Eyup Kaçar

Binlerce yıldır oynanan delilo, halay ve zılgıt çekmenin nereden geldiğini merak ediyormusunuz?

Halk oyunlarının, ''ilkel zamanlarda insanların sevinçlerini, üzüntülerini, sıçrayıp hoplayarak coşkulu hareketlerle kutladıkları ve bu hareketleri gün geçtikçe duygularına hitap eden müzikle bütünleştirip, belirli bir düzene sokarak sergilemeye başladıkları'' çıkış noktası olarak kabul edilir. 

Aynı zamanda evrensel bir dil olan halk oyunları, yörelerin  kültürünü, giyimini, müziğini de kazandırır.

DELİLONUN TARİHİ VE KELİME ANLAMI

Düğünlerde sevinç gösterilerinde serçe parmaklar biribirine kenetlenerek oynanan delilonun hayatımıza nasıl, ne zaman girdiğini çoğumuz bilmiyoruz.

Kürtlerin ve Zazaların icra ettiği en eski ve yaygın halk dansı olduğu bilinen, Türklerde ve Ermenilerde de ''Delilo'' oyunu bilinir ve oynanır. 

Geniş bir coğrafyada bilinen bu halk dansının kökeni Sümerlere kadar uzanıyor.  Delilo’nun ne olduğu konusunda bir fikre sahip olmayan ve insanların atalarından öğrendikleri bu geleneksel dansı, severek ve yaygınca icra ettiği biliniyor.

Kökeni Sümerlere kadar uzanan delilo ile ilgili yapılan araştırmalarda; ''Kürtçede ve Zazacada, gündelik hayat içinde hâlâ kadınlara ''le'', erkelere ''lo'' şeklinde hitap edilir. Bu hecelere Kürtçe zaman kipi ''de''nin de eklenmesiyle ''delilo'nun türediği'' belitiliyor.

Sümercede kelimenin telefuzu ''Dililu ''dur. Arapça dll kökünden gelen dalīl ''yol gösteren, kılavuz'' sözcüğünden alıntıdır. Kürtçe olan delilonun Türkçe karşılığı ise ''kanıt'' olarak yer alıyor.

HALAY OYUNU DELİLODAN ESKİ

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin daha yaygın olduğu bilinen halay oyunu, Türkiye'nin diğer bölgelerinde de bilinen ve oynanan bir oyun.

Halayın tarihi Milattan Önce 8.000 binlere kadar uzanıyor. Orta Asya'dan günümüze ulaştığı belirtiliyor.

Halay ile ilgili bir de hikaye var. Buna göre; ''Kün-Ëki, Güneş ve Eşi, yeryüzüne inmişler. Güneş'in eşi Ay, Tanrı adına halkı tarafından seçilmiş olan Buğ'u kutsamıştır. Bu kutsama da Oyung'la (halay) resmiyet kazanmıştır'' deniliyor.

Kelimenin Kürtçenin Kurmanci lehçesindeki ''oynamak, zıplamak'' anlamına gelen ''hildan''  fiilinden türetildiği savunuluyor.

KIZILDERİLİLERDEN GELEN ZILGIT

Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne özgü bir yöresel unsur olan zılgıt çekmek de, ağızda dili hızlı şekilde hareket ettierek, beğendiğini gösterme belirtisi olarak ifade edilir.

Zılgıt, Kızılderililerden günümüze kadar geldiği söyleniyor. Zılgıtın, Kızılderili gibi ilkel kabilelerin yaptıkları törenlerde, özel günler ve durumlarda, sevinçli ya da üzüntülü anlarda yapılan bir durum olduğu kaydediliyor.

Nişanyan Sözlüğünde zılgıt, Arapça ẓalġūt ''lilili çekme, tezahürat yapma'' sözcüğünden alıntı olduğu belirtiliyor. Soyut isim yapan 'ūt' eki, Arapça sözcüğün nihai kaynağının Aramice/Süryanice olabileceği düşünülüyor.

Sevinç gösterisinin yanı sıra zılgıt vermek ''şiddetle azarlamak, tehdit etmek'' anlamında da kullanılıyor.

SÜMERLER

Sümerler yaklaşık olarak MÖ 4000-2000 yılları arasında Irak'ın güneyinde (Güney Mezopotamya) yerleşik hayata geçen, medeniyetin beşiği olarak bilinen coğrafi bölgede yaşamış bir uygarlıktır. Dünyanın bilinen en eski uygarlıklarından biri olarak kabul ediliyor.

Sümerler, "Bereketli Hilal" olarak adlandırılan Mezopotamya bölgesinde ortaya çıkan sayısız medeniyetin temelini atmıştır. Ayrıca yazı ve astronomininb de ilk kez Mezopotamya'da, Sümerlerde ortaya çıktığı biliniyor. Genel kanı, Sümerlerin, çağdaşı olan halklarla yakın bir etkileşim ve benzerliklerinin olduğu yönündedir.

Sümer Devleti'nin, Sami olmayan izole bir topluluk tarafından kurulmuş olduğu kabul edilmektedir

Mezopotamya'da yaşayan birçok farklı kavimden ilk öne çıkan ve daha sonraki medeni oluşumların temelini atan Sümerlerdir. 

Gerek yazı, dil, tıp, astronomi, matematik; gerekse de din, fal, büyü, mitoloji gibi alanlarda ilk öne çıkan ve bilinen toplum Sümerlerdir. 

YILBAŞI AĞACI, EVLİLİK YÜZÜĞÜ VE NAZAR BONCUĞU SÜMERLERDE BAŞLADI

''Yaratılış'' ve ''Tufan''a, ''Emeş ve Enten''e (Habil-Kabil öyküsünün en yakın Sümer karşılığıdır. Ancak, buna karşın cinayetle değil uzlaşmayla sonuçlanır) ilk kez Sümerlerde rastlanır. 

Sümer döneminde 21'i küçük olan yaklaşık 35 büyük şehir ve kasaba vardı. Bunlar arasında Kiş, Nippur, Zabalam, Umma, Lagaş, Eridu, Uruk ve Ur sayılabilir.

SÜMERCE

Güney Mezopotamya'da Milattan Önce 4.000 yılında konuşulan Sümerce anadili Milattan Önce 2.000'li yılların başlarında yerini konuşma dili olarak Akadca'ya bıraktı. Ancak, Sümerce Mezopotamya'da MS 1. yüzyıla kadar kutsal, şölensel, edebî ve bilimsel bir dil olarak kullanılmaya devam etti. Daha sonra ise bu dil 19. yüzyıla kadar unutuldu. 

Mezopotamya'da konuşulan diğer dillerin aksine Sümercenin izole dillerden olduğu kabul edilir.

Editör: NAZMİ KAHRAMAN