Bournemouth Üniversitesi arkeologlarının yürüttüğü yeni bir araştırma, bu güçlü anlatıyı temelden sarsacak bulgular ortaya koydu.
1930’lu yıllarda Mortimer Wheeler tarafından kazılan ve “savaş mezarlığı” olarak adlandırılan alandaki iskeletlerin birçoğunda ölümcül travmalar tespit edilmişti. Bu bulgular, uzun süredir Roma lejyonlarına karşı girişilen son bir savunmanın izleri olarak yorumlanıyordu. Ancak modern teknolojiyle yapılan detaylı analizler, bu anlatının doğruluğunu ciddi şekilde sorgulattı.
SİSTEMATİK RADYOKARBON TESTLERİ MİTİ ÇÜRÜTTÜ
Bournemouth Üniversitesi Adli ve Biyolojik Antropoloji Doçenti Dr. Martin Smith, söz konusu iskeletler üzerinde yürütülen sistematik radyokarbon tarihleme programıyla ilgili şu açıklamada bulundu:
“Ölümcül silah yaraları taşıyan düzinelerce iskelet olmasına rağmen, bu bireylerin tek bir olayda değil, onlarca yıl süren bir zaman diliminde hayatını kaybettiğini belirledik.”
Elde edilen bulguların, bireylerin MÖ 1. yüzyılın sonundan MS 1. yüzyılın başına kadar uzanan farklı dönemlerde öldüğünü ortaya koyduğunu belirten araştırmacılar, ''Bu durum, yerel kabileler arasında süren çatışmalar, infazlar ya da hanedanlar arası mücadelelerin yol açtığı epizodik şiddet olaylarına işaret ediyor'' dedi.
ROMA İŞGALİNE DAİR ANLATILAR
Dr. Miles Russell, Bournemouth Üniversitesi Tarih Öncesi ve Roma Arkeolojisi alanında baş akademisyen ve kazı direktörü olarak yaptığı açıklamada, geçmişte anlatılanların bugün artık geçerliliğini yitirdiğini vurguladı:
“1930’lardan beri anlatılan, Britanyalıların Romalılara karşı verdiği kahramanca ama trajik mücadele, artık arkeolojik kanıtlarla örtüşmüyor. Bu daha çok Britanyalıların birbirini öldürdüğü, ölülerin terk edilmiş bir kaleye gömüldüğü bir senaryo'' diyen Russell, bu anlatının özellikle 2. Dünya Savaşı öncesi siyasi atmosferin etkisiyle şekillendiğini ve halkı birleştirici bir efsaneye dönüştüğünü söyledi.