Tarihi kaynaklarda yer alan bilgilere göre, 19. yüzyılda Sanayi İnkılâbı’nın etkisiyle hız kazanan İngiliz sömürgeciliği, dünyanın birçok coğrafyasında “öteki” olarak tanımlanan bölgeleri kontrol altına alma çabasına dönüştü. Bu süreçte Orta Doğu, özellikle de Diyarbakır, İngiltere’nin özel ilgi alanlarından biri haline geldi. Sahip olduğu stratejik konum ve yeraltı kaynakları nedeniyle İngiltere, bölgeyi sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasi ve kültürel bir istihbarat alanı olarak değerlendirdi.
İngiltere’nin istihbarat faaliyetlerinde en dikkati çeken unsurlardan birinin, ajanların kimliklerini gizlemek için kullandığı sıfatlar olduğu belirtiliyor.
Doktor, mühendis, arkeolog, öğretmen gibi unvanlarla Osmanlı topraklarına gelen bu kişilerin, yerel halkla ilişkiler kurarak bölgeye dair ayrıntılı bilgi topladıkları ve bu faaliyetlerin merkezinde, İngiliz eğitim sisteminden geçmiş, çoğu zaman cesur ve gözünü budaktan sakınmayan ajanların yer aldığı ifade ediliyor.
Bu ajanların görevleri arasında, siyasi analizler yapmak, ekonomik faaliyetleri gözlemlemek, sosyal yapıyı incelemek ve coğrafi veriler toplamak gibi kritik unsurlar bulunduğu da kaydedilerek, resmî düzeyde büyükelçi ve konsoloslar tarafından yönlendirilen bu istihbarat ağının, alt kadrolarda arkeolog, asker ve bilim insanlarıyla desteklendikleri bildirliyor.
GERTRUDE BELL VE NOEL DİYARBAKIR’DA
Bu süreçte Diyarbakır’da görev yapan ve şehre dair önemli raporlar hazırlayan İngilizler arasında en dikkati çekici isimlerden birinin Gertrude Margaret Lowthian Bell olduğu ifade ediliyor. Oxford Üniversitesi Arkeoloji ve Modern Tarih Bölümlerini birincilikle bitiren Bell'in, hem bir akademisyen hem de bir istihbarat ajanı kimliğiyle tanındığı, Diyarbakır’da görev yapan bir diğer önemli ismin ise Binbaşı Edward William Charles Noel olduğu belirtiliyor.
Bu iki figür başta olmak üzere, George Taylor ve William Richard Holmes gibi İngiliz yetkililerin de Diyarbakır’ı ziyaret ederek şehir hakkında gözlemlerini kaleme aldıkları ve hazırladıkları makale ve raporlarda, Diyarbakır’ın yalnızca bir Osmanlı şehri olarak değil, aynı zamanda stratejik bir istihbarat noktası olarak nasıl değerlendirildiğini gözler önüne serdiği anlatılıyor.
KONSOLUSLUK RAPORLARI VE DİYARBAKIR’IN ANALİZİ
İngiliz konsolosları ve yardımcıları tarafından hazırlanan belgelerin, Diyarbakır’ın ekonomik, sosyal, kültürel ve coğrafi yapısını detaylarıyla yansıttığı belirtilerek, ''Bu belgelerde Diyarbakır; Musul, Halep, Şam ve Erzurum gibi şehirlerle birlikte ele alındı. İngiltere, elde ettiği birinci el kaynaklarla Osmanlı’nın zayıf noktalarını analiz etmeyi, uzun vadede bölgeyi şekillendirmeyi hedefledi'' deniliyor.
Her ne kadar bu belgelerdeki tüm bilgilerin doğruluğu tartışmalı olsa da, 1854-1919 tarihleri arasında tutulan bu raporların, dönemin İngiltere’sinin Diyarbakır’a ne denli önem verdiğini ve bu önemin sadece yeraltı kaynaklarıyla açıklanamayacak kadar büyük olduğunu gösterdiği ifade ediliyor.
ARAŞTIRMALAR ARŞİVLERDEN DERLENDİ
Bu tarihsel değerlendirme, başta The National Archives (İngiliz Ulusal Arşivi) olmak üzere Royal Geographical Society ve dönemin İngiliz seyyahlarının yazılı belgelerine dayandığı bildiriliyor.