1970 yıllarının uzun kış gecelerinde sohbetler koyulaşınca Şiirler okunurdu. Şehan’ın babası Melle Halil Şiir okumaya başlayınca çevresinde olan ipli kürsülerin sayıları dörtten birdenbire on beşe çıktı. Melle Halil Bazen Faki-yi Teyran, Ahmed-i Hani ve özelikle Molla Ahmed-i Ceziri beyitlerini ezbere bilirdi. bu üç Kürt edebiyatçıyı henüz tanımayan gençler dikkatle dinliyorlardı. Şehan Kısa pantolon giydiği günlerde elinde oralet bardağıyla en çok ilgisini ayakkabı boyacısı Sino çekiyordu. Kürtçe konuşmanın yasak olduğu günlerde kıraathanenin merdivenli kapısında kırk yıldır duran Boyacı Sino gözcüydü. Molla Ahmed-i Ceziri şiirini okununca anlamını bilmeyenlere yaşlılar yanındakilere Türkçe anlamını söylüyorlardı.
“Dil yek e dê 'işqi yek bit' aşiqan yek yarî bes
Qible dê yek bit qulûban dilberek dildari bes.” Sayfa 315 - Nubihar
(Gönül birdir, aşk da bir olmalı; âşıklara bir yar yeter.
Kıble bir olmalı, kalplere gönül çelen bir yar yeter.)
Şiirin bitince Sofi Seydo konuştu. “Hayatını insanları ilahi aşka davet ederek geçiren değerli Seydamız Ahmed-i Ceziri müşriklerin adetleriyle yani cehaletleriyle tanıtmak akılsızlıktır. Ahmed-i Hâni’nin ‘Mem u Zîn’ adlı mesnevisi. Doğubayazıtlı Şair Ahmed-i Hâni, bir halk hikâyesinden esinlenerek yazdığı ve 1695 yılında tamamladığı Mem u Zîn’de ruhun yü- celmesini anlatır ve bunu bir aşk hikâyesi üzerinden yapar. Mem u Zîn her ne kadar nazım türü ve şekli olarak klasik şark edebiyatı eserlerine benzese de başka Kültürlerden fazlaca etkilenmemiş̧ hakiki bir yapıttır. Molla Ahmed-i Ceziri’nin Divan’ı ise Kürt edebiyatının ulaştığı enyüksek noktadır. Tasavvuf, felsefe, musiki, tarih ve astronomiye dair pek çok mazmunu ustaca işleyen Ceziri, Kürt edebiyatında şiirlerine en fazla nazire ve tahmisler yazılan şairdi ve söz sanatında Hafız-ı Şirazi’yden daha bilgilidir.
Ahmed-i Cezerî'in yaşadığı dönem Osmanlı Divan Edebiyatının da zirvede olduğu bir dönemdir. Şiirlerini aruz vezniyle yazan Ceziri'nin Fars ve Divan Edebi yatında kullanılan mazmunları kullanmış olması raslantı değildir. Kürtçe'de tasavvuf edebiyatının bir şaheseri sayılan Divanı anlamak ve ondaki derin mana iklimine girebilmek için sadece Kürtçe dilini bilmek yeterli değildir. Yıllarca medreselerde öğrendiği ilme, keskin bir zekaya, coşkun bir ilahi aska sahip olan Ceziri'nin şiirlerinde Başta tarih, felsefe, estetik, tasavvuf, nahiv (gramer), astro nomi gibi fizik ve metafizik konular içiçe olduğunu görebilirsiniz.
Molla Ahmed-i Cezîrî (1567?-1640)’nin Divanı, Kürt edebiyatının zirve metni olarak kabul edilmiş, yazıldığı dilin ve edebiyatın sınırlarını aşmış bir eser niteliği kazanmıştır.
Molla Ahmed-i Cezirî, mecazi aşklardan şikayet ederken aslında bu dünyanın misafirhane olduğunu ve fanilikten şikayet eder. Fani ve geçici zevklere, güzelliklere gönlünü bağlamak istemez. Çünkü âşık olduğu şeyler onu bırakıp gidiyor. Acılarını ve günahlarını da bu benim vebalim diyerek üzerimde taşırım dediğini söylerler. O, acıdan, elemden, yalnızlıktan, çaresizlikten, ayrılıktan feryad u figan ederken, karamsar ve aciz değildir. Sevdiği insanın ona yaptığı her türlü cevr u cefaya katlanır ve bundan hiç şikayet etmez..
Ceziri'nin dünyası karanlıktan aydınlık gün doğuran, acı ve ıstıraptan kutsal mana çıkarır. çok dalgalı bir fırtınalı denizden sonra dingin ve sakin sahillere varan uhrevi bir dünyası vardır. Sufi şair, ebedi olana aşıktır, onu arayışlarını dizelerinde bulursunuz.
Cezîrî, Kürt dili ve edebiyatının gelişiminde büyük katkılar sağlamıştır. Kızıl Medrese ‘deki türbesi ve en bilinen eseri "Divan" ile kültürel mirasımızda derin izler bırakmıştır.1566 yılında Cizre'de dünyaya geldi. Dindar bir ailede yetişen Ahmed, çocukluk döneminde başlayan dini eğitimiyle birlikte ilim hayatına adım atmıştır. Hasankeyf, Diyarbakır, Bingöl ve gibi şehirlerde aldığı eğitimle ilmini genişleten Cezîrî, birçok ilim merkezinde imamlık yapmıştır. Özellikle Diyarbakır’da sürdürdüğü imamlık göreviyle Diyarbakır ahalisinde ezberlenen şiirleri nesilden nesile aktarılmıştır.
Şiirlerinde derin bir tasavvuf anlayışı ve toplum eleştirisi barındıran Cezîrî, Kürt edebiyatında özgün bir üslup geliştirmiştir. en önemli eseri, "Divan" olarak bilinen şiir kitabıdır. "Divan"ının el yazması birçok nüshası bulunmakta olup, Eserin en eski nüshası, .Hicri 1131 (Miladi 1715 ) tarihli olup Diyarbakır'da Muhammed Tayyar Paşa tarafından yazılmıştır. Alman şark ilimleri yazarı Martin Hartman tarafından Berlin'de 1904'te bu el yazması basıldı. Bu basım ile eserlerinin Avrupa’da datanınmasını sağlamıştır.
16. yüzyılın önde gelen edebiyatçılarından olan Molla Ahmed-i Cezîrî, Kürt edebiyatına kattığı zenginlik ve güçlü anlatım dili ile günümüzde de etkisini sürdürüyor. "Divan"ı ve bıraktığı kültürel miras, Kürt diline ve edebiyatına gönül verenler için hala tefsirlerle yol gösterici bir yapıttır.