Karpuzun eski Türkçedeki adı ''Büken'' olarak biliniyor. Diyarbakır karpuzu bu ismi nasıl aldı? Tatlısı dişi, sulusu erkek olan karpuz nasıl seçilir? İşte detaylar…
Türkiye’nin en büyük ve en gösterişli karpuzlarıyla bilinen Diyarbakır karpuzu, yalnızca boyutuyla değil köklü geçmişiyle de ilgi çekiyor. Peki bu dev meyvenin aslında adının “karpuz” olmadığını biliyor muydunuz?
Türkçedeki eski adı ''Büken'' olan karpuz, 11. yüzyıla ait kaynaklarda bu isimle geçiyor. Kaşgarlı Mahmut’un 1071 yılında yazdığı Dîvânü Lugati’t-Türk adlı eserde ve Ali Şîr Nevaî’nin Muhakemetü’l-Lugateyn isimli yapıtında karpuzun Türkçesi olarak ''büken'' kelimesi kullanılmış.
Bugün kullandığımız '''karpuz'' kelimesi ise Yunanca kökenlidir. Bu sözcüğün Türkçeye, Bizans etkisiyle geçtiği düşünülmektedir. Ancak halk arasında uzun süre boyunca ''büken'' adı yaşamış, zamanla yerini bugünkü adlandırmaya bırakmıştır.
TATLI MI SULU MU? KARPUZUN CİNSİYETİ VAR MI?
Diyarbakır’da karpuz yetiştiriciliği bir gelenek olduğu kadar bir ustalık işi de. Deneyimli çiftçilere göre karpuzların bir ''cinsiyeti'' bile var. Bu da tat ve yapı farklarını ortaya koyuyor:
Dişi karpuzlar kısa ve yuvarlak şekildedir. Daha tatlı olmalarıyla bilinirler.
Erkek karpuzlar ise uzun ve ovaldir. Bu karpuzlar genellikle daha sulu olur.
Ayrıca, karpuzun sap kısmının tam karşısında yer alan düğme benzeri nokta da ipucu verir. Küçükse dişi, büyükse erkek olduğu düşünülür. Sapı kurumuş karpuzlar, olgunlaştığına dair bir başka işarettir.
İYİ BİR KARPUZ NASIL SEÇİLİR?
Tezgâhta onlarca karpuzun arasından en iyisini seçmek için birkaç püf noktasına dikkat etmek gerekir:
Ses testi: Karpuzu elinize alıp vurduğunuzda tok ve dolgun bir ses çıkmalı. İnce, tiz bir ses varsa karpuz henüz olgunlaşmamış olabilir.
Sarı leke kontrolü: Toprakla temas eden kısmın sarımsı olması gerekir. Bu bölüm beyazsa karpuz yeterince güneş görmemiştir.
Sap durumu: Kurumuş sap, karpuzun hasat zamanının geldiğini ve içinin olgun olduğunu gösterir.
ANAVATANI AFRİKA, ADI YUNANCA, KÖKÜ TÜRKÇE
Karpuzun botanik adı Citrullus lanatus olarak bilinir ve kabakgiller familyasına aittir. Genetik araştırmalara göre, karpuzun atası, Sudan kökenli Kordofan kavunudur. Bu vahşi kavun türü, evcilleştirilmiş karpuzun atası olarak kabul edilir.
Karpuz kelimesi, Türkçeye Yunanca üzerinden geçmiştir. Ancak asıl Türkçe karşılığı olan “büken” yüzyıllar boyunca kullanılmış ve özellikle Orta Asya’daki Türk toplulukları arasında yaygın olmuştur. Büken, toprağa yayılan sürgünlerle büyüyen, iri, tatlı ve sulu meyveler veren bir bitki olarak tanımlanır.
PEYNİRLE KUSURSUZ UYUM: DİYARBAKIR USULÜ
Diyarbakır’da karpuz, yalnızca meyve olarak değil, bir yaz geleneği olarak yaşatılıyor. En çok tercih edilen sunum şekli ise karpuzun beyaz peynir ve taze somun ekmekle birlikte servis edilmesi. Bu üçlü, serinleten ve doyurucu bir yaz klasiği olarak bölge mutfağında özel bir yer tutuyor.
Bu yaz pazarda karpuz alırken sadece boyutuna değil, şekline, sapına ve hatta cinsiyetine dikkat edin. Tatlı mı olsun, sulu mu? Karar sizin. Ama artık biliyorsunuz ki: Bu meyvenin gerçek adı aslında Büken'miş!
KARPUZ KELİMESİNİN KÖKENİ
Bugün kullandığımız "karpuz" kelimesi, Yunanca kökenli bir sözcüktür. Yunanca'da "karpós" (καρπός), meyve anlamına gelir. Bu sözcük, Türkçeye muhtemelen Bizans etkisiyle, Orta Çağ'da Anadolu’da yerleşik hâle gelen halklar ve ticaret yolları aracılığıyla geçmiştir.
Yunanca “karpós”un, zamanla farklı halk dillerine ve lehçelere uyarlanarak “karbuz”, “karbuzı”, “karpos”, “karpuz” gibi çeşitli formlara evrildiği düşünülür. Bu süreçte kelime Arapça, Farsça ve Ermenice gibi dillerden de etkiler almıştır.