DİYARBAKIR

Keçi Burcu'nun adının "Keçik''ten (kız) geldiğini biliyormuydunuz?

Keçi Burcu'nun adının "Keçik''ten (kız) geldiğini biliyormuydunuz?
Abone Ol

Birçok efsaneye konu olan Diyarbakır'ın tarihi surlarında yer alan burçlardan biri olan Keçi Burcu'nun Kürtçe Keçik'ten (kız) geldiğini biliyormuydunuz ?

Mardin Kapı'nın doğusunda yontulmuş olan kaya kitlesinin üstüne inşa edilen ve ne zaman yapıldığı bilinmeyen 1223 yılında Mervaniler tarafından onarılan Keçi Burcu'nun Şemsi Tapınağı olarak da kullanıldı.

KEÇİK BURCU SONRADAN KEÇİ OLDU

Keçi Burcu, bir dönem manastır olarak kullanılıyor. Manastırda yani burçta rahibeler yetiştiriliyor. Manastırda genç kızların olması nedeniyle buraya ''keçik'' adı veriliyor. Kürtler tarafından keçik (kız) burcu olarak adlandırılan burç daha sonra keçi burcu adını alıyor. 

Hevsel bahçesi manzaralı Diyarbakır'ın en güzel yerlerinden birinde yer alan Keçi Burcu ile ilgili bugüne kadar gün yüzüne çıkmayan bir de hikayesi bulunuyor.

TAPINAK, MANASTIR VE ASKERİ DEPO

şehre giren Romalılar, Şam ve Bağdattan taş ustaları getirterek, aylar süren savaşta çok ağır yaralar alan surları, değirmenleri, köprüleri onartmışlar.  İmparator, çok önem verdiği bu şehri ele geçirmenin mutluluğunu yaşarken, en iyi valisini şehre gönderir.


 
Şehri gezen vali, kentin eski sakinleri olan Mecusilerin tapınak olarak kullandıkları Hevsel bahçelerini tepeden gören burcu (Keçi Burcu) bir Rahibe Manastırı yapmaya karar verir. Ve Mecusi Tapınağı, Hıristiyan Rahibeler yetiştiren bir manastıra dönüştürüldü.

Bu yerin yaşlı kadınlarla dolmasını istemeyen vali Keçik Manastırını ilk günlerindeki gibi genç kızlarla doldurmuş, yaşlıların manastırı kullanmasını yasaklamıştı. 

DİYARBAKIR'A GELEN ATİNALI JİRME

Keçi (keçik-kız) manastırının ününü duyan zengin ve soylu bir ailenin kızı olan Atinalı Jirme bir sabah herkes uyurken at sırtında şehrin Urfa Kapısından girmiş, caddede devriye gezen askerlere sora sora Keçik Burcunu bulmuştu.

Jirme manastırdan hiç çıkmamış, Keçik Manastırının küçük penceresinden görmüştü dünyayı. Jirme sadece tanrı için ibadet ediyor. 

KELEK FESTİVALİ'NDE BAŞLAYAN AŞK
 
Jirme bir yaz gününde bir anda rahibelerin karşısına dikilmiş ve o yılki kelek festivaline katılma isteğini bildirir. Hem rahibeler hem de arkadaşları bu olaya çok sevinmişlerdi. Jirme için Evselden (Hevsel) en büyük ve en güzel karpuzunu getirmişlerdi. Jirme, kendisi için getirilen karpuzu oymuş, içine toprak doldurmuş, toprağa bir kaç tane mum saplayıp kelek festivaline hazırlanmıştı. Güneş batmış, rahibe manastırındakiler en son gitmişti Dicle’ye.  

Kelek festivali çok güzel geçmiş, Dicle’ye bırakılan bütün Kelekler Cennetin yolunu tutmuşlardı. O aksam Jirme’ye de bir şeyler olmuştu. Yıllar boyunca tanrıdan başka sevgilisi olmayan bu rahibe, festivalde bir askere âşık olur. 

Tüm şehirde bu aşk konuşuluyordu çünkü hem Jirme şehirdeki en güzel kızıydı hem de âşık olduğu asker cesareti ve yakışıklılığıyla tüm Mezopotamyadaki kızların hayalini süsleyen Kürt çocuğu olan bir savaşçıydı.

Jirme artik her gece pencerenin kenarında oturuyor, manastırın altında bekleyen sevgilisiyle konuşuyordu. Zamanla iki sevgili herkes uyuduktan sonra gizlice buluşurlardı. 

Bir kaç ay önce tanrıdan başkasını tanımayan bu kız artık tanrıyı tamamen unutmuştu. Bir gece iki sevgili Evsel'deyken askerler tarafından yakalanmış. Jirme manastırda kilitlenmiş, sevgilisi de idama mahkûm edilip Keçik Manastırının önünde idam edilmiş. Zavallı askerin cesedi haftalar boyunca orda kalmış ve nihayet Jirme sevgilisinin ipte asılan cesedini görmüştü. 

Günlerce Amed sokaklarında deliler gibi dolasan Jirme, ailesine kendisini almaları için mektup yazar. Ancak, aile, zamanında soylu akrabalarının oğluyla evlenmeyi reddedip Mezopotamya ovasındaki manastıra kapandığı için Jirme’ye sert bir cevap yazar. Hatta Jirme’yi bundan sonra ailenin bir ferdi olarak kabul etmeyeceklerini bildirir.  

Jirme, aldığı bu sert mektubu okuduktan sonra artık iyice çıldırmış, ailesini ve sevgilisini kaybederken olanları izlemekle yetinen tanrıya isyan eder olmuştu. 

Sonra bir yaz gecesi kendini Keçik Manastırının tepesinden Evsele bırakarak intihar eder. 

Bu ard arda yaşanan sarsıcı olaylardan sonra halk Jirme ve masum Kürt askeri için ayaklanmış, iki sevgilinin cesedinin yan yana gömülmesi için gerekli izni almıştı. Jirme ve masum sevgilisi evselin bir kösesinde bütün şehir halkının katıldığı görkemli bir törenle toprağa verilir.

Artik Amed’deki Rahibe Manastırı eski çekiciliğini kaybetmiş, hatta bu olay Doğu Roma İmparatorunun kulağına kadar gitmiş ve imparator şehir valisini başkent Konstantinopolis’e çekip yerine yeğenini göndermişti. 

Şehrin yeni valisi ise görev başına gelir gelmez zengin ve soylu sınıfın lanetli ilan ettiği manastırı kapatıp bütün genç kızları evlerine göndermiş ve manastır da o günden sonra sadece askeri amaçlarla kullanılmış.