Haydi Gidag Toyuna!

Sizlere bugün 1970 yıllarında Alipaşa mehlemizin tescilli delisi komşumuz Deli Çeto’yu ve onu mutlu etmek için yapılan temsili düğününü anlatayım.

Haydi Gidag Toyuna!
Abone Ol

Kimsenin etnik kimliğine bakmadığı, yardım etmek için ihtiyacı varsa birbirine yardım ettiği, Müslüman’ın gâvur, Kürdün fille, Ermeni’nin dacik dememek için birbirine kirve dediği bir mahalle, aslında kocaman bir aileydiler. Deli Çeto sumaklı dolmanın kokusunu almıştı. İrma’nın evine gelen kişi muhteşem bir zattı. Yalnız mahallenin değil Mardin kapı semtinin medarı iftiharı Deli Çeto’ydu. Haftada bir iki defa uğrar. İrma ona yemek vermekle kalmaz, ailesine de yemek gönderirdi. Deli Çeto’nun babası Ağa Ahmo, asıl adı Şeyh Muhammed Gülşeni olan Şeyh Mehemedüzlüğünde Türbenin bekçisiydi. Türbeye gelen ziyaretçilere Yasin-i şerif-i ezberden okuyup aldığı birkaç kuruşla yaşamaya çalışıyordu. Artık gözleri görmeyen Ağa Ahmo veHanımı Fevziye mahallenin yoksullarıydı.

Haydi Gidag Toyuna1

1970 senesi DiyarbekirAlipaşa mehlesi. Meryem ana kilisesinden Süryani bir papazın cenazesi katılan ve çoğunluğu değişik etnik kökenden kardeşlik içinde yaşayan Alipaşa mehlesi sakinleri. Görseli sağda yürüyen fötr şapkalı rehmetliDr şeref İnalözabemizden aldım.

Diyarbekir’de konuşma güçlüğü çekenlere lalo dendiğinden Eskiden LaloÇeto derken, zamanla ismi Deli Çeto olmuştu. Artık otuz yaşına gelen Deli Çeto’nun bir zaafı vardı. Herkes ona ‘’sahan bacımı verecegam, kızımı verecagam‘’ diye kandırır. Deli Çeto da o evi mesken tutardı. Asla birden fazla kişiye gönül vermezdi. Eğer daha güzel bir kız teklif edilirse evi değiştirir artık bir süreliğine devamlı o eve hediye taşırdı. Hediye dediği kendisine yardım için verilen birkaç kuruşla birkaç tane lokum alır, mendiline bağladığı bu özel hediyeyi kesinlikle kimseye vermezdi, eliyle sözlüsüne teslim ederdi.  Mustafa Gazi şiirinde yazdığı gibi Kız kardeşinin yanında bir erkeği görse kuşbaşı yapacak ufacık bir bakışma için  ‘’Ula yırtıh kaplama yeter bahtın ablama‘’ diyenDiyarbekir delikanlısı Sonu hacamata varacak ‘’Deprenme ulan gümbetsator elimden kayi’’ diyen delikanlılar, Deli çetoyu adamdan saymadıklarından kız kardeşini verecegem der, karşılıklı oynatırlar,düğün Halayı çekip Deli Çeto’yla kafa bulurlardı.  Bir defasında Sarıpişo babaannesi Ebe kamile ondört yaşındaki torunu Nermini vermeye karar verince yağ tenekesiyle tempo tutup “iki portakal bir  leymun (limon) ne hoş oynar bu meymun’’ diye deli Çeto’yu oynatmıştı. Deli Çetoon beş gün boyunca her akşam babaannem Ebe Kamile’nin evini mesken tuttu, mendil içinde her akşam gelen lokumu Nermin aldı, Sarıpişohalası kızına gelen güllü lokumları kimseye bırakmadı.   

Deli Çeto, İrma’nın evinde tesadüfen en az İrma kadar güzel olan kardeşi Şakeyi görünce Urfa dağlarında ceylan yavrusu görmüş gibi çarpılmıştı. Şakenin abisi Rafi ‘’Ula Çeto Nermin’i bırah sahan bacım Şake’yi vereyim üstüne demir iki buçuk lira veriyem’’ deyince Şake buna alınmış. ‘’Abe değerim o kadardır’’ Rafi gülmüş ‘’Ben seni ağırlığınca altın verseler bile vermem,  ma bu hanektir. (şakadır)’’ diye gönlünü almış. Deli Çeto iki buçuk lira ile AyşoBaconun elinde kirmanla dokunmuş bir yün çoraba Nermin’den vazgeçmiş gönlünü Şake’ye kaptırmıştı. Deli Çeto yine mendiline dört lati lokumu düğümlemiş karşılarında duruyordu

Bekçi Fazıl emekli olunca resmi elbisesi Altı yıl önce Deli Çeto’yamiras kalmıştı. Yama olmaktan kahverengi rengi kaybolmuş Sümerbank basmasına dönmüş ceketine gömleksiz çıplak tenine giydiği iri desenli kravatı Terzi Hayrettin vermişti.  Ceketin üst cebinde bir vazoyu dolduracak kadar plastik çiçek,  askerden gelen Reco’nunverdigi haki renk askeri tektif pantolon kısa oldugundan altından mavi çizgili pijaması 10 santim kadar devam ediyordu. Keçe çorabı ve nihayet gıslavedlastikleri kıyafetinin ayrılmaz parçalarıydı. Çeto‘’Eyagımüşi’’ dediğinde İrma’nın hediye ettiği  ‘’O yüngçorabi sahan kurban’’ demişti.  Deli çetoHavuşa adım attığında İrmadüğün alayı gelmiş gibi tilili çağırdı. Ud la Çeto’nun en sevdigi Kerkük Türklerinin oyun havasını çalmaya başladı Çetoritime ayak uydurup oynamaya başladı.

Arabi fellahi, Severem billahi

Aktaram tapılmaz, Çekeremsilahi

Bu gelen yar olaydı, Koynunda nar olaydı

İkimiz bir könekte, Yekesi dar olaydı

Kapı komşuları birer birer şamatayı izlemeye gelince ortalık kalabalıklaştı. İrma’nın kardeşi Şake de ve Rafi da oradaydı İrma işi daha da büyüttü. Deli Çeto’yu kilere soktu.  Bedros’un o yıllarda moda olmaya başlayan yepyeni siyah kruvaze takımını Rafi’ye verdi.  Çabuk bunu geydir. Uygun gömlek bulunamayınca İrmaBedros’un henüz bir defa giyilmiş beyaz ipek gömleğini ve ucu sivri beyaz kundurasını verdi.. Deli çeto sanki bir rüyada yaşıyordu. Havuşda (avluda) bir sandalyeye oturttular.Ayağında sadece pantolon fanila vardı Pikaba Diyarbakır kına gecesi yazan plak konunca eğlence başlamıştı. Fakat Rafi işe ciddiyet katmak için uğraşıyordu. ‘’Sarıpişo Müslime teyzeye koş Cümbüşçü Ekrem yada kardeşi Ercan evdeyse çağır. ‘’ Ekrem üzerinde Zeynel Abidin Cümbüş yazan cümbüşle Diyarbekir halayı çalıp Rafi’de Bube Menekşe kadar olmasa da darbukayla ritim tutunca Millet havaya girmişti. Geleneklere uyuldu orada bulunan ahaliye tek tek giysiler havaya kaldırılıp gösterilmeye başlandı. İpek gömleği gösterip daha sonra ceketi beyaz ayakkabıyı giydirince her giydirmede 

- Ki zava ki zavaaaa, Deli Çetozavaaaa (kim  Damat, Deli Çeto damat)

- Ki bukeeee ki buke, Şake buke şake buke. (kim gelin, Şake gelin)

Bağırılınca zavallı Deli Çetonunbikırtiğ (azıcık) aklını daha da alıyorlardı. Deli Çeto sandalyeden kalktı, Sarıpişo’nun elinden silahını! aldı. Marangoz Nuri’ye tahtadan yapılan, tenekeden levhaları kıvırarak soba borusu yapan ısınmalarını sağlayan Sobacı Ramazan’a yalvararak siyaha boyanan oyuncak silahı artık Deli Çeto’nun elindeydi.  Gerçek damatlar gibi havaya gravgrav diye sesler çıkarınca iyice damat havasına girdi. Bazalt Merdivenlerden Rafi’nin koluna girmiş, yerlere kadar uzun pilili, pembe kolsuz saten kumaşı beyaz incilerle süslenmiş bir tuvaletle Şake’de inince herkes alkışladı. Şakeİrma’nındüğününden kalan gelin tacını takmış, yüzüne de mavi şeffaf bir şifon örtmüştü.  Şake inince bütün kadınlar koro halinde tilililer yükseldi. Artık Deli Çetoyu kimse tutamazdı. Merdivenlere Hebelehebelebağırarak anlamsız sesler çıkarıp, koşunca ayagı takıldı. Müstakbel gelinin ayağına altına düştü. Ayağa kalkıp geline sarılmak isteyince Rafi’nin kırmızıçizgisi başlamıştı

Onu durdurmak için Rafi’de bağırdı. ‘’Hooophoppp  bukedar yeter tirrek.’’ Çeto biraz duruldu. Cümbüşçü Ekrem Çeto’yu teskin etti. ‘’ Birez beklemek lazım bu kına gecesidir,  gerdek gecesi başka gecedir. Artık kalabalık iyice artmış,  temaşa edenler (seyirciler) çoğalmış,  neredeyse bütün mahalle toplanmıştı gerçek bir düğünden farksız olmuştu. Sürpriz bir şaka herkesin katkısıyla mahalle toyuna dönmüştü. Her ne kadar kına gecesi kız ve erkek tarafı ayrı ayrı yerlerde kutlansa da nede olsa şakadan bir düğündü kurala uymak gerekmezdi.  Deli Çeto’nun yanına bir sandalye daha konuldu mahcup bir gelin edasıyla, yüzü örtülü Şake’ yi yanında gören Çeto nihayet muradına ermişti. Nede olsa mahallenin en güzel kızıyla evleniyordu. Hava da iyice kararıp İrma ile Arkadaşı Remziye kına yoğurup bakır bir tepsinin içindeki kınanın üzerine mumları diktiler. Gelinle damadın etrafında dönmeye başladılar.  Cümbüşçü Ekrem her Diyarbekir düğününün klasiği Avukat Cemil Değer’in düğün havasını söylemeye başlamıştı.

HaydiGidah Toyuna

Kurban Olam Boyuna

Kına Yahah Eline

Hel Hele Bas Hele

Gelin Ağlar Vişkele

Güvey Güler Bah Hele

Kızlar Kahsın Oynasın

Düğün Evi eylene ah eylene

O sırada her şeyden habersiz iki terzi Hayrettin ile Bedros işten döndüler. Kalabalıktan kendi evine giremeyen Bedros’hişt hişt. pişo,pişo’’ diye seslenip kaçtıkları, iyi jilet kullanan, caketi daima omzunda başında şapkası olan PişoMehemeye ‘’Yav bizim evde dügün var, benim niye heberimyoh’’  diye sorunca. sokaklardaberedayiberedayi gezen PişoMehame şarap şişesini kafasına dikti.  Her zaman olduğu gibi, Kelle olduğundan cevap veremeyecek durumdaydı. Cımbıl Hakko cevap verdi. ‘’He baldızın Şakeevleni haberin yohtur’’ Bedros çok şaşırmıştı.  ‘’Hakketmi (sahimi) yav benim heberim nasıl olmaz, içeriye de giremeyen allah aşkına biriniz söyleyin kimle evleni. Ben bu kızı daha kimseye vermemiştim.‘’ Mardinkapılı Arap Berber Mıhe;  ‘’Deli çetoylaevleni’’

Bedros işin alametifarikasını sezmiş. Şamatanın bu kadar büyümesinin altında İrmaolduğunu anlamıştı. Güç bela eve giren Bedrosdelilo oynayanların arasına daldı. ‘’Sağdıcı ben olıyam.’’ Dedi ve Deli Çeto’yu yerinden kaldırdı. Karşılıklı oynamaya başladı. Beyaz ipek gömleğini, siyah takım elbisesini, beyaz ucu sivri kundurasının elden gittiğini görüp bir an durup şaşırsa da. O gecenin tadını çıkarmak damdan avluyabakanlara ayıp olmasın diye sesini çıkarmadı. Rafi da cebinden bir sürü kâğıt para çıkarıp Damat Bey’in! ve sağdıcının başında gezdirip Cümbüşçü Ekrem’e verdi. Nihayet müzik kesilip herkes yavaş yavaş evlerine gitmeye başlayınca Deli Çeto’yu postalamak güç oldu. Gelin Şake’yi kolundan tutup götürmeye çalışınca Şake korkmaya başlamış. ‘’Abe bu beni apari, bir şey yap’’ Rafi eline lüks lambasını aldı.  ‘’Çetohadegelisenküçedegüvegigezdirecagız’’

Deli Çetoyusokağa çıkardılar. Bedros ve ortağı Hayrettin Deli Çeto’yu birer bacağından havaya kaldırmış küçeküçe gezdiriyorlardı. Önden Rafi elinde lüksle yürüyordu.  Cümbüş çalan Ekrem en arkada günün anlam ve önemini anlatan türküyü seslendiriyordu...

Geldi düğün alayı

Oynasın kız anası

Oğlan bizim kız bizim

Çatlasın kaynanası…