Çeşitli tarihi kaynaklarda yer alan bilgilere göre, binlerce yıllık geçmişe sahip Diyarbakır’ın ismi, Mezopotamya’nın en eski uygarlıklarından başlayarak günümüze kadar uzanan köklü bir hikâyeye sahip. Asur krallarının silah kabzalarında yazan “Amed” adından, Cumhuriyet döneminin resmi kararnamelerine kadar bu isim farklı formlarda varlığını sürdürdü. Peki Diyarbakır, nasıl Amed oldu, sonra yeniden nasıl Diyarbakır ismini aldı?
ASUR KABZALARINDA İLK İZ: AMED
Diyarbakır’ın tarih sahnesine ilk çıkışı, Asur kaynaklarında “Amed” ismiyle yer almasıyla başlar. M.Ö. 9. yüzyıla ait Asur yazıtlarında Amed olarak geçen bu yerleşim, Mezopotamya'nın kuzey sınırında stratejik bir noktada bulunuyordu. Aynı dönemlerde “Amida” ve “Amide” gibi adlarla da anılan şehir, zaman içinde Romalılar, Bizanslılar, Araplar, Selçuklular ve Osmanlılar gibi birçok medeniyetin yönetimi altına girdi.
300 BİN ESİRLE YENİDEN İNŞA
Antik kaynaklara göre, Ermeni kralı II. Dikran döneminde Amed, yeniden yapılandırıldı. Rivayetlere göre yaklaşık 300 bin esir, şehrin inşasında kullanıldı. Bu durum, Amed’in yalnızca askeri değil, aynı zamanda kültürel ve ekonomik anlamda da bir merkez olduğunu ortaya koyuyor.
“AMİD”: COĞRAFİ BİR ANLAM
Osmanlı dönemi kaynaklarında şehir, genellikle “Amid” olarak anılır.
Dönemin önemli isimlerinden Sait Paşa’nın ifadelerine göre, “Amid” kelimesi “son, sınır” anlamına gelmektedir.
Şehrin Cezire bölgesinin sınırında yer alması nedeniyle Araplar tarafından bu adla anılmaya başlanmıştır. Bu da, şehrin isminin yalnızca etnik değil, aynı zamanda coğrafi ve siyasi gelişmelerle şekillendiğini gösteriyor.
DİYAR-I BEKR’DEN DİYARBAKIR’A
Şehir zamanla “Diyar-ı Bekr” adıyla anılmaya başlandı. Bu isim, Dicle Vadisi’ne yerleşen Arap kökenli Bekr bin Vail aşiretinden geliyor.
“Diyar” kelimesi “yurt, bölge” anlamına gelirken, “Bekr” kabilesinin adıyla birleşerek “Bekr’in yurdu” anlamına gelen bu terim, halk arasında yaygınlaşarak kullanılmaya başlandı. Zaman içinde fonetik değişimle bu isim bugünkü haline evrildi: Diyarbakır.
CUMHURİYETLE BİRLİKTE RESMİYET KAZANDI
Osmanlı’dan kalan Amid ve Diyar-ı Bekr isimleri Cumhuriyet dönemine kadar çeşitli belgelerde birlikte kullanıldı. Ancak Diyarbakır isminin resmi olarak kabulü 10 Aralık 1937 tarihine denk geliyor.
O gün, Bakanlar Kurulu’nun 7.789 sayılı kararıyla “Diyarbakır” ismi resmiyet kazandı ve bu antik şehir, uzun isim yolculuğunu modern Türkiye’de yeni kimliğiyle tamamlamış oldu.
TARİHİN SESSİZ TANIKLIĞI
Bugün hâlâ halk arasında “Amed” adı kullanılsa da, Diyarbakır hem tarihî hem de kültürel mirasıyla bu isimlerin hepsini bünyesinde taşıyan zengin bir kimliğe sahip. Her biri farklı döneme ve topluma ait olan bu adlar, kentin çok katmanlı tarihine sessiz birer tanıklık yapıyor.
Diyarbakır’ın isim serüveni, sadece bir şehir adının değişimi değil; aynı zamanda bölgenin tarih, kültür ve medeniyetler mozaiğinin de özetidir.