Her kentin hafızası vardır; bazen taşlarında, bazen sokak adlarında, bazen de mutfağında gizlidir.
Diyarbakır’ın hafızası işte tam da bu üç yerde birden yaşar.
Ancak yıllar içinde sofralardan eksilen, unutulmaya yüz tutan tarifler sessizliğe gömüldü.
Ta ki bu sessizlik, tencereden yükselen bir hareketle bozulana kadar.
Diyarbakır Mutfağı Eğitim Programı bu açıdan yalnızca bir mesleki eğitim değil, kültürel bir geri dönüşün ilk adımıdır.
NİNELERİN BİLDİĞİ LEZZETLER
“Duvaklı pilav” dendiğinde akla sadece düğünler gelir, “zerde” bir bayram tatlısıdır.
“Meftune” ise ocağın başında sabırla pişirilir, her kaşığında bir neslin el izi hissedilir.
Ama bugünün gençleri için bu tatlar birer hatıradan ibaretti.
Şimdi, yeniden mutfaklarda pişmeye başlayan bu yemekler sadece karın doyurmuyor; kaybolan bir belleği de canlandırıyor.
Eğitim programı sayesinde Diyarbakır’ın coğrafi işaretli ürünleri ve yöresel tarifleri profesyonel mutfak disipliniyle yeniden öğretiliyor.
Hijyen eğitimi, teknik bilgi, menü hazırlama gibi başlıklarla harmanlanan bu süreç, geleneksel tatların modern sunumla birleşmesine de imkân sağlıyor.
HER TARİF BİR HİKÂYE, HER YEMEK BİR KİMLİK
Diyarbakır mutfağı, sadece “ne yediğinle” değil, “nasıl ve neden pişirdiğinle” anlam kazanır.
“Kaburga dolması” sadece bir et yemeği değil; paylaşmanın, kalabalık sofraların, özel günlerin ifadesidir.
“İçli köfte” sadece malzeme değil; emek, sabır ve ustalık gerektiren bir mirastır.
İşte bu hikâyeler, bugünün genç şef adaylarına aktarılıyor.
Diyarbakır'ın sokakları artık sadece tarih değil, lezzet de sunacak.
Gastronomi sadece midelere değil, şehrin ekonomisine ve kimliğine de dokunacak.
DİYARBAKIR LEZZETLERİ DÜNYA SOFRASINA
Bugün Gaziantep mutfağı nasıl dünya listelerinde üst sıralardaysa, Diyarbakır da hak ettiği yere gelmek için büyük bir adım atıyor.
Eğitimle güçlenen bu dönüşüm, gençlerin iş sahibi olmasını sağlarken, aynı zamanda bölge gastronomisinin ulusal ve uluslararası tanıtımını da mümkün kılıyor.
Diyarbakır artık sadece tarih meraklılarını değil, lezzet avcılarını da kendine çekecek bir merkez hâline geliyor.
Çünkü her restoranda, her evde, her lokmada artık anlatacak bir şey var.
ARTIK HİKÂYELERİ TARİHÇİLER DEĞİL, AŞÇILAR ANLATIYOR
Yemek kültürü bir halkın dili gibidir. Konuşmazsa unutulur. Diyarbakır’ın yemekleri şimdi yeniden konuşmaya başladı. Bu kez tarifler fısıldamıyor, haykırıyor: “Biz buradayız!”
Ve sofralar, artık sadece yemek değil; kültür, tarih ve kimlik sunuyor.
Gerçek bir Diyarbakır deneyimi yaşamak isteyenler için adres belli: tencerelerin başında, köklerine sahip çıkan gençlerin ellerinde...