Osmanlı arşivlerinden çıkan tarihi bir rapor, 19. yüzyıl sonunda Diyarbakır’ın içinde bulunduğu derin krizi gün yüzüne çıkardı.
Göreve yeni atanan Vali Halid Bey’in padişaha sunduğu bu kapsamlı rapor, vilayetin sadece idari değil, ekonomik ve sosyal olarak da büyük bir çöküş yaşadığını gösteriyor.
''HER ŞEY BOZUK VE İHMAL EDİLMİŞTİ''
Vali Halid Bey, raporunda göreve başladığı dönemde karşılaştığı tabloyu şu ifadelerle anlatıyor:
''Beş sene evvel Diyarbekir vilayetine vardığımda vilayetin bütün işleri, özellikle asayiş ve inzibatı gayet bozuk ve ihmal edilmişti.''
Bu açıklama, şehrin güvenlik yapısının çöktüğünü, kamu düzeninin sağlanamadığını, açık biçimde ortaya koyuyor.
Kırsalda artan asayiş sorunları ve denetim eksikliği, vilayeti yönetilemez hale getirmişti.
TARIM, TİCARET, EĞİTİM YOK HÜKMÜNDE
Diyarbakır’daki krizin yalnızca güvenlikle sınırlı kalmadığını belirten Halid Bey, ekonominin ve sosyal hayatın da çöktüğüne dikkati çekiyor:
“Ziraat, sanat, ticaret ve maarif gibi memleketin mamur olduğuna delalet edecek hususlar boş bırakılmıştı.”
Bu durumun, üretimden eğitime kadar birçok alanda ciddi bir ihmalin varlığına işaret ettiği belirtilen raporda, şehirde ekonomik hareketliliğin durduğu, sanat ve eğitim faaliyetlerinin ''yok'' denecek kadar azaldığı anlatılıyor.
MEMURLAR MAAŞSIZ, HALK HİZMETSİZ
Raporda, en dikkat çekici bölümlerden biri de vergi sisteminin çökmesiyle başlayan kamu finansmanı krizi. Vali Halid Bey şöyle diyor:
“Vergi memurları ekibinin lağvı ve vergi toplama nizamnamesine bağlı kalınmaması sebebiyle vilayet gelirlerinde bir durgunluk başlamıştı.”
Bu durum, jandarma ve devlet memurlarının maaşlarını alamamasına neden oldu. Raporun belki de en çarpıcı cümlesi, jandarmanın yaşadığı sefaleti gözler önüne seriyor:
“Bir jandarma neferinin iki aylığını üç mecidiyeye satmak zorunda kaldığı ve bu sebeple bunların hizmetlerinden de istifade edilemeyecek duruma gelindiği anlaşılmıştı.”
Bu ifadeler, devletin temel güvenlik güçlerinin dahi açlık sınırında yaşadığı, kamu hizmetlerinin çökme noktasına geldiği bir dönemin belgelenmiş tanıklığı niteliğinde.
DİYARBAKIR’IN TARİHİNDE KARA BİR SAYFA
Halid Bey’in bu tarihi raporunun, Diyarbakır’ın Osmanlı dönemindeki en buhranlı yıllarından birine ışık tuttuğu belirtilirken, arşiv belgelerine göre, padişah bu raporu ciddiyetle ele almış ve bazı ıslahat kararları alınmasını istemiştir. Ancak kaynaklar, reformların uzun vadede etkili olamadığını gösteriyor.
Bu belgen, Diyarbakır’ın tarihindeki en sancılı dönemlerden birine ışık tutarken, yönetsel ihmalin bir şehri nasıl derin bir krize sürükleyebileceğinin de somut bir örneği olarak dikkati çektiği belirtiliyor.