesettüre girmesine bir anlam veremedi.
Tartışmalar uzayınca Yenikapı sokakta ötede bulunan Şeyh Mutahhar cami (Dört ayaklı minare) İmamı Seyit efendinin fetvasıyla kesin karar verildi.Fetva şöyleydi; “İslamiyetten evvel Kâbe'nin ilk katında 360, ikinci katında ise Lât, Uzza ve Menat olarak isimlendiriliren üç put ve onların üzerinde hepsinden daha büyük Lâh isminde bir put ile tapınak vardı. Üç put, Kâbe'nin içinde Hannan, Mennan ve Deyyan olarak isimlendirilen üç sütun üzerine yerleştirilmişlerdi. Peygamber efendimiz bu putların hepsini Kâbe’den attı. Bu cansız kadında put gibi duri. Bu yüzden kaldırsanız eyi olur.”
İstanbul Nışantaşı’dan gelmiş bu cansız mankenin kafası testereyle kesildi. Kafasını yerlerde gören Veli Alişan bile korktu. Sonunda çöpe atıldı. Artık Sevtapkafasız düşünmeyen bir mankendi. Şark kültürü ile Nişantaşı kültürü arasında kalmış. Estetik değerlerini yitirmiş. Kötü düşünceleri kafasından atmıştı. Gazi caddesi esnafı ikiye bolündü. Artık bilinen ismiyle “Sevtap’a nasıl kıydın” diyenler.“Oheşşolmiş eşarbını yan bağlamıştı, saçı gözikidi, günaha girmişti.” Birkaç dükkân ötedeki Diyarbakırspor başkanı Çelebi Eser mağazasına hepsibirbirinden güzel, sarışın, esmer, kumral on adet cansız manken alarak misilleme yapmıştı.
Sarıpişo2 ay çalıştığı mağazadan ve Hacı Ali Bakgör’ün disiplininden sıkılmıştı. Okulların açılmasına daha bir ay vardı. Nasıl dayanacaktı. Hacı Ali, Terzi Hayrettin’den “Tokat ve Kulak çekme” yetkisi aldığından. Bu yetkiyi sınırsız kullandığından ne yaptıysa kendini kovduramadı.
Sarıpişo’nunbilerek yaptığı muzipçe bir hata sonunda kovulmasına neden oldu.Yeniadı Çınar ilçesinde Ağaçsever Mahallesi olan O zamanlar küçük bir köy GundeBotıka’dan devamlı müşterileri Xalo Mirza gelmişti yazları Diyarbakır çok sicak olduğundan Fileli atlet istedi.Günümüzde artık üretilmeyen fileli atlet o yıllarda erkeklerden çok ilgi görüyordu. İri gözenekli yapısından sanki delgeç yapılmış sıcağı hissettirmeyen bir fanila çeşidiydi.Xalo Mirza “birde paçalı külot ver” dedi. “Fileli atlet şeklinde külot yokmu?” Sorusuna SarıPişo’nun aklına dâhiyane bir fikir geldi. En büyük boy olan 150 kiloluk kadınlara bile olan Battal boy beyaz dantelli kadın külotu verdi. Doğrusu kombin olarak uyumluydu. Yalnız giyildiğinde ön aksamı Xalo Mirza’nınbazı mahrem kısımların dantelden taşabileceği ihtimali vardı.Bir hafta sonra tekrar şehre inen Xalo Mirza çok hiddetliydi doğrucaAlgör mağazasına gitti. “Kûçikazer te kuda ya? (O sarı köpek nerede) diye sordu. Sarıpişo hemen yandaki nalbur Atik Ticarete gidip Soba muşambalarının arasına saklandı. Xalo Mirza’nın gittiğinden emin olunca ortaya çıktı. “Ula utanmısız bahan kadın külotu satmaya, iki hanımım benle dalga geçti. Tüm köye rezil-i rüsva oldum. Haci Ali sinirden titreyen adamı teskin etmekte zorlanmış, ona bir gömlek hediye ederek ikna etmişti. Hacı Ali tehlike! geçince sonradan ortaya çıkan Sarı Pişo’ya baktı. Hiçbir şey konuşmadı. Onunçelimsiz kollarından tutup âdeta sürükleyerek ÇarşiyaŞevutiye (yanık çarşıya) kadar sürükledi. Terzi Hayrettin dükkânına gelince bağırdı. “Sen tükeninde tutamadım. Bu oğlunu ben adam edemedim, en eyisi bunu habeşi bir kalaycıya ver, bari meslek öğrensin!.”
Not: 1990 yıllarında Algör mağazası kuyumcu dükkânına çevirdiler. Daha sonra Hazı Ali tüm ticari faaliyetlerini Bursa’da devam ettirdiler. Bursa’nın önde gelen inşaat firması oldular.
Hacı Ali’nin oğlu Veysel Bakgör 2007 yılından bu yana çok büyük inşaat projeleri bitirdiler. Elde ettikleri varlıklarıyla sağlık ocakları ve aşevlerini hayata geçirdiler. Bakyapışirketi Hacı Ali Bakgör ilkokulu ve 130 kişilik konferans ve eğitim salonu inşa ettiler. Fiziksel engelli öğrencilerin de unutulmadığı okul projesinde İnegöl Ortaokulu bitirip milli eğitim bakanlığına hibe ettiler. Ramazanda Ofis’de evine beni misafir eden Hacı Ali Bakgör’ün ve elinden Bitlis işi salçalıiçli köfte yediğim kıymetli hanımının mekânı cennet olsun.