Obezite, vücutta sağlığı bozacak ölçüde aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanan bir hastalıktır. Peki obezite ne tür hastalıklara sebep olur ve Türkiye'de obezitenin 2024 oranları nedir? Obezite ve metabolik cerrahi uzmanı Doç. Hasan Erdem cevaplıyor.

Obezite, hem fiziksel hem de psikolojik pek çok soruna neden olabilir. Obezite, beslenme, hareket, genetik, hormonlar, psikoloji ve çevre gibi birçok faktörün etkisiyle ortaya çıkar. Obezite, vücut kitle indeksi (VKİ) adı verilen bir ölçü ile belirlenir. VKİ, kilonun boyun karesine bölünmesi ile hesaplanır. VKİ 30’un üzerinde olan kişiler obez, 40’ın üzerinde olanlar ise morbid obez olarak kabul edilir.

Obezite, birçok sağlık sorununa yol açabilir. Obezitenin neden olduğu hastalıklar arasında şunlar sayılabilir:

Tip 2 diyabet: Obezite, insülin hormonunun etkisini azaltarak kan şekeri seviyesinin yükselmesine neden olur. Bu durum, zamanla pankreasın yorulmasına ve diyabet hastalığının gelişmesine sebep olur. Diyabet, kalp, böbrek, göz, sinir ve damar sağlığını olumsuz etkiler.
Hipertansiyon: Obezite, kan basıncının artmasına neden olur. Bu durum, kalp ve damar hastalıkları riskini artırır. Hipertansiyon, kalp krizi, inme, böbrek yetmezliği ve görme kaybı gibi ciddi sonuçlara yol açabilir.
Koroner arter hastalığı: Obezite, kolesterol ve trigliserit gibi kan yağlarının yükselmesine neden olur. Bu durum, kalbi besleyen damarların daralmasına ve tıkanmasına sebep olur. Bu da kalp kasının yeterli oksijen alamaması ve kalp krizi riskinin artması anlamına gelir.
Bazı kanser türleri: Obezite, vücutta bazı hormonların dengesini bozarak hücrelerin anormal çoğalmasına neden olabilir. Bu da kanser oluşumuna zemin hazırlayabilir. Obezite, özellikle meme, rahim, yumurtalık, prostat, kolon ve pankreas kanseri riskini artırır.
Hiperlipidemi: Obezite, kan yağlarının yükselmesine neden olur. Bu durum, damar sertliği, kalp ve damar hastalıkları, karaciğer yağlanması ve pankreatit gibi sorunlara neden olabilir.
Metabolik sendrom: Obezite, karın bölgesinde aşırı yağlanmaya neden olur. Bu durum, insülin direnci, yüksek kan şekeri, yüksek kan basıncı, yüksek kan yağları ve düşük HDL kolesterol gibi bir dizi metabolik bozukluğa sebep olur. Bu bozukluklar, metabolik sendrom adı verilen bir durumu oluşturur. Metabolik sendrom, kalp ve damar hastalıkları ve diyabet riskini önemli ölçüde artırır.
Uyku apnesi: Obezite, boğaz çevresindeki yağ dokusunun artmasına neden olur. Bu durum, uyku sırasında solunumun durmasına veya zorlanmasına neden olur. Bu da uyku apnesi adı verilen bir durumu oluşturur. Uyku apnesi, uyku kalitesini bozar, gündüz uyku hali, baş ağrısı, depresyon, hafıza kaybı, konsantrasyon bozukluğu, cinsel isteksizlik gibi sorunlara neden olur. Ayrıca, uyku apnesi, kalp ritim bozuklukları, hipertansiyon, kalp krizi ve inme riskini de artırır.
Obezite, tedavi edilebilir bir hastalıktır. Obezite tedavisinde, beslenme, egzersiz, ilaç, psikolojik destek ve cerrahi gibi farklı yöntemler kullanılabilir. Obezite tedavisinin amacı, sağlıklı bir kiloya ulaşmak, kiloyu korumak ve obeziteye bağlı sağlık sorunlarını önlemek veya iyileştirmektir.

Obezite tedavisinde, ilk basamak diyet ve egzersizdir. Diyetisyen tarafından kişiye özel hazırlanan bir beslenme programı ile günlük alınan kalori miktarı azaltılır. Ayrıca, fiziksel aktivite artırılarak günlük harcanan kalori miktarı artırılır. Böylece, vücutta depolanan yağ dokusu yakılarak kilo kaybı sağlanır. Diyet ve egzersiz, obeziteye bağlı metabolik bozuklukları da düzeltir.

Obezite tedavisinde, diyet ve egzersize rağmen yeterli kilo kaybı sağlanamayan veya obeziteye bağlı ciddi sağlık sorunları olan kişilere ilaç tedavisi uygulanabilir. İlaç tedavisi, iştahı baskılayan, yağ emilimini azaltan veya tokluk hissini artıran ilaçlar içerir. İlaç tedavisi, diyet ve egzersiz ile birlikte kullanılır. İlaç tedavisi, doktor kontrolünde ve belirli bir süre için yapılır. İlaç tedavisi, kilo kaybını hızlandırır, ancak ilaçların yan etkileri ve geri kilo alma riski vardır.

Obezite tedavisinde, diyet, egzersiz ve ilaç tedavisine rağmen yeterli kilo kaybı sağlanamayan veya morbid obez olan kişilere cerrahi tedavi uygulanabilir. Cerrahi tedavi, mide veya bağırsaklarda yapılan bazı değişiklikler ile besin alımını veya emilimini kısıtlayan bir yöntemdir. Cerrahi tedavi, laparoskopik olarak, yani küçük kesilerle yapılır. Cerrahi tedavi, kalıcı kilo kaybı sağlar, ancak cerrahi riskleri ve yaşam boyu takip gerektirir.

Obezite tedavisinde, psikolojik destek de önemlidir. Obezite, hem psikolojik hem de sosyal sorunlara neden olabilir. Obezite, depresyon, anksiyete, özgüven eksikliği, yeme bozuklukları, uyku bozuklukları, cinsel işlev bozuklukları gibi psikolojik sorunlara neden olabilir. Ayrıca, obezite, ayrımcılık, dışlanma, istismar, zorbalık gibi sosyal sorunlara da neden olabilir. Bu sorunlar, obezitenin hem nedeni hem de sonucu olabilir. Bu nedenle, obezite tedavisinde, psikolojik destek almak, tedavinin başarısını artırır. Psikolojik destek, psikoterapi, grup terapisi, davranışçı terapi, bilişsel terapi, hipnoterapi gibi farklı yöntemler içerebilir.

Yoğurt tüketmek diyabet riskini azaltabilir mi? Yoğurt tüketmek diyabet riskini azaltabilir mi?

Obezite, Türkiye’de ve dünyada giderek artan bir sağlık sorunudur. Obezite, yaşam kalitesini ve süresini olumsuz etkiler. Obezite, birçok hastalığa neden olur. Obezite, tedavi edilebilir bir hastalıktır.

Obezite tedavisinde, psikolojik destek almak, tedavinin başarısını artırır. Psikolojik destek, psikoterapi, grup terapisi, davranışçı terapi, bilişsel terapi, hipnoterapi gibi farklı yöntemler içerebilir.

Obezite, Türkiye’de ve dünyada giderek artan bir sağlık sorunudur. Obezite, yaşam kalitesini ve süresini olumsuz etkiler. Obezite, birçok hastalığa neden olur. Obezite, tedavi edilebilir bir hastalıktır. Obezite tedavisinde, beslenme, egzersiz, ilaç, psikolojik destek ve cerrahi gibi farklı yöntemler kullanılabilir.

Türkiye, obezite oranı açısından dünyada 17. sırada yer almaktadır. Türkiye’de 2024 yılında yapılan bir araştırmaya göre, 15 yaş ve üzeri nüfusun %32,1’i obez, %34,6’sı ise fazla kiloludur. Bu oranlar, cinsiyet, yaş, eğitim, gelir, bölge ve kırsal-kent ayrımına göre değişiklik göstermektedir. Obezite oranı, kadınlarda %39,9, erkeklerde ise %24,4’tür. Obezite oranı, yaş ilerledikçe artmakta, eğitim ve gelir düzeyi yükseldikçe azalmaktadır. Obezite oranı, kırsal kesimde %29,8, kentte ise %33,7’dir. Obezite oranı, bölgelere göre de farklılık göstermekte, en yüksek oran %38,5 ile Doğu Anadolu Bölgesi’nde, en düşük oran ise %25,9 ile Karadeniz Bölgesi’nde görülmektedir.

Türkiye’de obezite oranının yüksek olmasının nedenleri arasında şunlar sayılabilir:

Beslenme alışkanlıkları: Türk mutfağı, zengin ve lezzetli bir mutfaktır. Ancak, aynı zamanda yağlı, şekerli, tuzlu ve kalorili yiyecekler de içerir. Türk insanı, genellikle kahvaltıda peynir, zeytin, yumurta, bal, reçel, ekmek gibi besinler tüketir. Öğle ve akşam yemeklerinde ise et, pilav, makarna, börek, çorba, salata, tatlı gibi yiyecekler yer. Ara öğünlerde ise simit, poğaça, börek, kek, kurabiye, çikolata, meyve suyu, gazlı içecek gibi atıştırmalıklar alır. Bu besinler, sağlıklı ve dengeli bir beslenme için gerekli olan protein, karbonhidrat, yağ, vitamin, mineral ve lif gibi besin öğelerini içerir. Ancak, bu besinlerin miktarı, kalitesi ve pişirme yöntemi de önemlidir. Türk insanı, genellikle bu besinleri fazla miktarda, düşük kaliteli ve yağda kızartma, kavurma gibi sağlıksız yöntemlerle tüketir. Bu da, vücutta aşırı kalori alımına ve yağ depolanmasına neden olur.
Hareketsizlik: Türk insanı, genellikle hareketsiz bir yaşam sürer. Günlük yaşamda, yürüme, bisiklet, merdiven gibi fiziksel aktiviteleri az yapar. İş hayatında, masa başında, bilgisayar karşısında, araç kullanarak gibi oturarak çalışır. Boş zamanlarında ise televizyon, bilgisayar, telefon gibi ekranlarla vakit geçirir. Spor yapma, egzersiz yapma alışkanlığı da azdır. Bu durum, vücutta kalori harcanmasını azaltır ve yağ birikmesini artırır.
Genetik: Obezite, genetik bir yatkınlık taşır. Obezite, ailede görülen bir hastalık ise, kişinin de obez olma riski artar. Obeziteye neden olan bazı genler, iştah, metabolizma, yağ depolanması, insülin salgılanması gibi süreçleri etkiler. Bu genler, kişinin kilo almasına veya vermesine zorlanmasına neden olabilir. Ancak, genetik faktörler, obezite için tek başına yeterli değildir. Genetik yatkınlık, beslenme, hareket, psikoloji ve çevre gibi diğer faktörlerle birlikte etkili olur.
Hormonlar: Obezite, hormon dengesini bozar. Hormonlar, vücudun birçok işlevini düzenleyen kimyasal maddelerdir. Obezite, insülin, leptin, ghrelin, kortizol, tiroid, östrojen, testosteron gibi hormonların salgılanmasını veya etkisini değiştirir. Bu hormonlar, iştah, kan şekeri, yağ depolanması, stres, enerji, cinsellik gibi süreçleri etkiler. Bu hormonların dengesizliği, obezitenin hem nedeni hem de sonucu olabilir.
Psikoloji: Obezite, psikolojik bir sorundur. Obezite, hem psikolojik hem de sosyal sorunlara neden olabilir. Obezite, depresyon, anksiyete, özgüven eksikliği, yeme bozuklukları, uyku bozuklukları, cinsel işlev bozuklukları gibi psikolojik sorunlara neden olabilir. Ayrıca, obezite, ayrımcılık, dışlanma, istismar, zorbalık gibi sosyal sorunlara da neden olabilir. Bu sorunlar, obezitenin hem nedeni hem de sonucu olabilir. Obez insanlar, genellikle yemek yemeyi bir başa çıkma mekanizması olarak kullanır. Yemek yemek, onlara geçici bir rahatlama, mutluluk, tatmin sağlar. Ancak, bu durum, kilo alımını ve obeziteyi artırır. Bu da, psikolojik ve sosyal sorunları daha da kötüleştirir. Bu kısır döngü, obezitenin kronik bir hastalık haline gelmesine neden olur.

Bu yazı bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için doktorunuza başvurunuz.

Editör: EYYUP KAÇAR