Bayram, toplumların kültürel ve dini önem taşıyan özel günlerinden biridir. Diyarbakır gibi köklü bir şehirde bayramlar, geçmişte olduğu gibi bugün de özel bir yere sahiptir.

Diyarbakır’ın zengin kültürel mirasının bir parçası olan eski bayram kutlamaları, bu özel şehrin tarihinde önemli bir yer tutar.

Diyarbakır, Türkiye’nin en eski şehirlerinden biri olup, zengin tarihi mirası ve kültürel dokusuyla dikkat çeker. Bu mirasın bir parçası olarak, Diyarbakır’da bayramların nasıl kutlandığına dair hikayeler, şehrin sosyal ve kültürel yaşamına dair benzersiz bir bakış açısı sunar.

Diyarbakır’da eski bayramlar, toplumun sosyal ve kültürel yapısını yansıtır. Bayramlar, ailelerin, dostların ve komşuların bir araya gelerek birlik ve beraberlik içinde kutladığı özel günlerdi.

Diyarbakır’da bayramların nasıl kutlandığına dair nostaljik bir yolculuk çıkalım

Büyükler için bayramlar manevi sevincin, gönül hoşluğu ve can sağlığı ile bir farzı yerine getirmiş olmanın verdiği manevi huzuru ifade eder. Gençler için ise bayramlar akrabayı ziyaret etmenin sevincini de beraberinde getirir.

ÇOCUKLARIN BAYRAM SEVİNCİ BİR BAŞKAYDI

 Bayram sevinci çocuklarda daha belirgindir. Fakir, zengin herkesin mutlaka yenilenmiş bir elbisesi, ayakkabısı vardır. Çocuklar için bayram, yeni elbiseye kavuşmanın, tatlıları daha çok yemenin, bayram harçlığı almanın sevincini yaşatır.

Diyarbakır’da Bayram hazırlığı bir ay önceden başlardı. Terzilere gidilir elbise siparişi verilirdi. Kumaş beğenilir, beden ölçüleri alınır ve sıraya konulurdu. Daha sonra provaya gidilirdi.

Bayrama bir hafta kala evlerde hummalı bir çalışma başlardı. Bayram temizliği yapılırdı. Bayrama iki gün kala bayramda yapılacak çörekler için baharatlar ve yemeğe göre de sebze, et, tavuk veya hindi alınırdı.

Bayram akşamı terzilerden yaptırılan elbiseler alınırdı. Bayram akşamı yemekten sonra berbere gider sıraya girilir, Saç ve sakal kesimi yapıldıktan sonra hamama gidilirdi.

Sabaha kadar hamamda yıkanır, dinlenilir. Sabah olunca da bayram namazı için camiye gidilirdi. Bayram namazı kılındıktan sonra mezarlığa gidilirdi. Mezarlıkta rastlanılan, karşılaşılan tanıdık, tanımadık herkesle tokalaşarak bayramlaşır, hal hatır sorulurdu. Mezarlıktan sonra doğruca eve gidilirdi.

Evde büyüklerin elleri öpülerek bayramları kutlanır ve annelerin, hanımların akşamdan hazırladıkları yemekleri yemek için sofraya oturulurdu.

Bayramlar, toplumların bir araya gelerek sevinçlerini paylaştıkları, birbirlerine yakınlaştıkları özel zamanlardır. Diyarbakır’da eski bayramların kutlanış şekli, bu özel günlerin toplum üzerindeki etkisini ve önemini göstermektedir. Bu nostaljik anılar, bayramların sadece bir dini ritüel olmadığını, aynı zamanda toplumun sosyal ve kültürel yaşamının ayrılmaz bir parçası olduğunu hatırlatmaktadır.

Editör: Ayşegül Yaşar