Diyarbakır’ın simgelerinden biri olan Dağkapı semti, 1940’lı yıllarda havadan çekilmiş siyah beyaz fotoğraf karesine böyle yansımış. Gökyüzünden çekilen bu kare, bugün gürültülü ve kalabalık caddeleriyle bilinen bir bölgenin henüz uyanmamış halini yansıtıyor.
Şehir hava almıyor diye surların yıkıldığı tarihten yaklaşık 10 yıl sonra çekilmiş fotoğrafta, askeri binalar, tek beden ve henüz cadde ve sokakların oluşmadığı araziler yer alıyor.
Henüz asfaltla tanışmamış toprak yollar, parmakla sayılabilecek kadar az bina... Fakat bu sade görüntünün ardında, güçlü bir umut ve direnç yatıyor. Şehrin geleceğe doğru yürüyüşünün ilk adımlarını simgeliyor adeta.
BİR UÇAĞIN OBJEKTİFİNDEN YÜZYILLIK TANIKLIK
Bu kare, o yıllarda görev yapan bir keşif uçağının kamerasından yakalanmış. O dönemlerde, şehirlerin gelişimini izlemek ve haritalama yapmak amacıyla sıkça kullanılan hava çekimleri, bugün bizlere geçmişe dair eşsiz belgeler sunuyor.
UMUDUN VE DİRENİŞİN FOTOĞRAFI
Bu fotoğraf sadece bir şehir planının görüntüsü değil; aynı zamanda bir hafızanın, bir topluluğun direncinin ve geleceğe dair umudunun da ifadesi. Her ne kadar binalar az ve sokaklar boş görünse de, o dönemin insanları için her yeni yapı, her açılan yol bir gelecek inşasıydı.
Bugün bakıldığında, bu eski hava fotoğrafı nostaljik bir dokunuşun ötesinde, geçmişten bugüne uzanan bir direnişin, bir sabrın ve yeniden doğuşun sessiz tanığı olarak kabul ediliyor.
GEÇMİŞTEN BUGÜNE BİR MİRASYEDİ
Dağkapı, günümüzde hala tarihi dokusunu koruyan nadir kent merkezlerinden biri. Bu tür arşiv fotoğrafları ise geçmişi unutmamak, kent belleğini yaşatmak ve geleceği sağlam temeller üzerine kurmak adına büyük önem taşıyor.
Gökyüzünden yakalanmış bu an, yalnızca bir şehrin fotoğrafı değil; aynı zamanda zamanın içinden süzülüp gelen bir hikâye… Hem nostaljik hem de ilham verici.