Geçmiş yıllarda tarım ve hayvancılıkta bölgenin deposu konumunda olan Diyarbakır, İstanbul'un et ihtiyacını karşılıyordu.
Osmanlı döneminde eyalet konumunda olan Diyarbakır tarımsal üretim ve hayvancılıkta oldukça iyi yerdeydi. Bölgenin et ve hububat ambarı olarak tanımlanan Diyarbakır'dan Irak, Suriye ve İstanbul'un ihtiyacı karşılanıyordu.
Evliya Çelebi seyahatnamesinde 17. yüzyılda Diyarbakır Eyaletinde 7 türlü taneli buğday ekildiğini ve mahsulün çok iyi olduğunu belirtiyor.
''DİYARBAKIR'DA ET-EKMEK LEZZETLİ VE ÇOK UCUZ''
Osmanlı'nın 22 Mart 1733 tarihli bir fermanına göre, Diyarbakır’dan 1025.6 ton buğday ve 1282 ton arpa Bağdat’a gönderilmiş.
Seyyah Sestini, Diyarbakır için; ''Ekmek ve et lezzetli ve çok ucuz. Meyveler, bitkiler bol miktarda bulunuyor ve nehirden bol balık avlanılıyor'' diye not düşer seyahatnamesine.
Diyarbakır’dan Halep’e 17. yüzyılda büyük miktarda hayvan ihracı yapıldığı, ancak günümüzde bunun tersine döndüğü belirtilen 17. yüzyıl kayıtlarında şu ifadelere yer veriliyor:
''Diyarbakır İstanbul’un et ihtiyacını karşılıyordu. Bu hususta fermanlar vardır. Diyarbakır’dan İstanbul'un et ihtiyacını temin amacıyla koyun gönderilmesi için
Diyarbakır Beylerbeyine hükümler gönderilmiştir.''
''BİR YEVMİYEYLE 5 KİLO ET''
Diyarbakır 17. yüzyılda adeta bolluk bereketin olduğu bir kent durumuındaydı. Lezzeti sınırlarını aşacak derece ünlenen Diyarbakır'ın eti, aynı zamanda her kesminin alabileceği fiyattaydı.
Kayıtlarda, Diyarbakır'da bir ustanın günlük yevmiyesi ile 23.5 kıyye (kilo) ekmek, 5 kıyye et alabilidiği yer alıyor.
KAYNAK: Porf. Yusuf Kenan Haspolat