Bahar geldiğinde Diyarbakır sadece güneşle değil, yeşilin binbir tonu ve dut ağaçlarının canlanmasıyla da uyanırdı. Özellikle Urfa Kapı’dan İstasyona (Tren Garı) kadar uzanan alan, halk arasında “Böceklik” olarak bilinen sık ağaçlık bir korulukla kaplıydı. Bugün ise bu bölge, resmi kurum binaları ve lojmanlar ile dolu; doğa ise neredeyse tamamen silinmiş durumda.
DİYARBAKIR’DA DUT AĞACI VE İPEĞİN TARİHSEL YOLCULUĞU
Dut ağacı, sadece bir meyve değil; Diyarbakır’ın sosyal ve ekonomik belleğinde derin köklere sahip bir simgeydi. Çünkü dut yaprakları, ipek böceğinin temel besinidir. Bu nedenle, kentte ipek üretimi ve dokumacılık tarih boyunca önemli bir ekonomik faaliyet olarak gelişti.
Tarihi kaynaklara göre, Osmanlı döneminde Bursa’dan sonra ipek denince akla gelen ilk şehirlerden biri Diyarbakır’dı. Kentteki ipek üretimi, sadece bir sanayi kolu değil, aynı zamanda kültürel bir mirastı.
İngiliz seyyah James Silk Buckingham, 1827’deki seyahatnamesinde, Diyarbakır'da 1500 civarında dokuma tezgahının aktif olduğunu, bunların büyük bölümünün ipek ve pamuklu ürünler ürettiğini kaydeder.
DUT AĞAÇLARININ YOK OLUŞU VE BİR SANAYİNİN ÇÖKÜŞÜ
Ancak bu tarihsel zenginliğin, zamanla yerini ihmale ve betonlaşmaya bıraktığı ifade edilirken, Benusen Bahçeleri ve Böceklik gibi alanların, modern yapılaşma uğruna yok edildiği belirtiliyor.
Böceklik’in yerinde bugün DSİ, Toprak-Su, hayvan hastanesi gibi yapılar ve lojman binalarının olduğu da kaydedilirken, İpek üretimiyle uğraşan başta Ermeniler olmak üzere birçok kişinin, bu topraklarda bu zanaatı yaşattığı, ancak 1915 olaylarının ardından üretim yapısının değiştiği; Cumhuriyet döneminde meslek okullarıyla desteklense de 1930’lardan itibaren üretimin hızla gerilediği bildiriliyor.
Diyarbakıar'da 1933’te 324 köyde ipek üretimi varken, bu sayı 1937’de sadece 79’a düştü.
BUGÜN SADECE ANILARDA YAŞIYOR
''Diyarbakır’da dut ağacı hâlâ en yaygın meyve ağaçlarından biri olsa da, eskisi gibi şehrin kimliğini belirleyen bir öge değil. Oysa bu ağaçlar, sadece ipek böceği için değil, Diyarbakırlılar için de bir anlam taşıyordu'' denilirken, dut ağaçlarının gölgesinde oturulan, meyvesiyle ağız tatlandırılan, yapraklarıyla üretime katkı sağlayan bir yaşam parçası olduğu ifade ediliyor.
Urfa Kapı ile İstasyon arası dut ağaçları nedeniyle ''Böçeklik'' alanı olarak adlandırılırken, 1900'lerde Urfa Kapı'da İpek Pasajı ve ipek dokuma tezgahlarının olduğu da Diyarbakır Salnamelerinde yer alıyor.