Geçen sene bayramda yazmış olduğum “Dilan Sineması'nda bayramda üç film oynardı.“ Adlı makalemde sizlere 1970 yılında Diyarbakır‘da neşeli bayram günlerimizdeki Dilan sineması maceramızı yazmıştım. Okumayanlara bir link vereyim. Eğlenceli bir yazıydı beğeneceğinizi umuyorum. https://www.cermikgazetesi.com/dilan-sinemasinda-bayramda-uc-film-oynardi  Bu bayramda vaktiniz olur diye kısa özetler vererek ödüllü filmler için tavsiyede bulunmak istiyorum. Benim film zevkimi yakın arkadaşlarım beğenir, bakalım sizin fikriniz ne? Bu bayramda 3 film benden.

BÜYÜK ADAM KÜÇÜK AŞK

Hiç Türkçe bilmeyen Hejar ile Hiç Kürtçe bilmeyen Cumhuriyetçi Emekli yargıcı anlatan “Büyük adam küçük aşk” 2001 yapımı güzel bir film.

Bazen konuşmak istersin, Söyleyeceğin yüzlerce kelime vardır, Ama kelimeler boğazına düğümlenir. Türkçe bilmeyen Hejar evin hizmetlisi Sakine’ye (Füsun Demirel) Navê te çi ye (adın ne senin) diye sorar, Etnik kökenini belli etmek istemeyen Sakine korkar cevap vermeye çekinir. Yalnız yaşayan yaşlı, cumhuriyetçi bir emekli hâkim ile tek kelime Türkçe bilmeyen minik Kürt kızı arasında, önce mesafeli başlayan, sonrasında sıcak bir sevgi ilişkisine evrilen, gerilimli, naif ve aynı zamanda duygusallık dozu yüksek bir yerli yapım.

Büyük adam küçük aşk filminde beni en çok etkileyen Şükran Güngör’ün ünlü repliği oldu. “İnsanlar bozuldu, insanları bozduk, biz bozduk, dengeyi bozduk, doğayı bozduk, her şeyi bozduk.” Benim kendi yorumum : ''Empati yapmayı bilmeyenler, asla mutlu olamazlar.''

2001 yılında gazetelerde okuduğum bir haber aklıma geldi. Arşivim de hala saklı. Milliyet gazetesinden gazeteci Semra Kardeşoğlu’nun 21.10.2001 tarihindeki haberinden; devam edelim

Dilan Erçetin "Büyük Adam Küçük Aşk" filmindeki rolü ile bir Altın Portakal kucakladı. Her ne kadar kucağında taşımakta zorlansa da… Dilan’ın annesi Sabahat Erçetin 27 yaşında bir ev kadını. 13 yaşında Kars’tan İstanbul’a göç etmişler. Van’ın Erciş ilçesinden gelen eşi Arif ile İstanbul’da tanışmış. Önce Dilan ardından Fırat dünyaya gelmiş. Baba mermer ustası. Avcılar’da oturuyorlar. Yönetmen Handan İpekçi 150 çocuğun arasında mülakat yaparak seçmiş. Hejar rolündeki Dilan Erçetin yaşıtları portakal tekerlemesini öğrenirken, Dilan Erçetin "Büyük Adam Küçük Aşk" filmindeki rolü ile ödül olarak bir Altın Portakal kucakladı. Her ne kadar kucağında taşımakta zorlansa da aldı. Henüz altı buçuk yaşında aldığı Altın Portakal ödülünü kaldırmakta zorlanıyor. Ancak Handan Abla’sının yardımı ile kucaklayabiliyor. Plastik bebek yerine ödülünü göğsüne bastırıyor. Beş buçuk yaşında film çevirip altı buçuk yaşında Altın Portakal kazanan bir çocuk olsa olsa konuşkan, hiperaktif bir çocuk olur diye düşünüyor insan. Oysa Dilan sessiz, sakin, kendi halinde bir çocuk.

KARA TAHTA

(Farsça: Takhté Siah, Kürtçe: Textê Reş), İranlı yönetmen Samira Mahmelbaf'ın 2000 yapımı ikinci uzun metrajlı filmi. 1988'de İran-Irak Savaşı sırasında Saddam Hüseyin'in Halepçe'ye kimyasal bomba saldırısı düzenlemesinin ardından, sınıra kaçan yaşam mücadelesi veren bir grup Kürt mülteci üzerinde yoğunlaşıyor.  İran-Irak sınırındaki dağlık kesimlerinde, sırtlarında kara tahtalar taşıyan ve kendilerine öğrenci arayan bir grup seyyar öğretmenin yaşamını anlatmaktadır. Filmde çoğunlukla profesyonel olmayan oyuncular rol aldı.

2000 Cannes Film Festivali'nde Jüri Özel Ödülü'ne layık görüldü. Stephen Holden, New York Times gazetesindeki eleştirisinde filmde, hain dağların arasından pes etmeden yaya olarak kendilerini sürükleyen eğitimci yorgun yolcuların görüntüsünün, doğanın ve uluslararası siyasi gelgitlerin hırpaladığı insanlığın unutulmayan ve duygu dolu vizyonunu çağrıştırdığını dile getirdi.

Amerikalı ünlü film eleştirmeni Richard Brody, The New Yorker dergisindeki yazısında, "dil ve hikâye anlatımı, kendini açığa vurma ve kendini gizleme, hakikat ve yalanlar, otorite ve özgürlük sevgi, arkadaşlık ve güven her birinin eğitimle ilgili temel sorular olarak hikâyenin içine dokunduğunu" kaydetti.

 SARHOŞ ATLAR  ZAMANI

2001 yapımı Kürtçe orijinal adı: Dema Hespên Serxwaş  

"Sarhoş Atlar Zamanı" İranlı Bahman Ghobadi'den İran-Irak sınırında kaçakçıların çileli yaşamını anlatan film. Eyüp kız kardeşi Rojin’in bir katır uğruna küçük yaşta evlendirilmesine üzülüyor. İran- Irak sınırında yaşayan, Kürt bir aileye mensup insanlar, babalarını kaybettikten sonra bir uçuruma doğru sürüklenmektedirler. Aralarından bir tanesinin acilen hayati bir ameliyata olması gerekmektedir. Henüz on iki yaşında olan Eyüp ise erkek olmasından dolayı törelere göre ailenin yeni lideri olmak zorundadır ve bu sorumluluğu almak için henüz çok çocuk yaştadır. Abbas Kiarostami'nin eski asistanı olan Bahman Ghobadi'nin çok ses getiren ilk yapıtı olan “Sarhoş Atlar Zamanı” zor bir coğrafyanın zor öyküsünü anlatmaya koyuluyor sinema seyircisi için arşivlik bir yapıt. Sonrası mı filmden izleyiniz. İzlerken karpuz çekirdeği eşliginde kaçah çayınızı demlemeyi unutmayınız. Dilan sinemasında siyah zemine ışıklı kırmızı cam neonda yazdığı gibi “kabuklu yemiş yemek yasaktır” demiyorum. Ayşo’dan dayak yemeyi göze alıyorsanız. Halının üzerine atınız.