Diyarbakır Havalimanı'nda yaşananlar

Havacılık sektörü, sadece yolcu taşımaz; aynı zamanda güven, nezaket ve insan onurunu da taşır.

Diyarbakır Havalimanı'nda yaşananlar
Abone Ol

 Ancak bazı firmalar, bu temel değerleri bilet bedeline dahi dâhil etmiyor gibi görünüyor. 

Ajet’in Ankara-Diyarbakır seferinde yaşanan son skandal da bunun çarpıcı bir örneği.

27 Nisan sabahı, tekerlekli sandalyedeki yaşlı bir yolcu ve beraberindeki iki refakatçisi, saat 07.45'te kalkacak olan Ankara-Diyarbakır uçağına binmek için havalimanına gidiyor. 

Uçağın kalkmasına 45 dakika kala, ''Kapı kapandı'' bahanesiyle uçağa alınmıyorlar. Peki bu sürede kapının kapatılması normal mi? Elbette değil. Sivil havacılıkta, kapılar uçuştan 15-20 dakika önce kapanır. Kaldı ki burada bir de özel gereksinimi olan bir yolcu söz konusu.

Ancak mesele bununla da bitmiyor.

Mağdur edilen aileye “yakın şehir” alternatifi olarak Şanlıurfa bileti öneriliyor. Kişi başı 1410 TL olan bilet, 200 TL “hizmet bedeli” bahanesiyle 1610 TL’ye satılıyor. Üstelik bu ücret, Ajet’in havalimanı içindeki kendi gişesinden alınan bilet için talep ediliyor. Hizmetin nerede başladığı, mağduriyetin nerede bittiği belli değil.

“Hizmet” Bu mu?

Tekerlekli sandalyedeki bir hastanın, “uçağa geç kaldınız” bahanesiyle mağdur edilmesi hangi hizmet anlayışına sığar? Bu insanlar uçak kapısına gelmeden önce havalimanının içinde bir yolculuk yaşadılar. Neden kimse onlara yardımcı olmadı? Üstelik bir de üstüne ceza gibi bir “hizmet bedeli” ödetildi. Ajet, burada müşterisine hizmet vermiyor, adeta cezalı işlem uyguluyor.

Marka Değeri Böyle Mi Yükselir?

Ajet'in bu tavrı, bir markanın nasıl itibar kaybına uğrayabileceğinin açık bir örneğidir. Reklamlarla "güler yüzlü hizmet" vadeden bir firma, havalimanındaki gişesinde vatandaşına kapıyı kapatıyorsa, o markanın vaadi değil, uygulaması konuşulur.

Kapatılan Sadece Kapı Değil

O gün uçak kapısı kapatılmadı sadece. İnsanlık kapısı da kapanmış oldu. Bir yaşlı hasta, iki refakatçisiyle birlikte ikinci kez yola çıkmak zorunda kaldı. Bu hem maddi, hem manevi yüktür. Ve bu yük, bir havayolu firmasının vicdan terazisine ağır gelir.

Ajet yetkilileri şunu unutmamalı: Uçaklar sadece göğe değil, insanların kalbine de iner. Ama o inişin yumuşak olması için önce zeminde adalet gerekir.