Hüsreviye Medresesini görmekti amacım…
Neden mi ?
Çünkü Diyarbakır’da onlarca medreselerden en önemlilerden biri…
Çeşitli il, ilçe ve köylerden gelen yatılı öğrencileri varmış…
Kentteki birçok hamam ve dükkânın geliri bu medreseye aktarılıyormuş…
Medrese için, ‘İlm-i Kelam’ ile şöhret bulduğunu yazar seyyahlar…
Önceki yazımda Diyarbakır’daki medreselerden genel olarak söz etmiştim. Diyarbakır’da bulunan 27 nin üzerindeki medreselerin içerisinde en önemli üç medreseden söz etmiştim. Bu üç medreseden biri de Hüsreviye Medresesidir…
İşte bu denli önem medreseyi görmemek olmazdı… Gittim, gördüm, inceledim…
Sordum, soruşturdum, araştırdım..
Siyah bazalt ve beyaz taşlardan yapılmış…
Diyarbakır'ın Osmanlı idaresindeki ikinci valisi, Hüsrev Paşa'nın Valiliği döneminde 928-935 H. / 1521-1528 M. tarihleri arasında, medrese olarak yapıldığını kaynaklardan öğreniyoruz..,
Adını da Vali Hüsrev Paşa’ya izafeten Hüsreviye Medresesi koymuşlar…
Kareye yakın avlusunun doğu ve batı bölümünde 7 şer olmak üzere toplam 14 oda bulunuyor…
Uzak diyarlardan okumaya gelen öğrenciler bu odalarda kalıyormuş….
Medrese, geniş eyvanı çevreleyen odalarda yatılı olarak kalmaya imkân sağlayan vakıflara sahipmiş…
Medresedeki talebelerin geçim derdine düşmeden ilimle iştigal etmesi için İslam Dünyasında kurulan ilk medreselerden bu yana süregelen gelenek bu medresede de uygulanmış… Şehirdeki Deva Hamamı, Deliller Hanı, Çardaklı Hamam ve bazı dükkânlardan elde edilen gelir bu medreseye aktarılmış…
Hüsreviye Medresesi’nin müderrisleri arasında Kara Kemaleddin Efendi, Kara Taceddin Efendi, Muhammed Emin b. Sadreddin Efendi, Muslihiddin-i Lârî gibi şöhretli isimler bulunuyormuş…
Medreseye Minare Eklendi Cami Oldu
Hüsreviye Medresesi adındaki bu yapının dershane kısmındaki mescidin halk tarafından sürekli kullanılmaya başlanması sonucu 1728 yılında medresenin taç kapısının sağına bir minare eklenerek buranın cami olarak kullanılması sağlanmış…
Daha sonra il dışından kente okumaya gelen öğrencilerin kalmaları için 1981 yılına kadar vakıf öğrenci yurdu olarak kullanılmış…
Yapı 2015 yılında Sur İlçesinde yaşanan hendek olaylarında zarar görmüş ve 2018 yılında onarıma alındı ve 2020 yılında Vakıflar Bölge Müdürlüğünce restorasyonu tamamlanmış…
Vakfın Gelirleri de Varmış
Hüsrev Paşa'nın Vakfiyesi günümüze ulaşamamış ancak Tahrir Defteri'ndeki kayıtta vakfın gelirleri olarak;
Kebir Han, Sağir Han, Gümrükhane, Mizanhane, bunların çevresindeki 71 dükkan, Kebir Hamam ve çevresindeki 18 dükkan ve ev, Bican Bey Hamamının 35 hisseden 26 hissesi, Mahmud Bey Hamamı, Hacı Halil (Yeni) Hamamı'nın üçte bir hissesi, Sakif Kalesi Hamamı (Hasankeyf'te), 3 değirmen, 2 bostan, 8 mahzen, 6 ev ve arsalar verilmektedir…
Devam Edecek;