Bilim insanları, yıllardır yalnızca bir atık ürünü olarak görülen adet kanının, tıbbın en heyecan verici araştırma alanlarından biri haline geldiğini belirtti.

Bu biyolojik sıvının, sadece kan değil; kök hücreler, bağışıklık hücreleri, endometriyal hücreler ve metabolitler gibi birçok değerli yapıyı barındırdığını anlatan bilim insanları, cerrahi müdahaleye gerek kalmadan hastalıkları anlamak, erken teşhis koymak ve kişiselleştirilmiş tedaviler geliştirmek için adet kanını kullanmanın yollarını araştırıyor.

Sıralamaya Diyarbakır Dicle Üniversitesi de girdi
Sıralamaya Diyarbakır Dicle Üniversitesi de girdi
İçeriği Görüntüle

Adet kanının en dikkati çekici kullanımlarından birinin, milyonlarca kadını etkileyen ancak hâlâ yeterince araştırılmayan endometriozis hastalığı olduğunu ifade eden araştırmacılar, şöyle dedi:

''Normalde rahim içinde bulunması gereken dokuların rahim dışında büyümesiyle ortaya çıkan bu hastalık, ağrı ve kısırlığa yol açabiliyor. Ancak teşhisi için genellikle cerrahi müdahale şart.

Yeni çalışmalar ise adet kanındaki endometriyal hücrelerden organoid adı verilen minyatür 3D organ modelleri üretmeyi başarıyor. Bu organoidler sayesinde hastalığın nasıl geliştiği laboratuvar ortamında incelenebiliyor. Üstelik tamamıyla invaziv olmayan bir yöntemle.

Adet kanı, üreme yollarından gelen canlı bağışıklık hücreleri içerdiğinden, inflamasyonla ilişkili durumları da incelemek için eşsiz bir kaynak. Özellikle endometriozis hastalarında sık görülen ve büyük rahatsızlık yaratan ağrılı cinsel ilişki (disparoni), bu hücrelerin incelenmesiyle daha iyi anlaşılabilir hale geliyor.

Adet kanındaki kök hücrelerin, yalnızca kadın hastalıklarında değil; kalp-damar, solunum ve sinir sistemi hastalıklarında da kullanılabileceğini gösteriyor.

Özellikle diyabet hastalarında yara iyileşmesini hızlandırmak ve kan şekeri seviyelerini dengelemek için umut vadeden sonuçlara ulaşıldı. Hatta bazı araştırmacılar, kan testi şeridi içeren özel pedlerle, glukoz seviyelerinin adet kanı üzerinden izlenebileceği yeni sistemler geliştiriyor.

Ayrıca adet kanı üzerinden rahim ağzı kanseri, klamidya, ateroskleroz gibi hastalıkların erken teşhisi de mümkün olabiliyor.''

TIPTA YENİ DÖNEM Mİ?

Araştırmacılar, adet kanının, kişisel olarak toplanabilmesi ve her ay düzenli biçimde yenilenmesiyle hem kolay ulaşılabilir hem de etik açıdan avantajlı bir kaynak olduğunu ifade ederek, kadınların kendi örneklerini evde toplayarak laboratuvarlara gönderebilecekleri e bunun da sağlık hizmetlerine erişimde büyük kolaylık sağlayabileceğini söyledi.

Adet kanı konuşmanın bazı kültürlerde hâlâ tabu olduğunu da söyleyen araştırmacılar, şöyle devam etti:

''Ayrıca kullanılan toplama ürünlerinin (ped, tampon, adet kabı) içeriğinin farklı olması, bilimsel sonuçların karşılaştırılmasını zorlaştırıyor.

Her ay ‘atık’ diye çöpe atılan bir sıvının, bir gün hayat kurtaran tedavilere zemin oluşturması mümkün. Bilim dünyası, adet kanını yeniden tanımlıyor. Belki de kadın bedeninin bu 'gözden kaçan' biyolojik haritası, gelecekteki tıbbın yolunu açacak.''

Kaynak: Sience Alert