Buğdayın uzun ve meşakkatli yolculuğunun ardından dönüştüğü ve Türkiye'nin sarı petrolü olarak değerlendirilen bulgur, güneşten aldığı lezzet ile sofraların vazgeçilmezi oluyor. Buğdayın kurutulması esnasında ortaya çıkan şekiller ise adeta görsel bir şölene dönüşüyor. 

Türk mutfağının vazgeçilmezi olan bulgurun yolculuğu, meşakkatli bir süreçten geçiyor. Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yetişen durum buğdaylarının fabrikalara taşınmasıyla bulgurun serüveni başlıyor. Gastronomi kenti Gaziantep, bulgur üretimi konusunda önemli bir rol oynuyor. Fabrikalarda eleme işlemlerinden geçen buğday büyük kazanlarda haşlanıp, römorklarla serim alanlarına dökülerek güneşin altında kurumaya bırakılıyor. Belirli aralıklarla traktörlere takılan tırmıklar yardımıyla buğday tanesinin her tarafının güneş görmesi sağlanıyor. Bulgurun yüzeyde yayma işlemi esnasında oluşan geometrik şekiller ise ortaya güzel manzara çıkarılıyor. Kuruyan buğdaylar yine traktörlerle toplanarak bazı işlemlerden geçirildikten sonra makinelerde bulgur haline getiriliyor. Uzun ve meşakkatli bir yolculuğu olan bulgur, lezzetiyle iç piyasada vazgeçilmez ürünler arasında yer alıyor.

AW007272_07

Bulgur, sadece lezzetiyle değil, sağlık açısından da önemli bir yere sahip. Doğal bir protein, lif ve mineral deposu olan bulgur, besleyici değeri yüksek bir gıda maddesi olarak sofralarımızı süslüyor. Tarladan sofralara uzanan bu yolculuk, çiftçilerin özenli çalışmalarıyla başlıyor. Toprağa saçılan emek ve sevgi, sağlıklı ve doğal besinler olarak sofralarımıza dönüşüyor. Bulgur üretiminin her aşamasında, geleneksel yöntemler ve modern tarım teknikleri bir araya getirilerek kaliteli ürünler elde ediliyor.

Yıllık 15 bin ton ihracat gerçekleştirdiklerini ifade eden Ahmet Fatih Sarı, “Bulgur imalatı Türkiye’nin has bir ürünüdür. Yüzde 100 Türkiye’de üretilen ve ihracatı Türkiye’den olan bir üründür. Biz bulguru Amerika ve Avrupa olmak üzere 35 ülkeye ihraç ediyoruz. Yıllık ihracatımız yaklaşık 15 bin ton kadar. Bölgemizin bulguru renk olarak diğer bölgelere göre daha sarıdır, altın sarısı rengindedir. Ürünümüzün kendisine has bir kokusu olur. Biz kalitesi ve protein değerleri yüksek buğdayları bulgur olarak kullanıyoruz. Tercihen baklavalık buğdayları kullanıyoruz.” dedi.

AW007272_02

Devletin çiftçiye vermiş olduğu desteklerden dolayı memnun olduklarını belirten Sarı, “Fiyat olarak bu yıl çiftçi memnun kaldı. Devletimizin açıkladığı fiyatlar 8 bin 250 + bin TL prim olmuştu. Çiftçi bundan memnundur ve şu andaki mevcut buğday fiyatları da bu şekildedir.” şeklinde konuştu.

Bulgurun kurutulmaya bırakıldığını belirten Sarı, şöyl edevam etti:

"Bulgur yarı pişmiş bir üründür. Biz burada kaynatma ardından kurutma kulelerimizden geçiriyoruz ve doğal olarak güneşte kurutuyoruz. Güneşte bıraktığımız ürünün renk, lezzet ve koku su  daha güzel oluyor. Biz burada geleneksel bir ürünü sürdürmek istiyoruz. Güneş kurutmamızın asıl amacı da budur. Geçmişte nenelerimiz, dedelerimiz bulguru kaynatıp damda kurutuyordu. Biz de şimdi aynı yöntemleri fabrikalarda yapıyoruz. Sonra da taş değirmenlerde çekiyoruz. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde 12 çeşit bulgur üretiliyor. Pilavlık, köftelik, şehriyelik, Midyat dediğimiz orta kırım bulgur, sefer kitel bulgur, çiriş bulgur; bunlar da pişmemiş çiğ bulgurdur. Harici olarak tip 3, tip 4 diye ayrılır. Bunlar ihracatta istenilen bölgenin kırım oranına göre değişiklik gösterir. Özel olarak müşterilerimizin ya da bölgenin istediği üzerine ürün tipine göre kırım yapabiliyoruz. Daha çok yurt dışı bulgurlarında pilavlık, Arap bölgesinde ise çiriş tipi bulgurlar tercih ediliyor. Köftelik bulgura ise iç piyasa da daha fazla talep var. Yurtdışına en  Midyat, pilavlık ve çiriş tip bulgur gönderiyoruz.” 

AW007272_08

Editör: HABER MERKEZİ