Nazmi Kahraman
Yemen türküsünün Huş'un mu, Muş'un mu konusundaki iddialar 454 yıldır sürüyor.
Toplumun özelliklerini, tarihini, gelenek ve göreneklerini en güzel şekilde yansıtan unsurlar olan türküler, insana ait tüm
duyguları içerir. Türküler, toplumunun kültürel ve
sosyo-ekonomik yaşamını yansıtan değerlerdir. Her türkü bir kayeden doğar. Bu türkülerden biri de yıllardır dillerden düşmeyen hüzün kokan Muş ya da Huş türküsü.
MUŞ MU? HUŞ MU?
Yemen'in Taiz şehrinin hemen arkasında yer alan bölgenin ve bir dönem Osmanlıların kullandığı kalenin adı olan Huş, 1569 yılında Al-Mutahhar ve Özdemiroğlu Osman Paşa arasında meydana gelen Taiz şehri savaşında geçiyor.
Muş ise, Türkiye'nin Doğu Anadolu bölgesinde yer alan 49 plakalı bir şehirdir. Yemen'e gönderilen askerlerin çoğunun 1569 yılında Muş'tan gönderildiği ve türkünün de bu nedenle Muş'a ait olabileceği savunuluyor.
454 YILDIR NETLEŞMEDİ
Muş'un genel görünümü Huş Kalesi
Yemen Türküsü, Yemen'de çatışmada ölen Osmanlı askerleri için yakılmış bir ağıttır ve bu türde olan ağıtlara örnek teşkil eder.
İlk olarak 1944 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı derlemeler toplayan Muzaffer Sarısözen, Halil Bedii Yönetken ve Rıza Yetişen'den oluşan ekip tarafından türkü olarak düzenlendi. Türküyü Muzaffer Sarısözen notaya almıştır.
Sözen tarafından 1944 yılında notaya alınan türkü ile ilgili tartışmalar halen devam ediyor. 454 yıldır devam eden tartışmada, kimi kesim türkünün Huş'a kimi kesim de Muş'a ait olduğunu savunuyor.
Bazı müzisyenler, türkünün sözlerinin aslında “Burası Muş’tur." olduğunu, Yemen'e ait olmadığını, Huş şehri olduğu söylentilerinin asılsız olduğunu açıklarken, ancak bazı otoriteler ise türkünün Muş'a ait olmasına rağmen hikâyenin illaki Muş'ta geçmeyebileceğini açıklanmaktadır.