Dicle Üniversitesi, Silvan Kaymakamlığı, Silvan Belediyesi, Diyarbakır Valiliği ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi paydaşlığında düzenlenen sempozyum yarın başlıyor.

Dicle Üniversitesi 15 Temmuz Kültür ve Kongre Merkezi'nde Uluslararası Harezmşahlar Devleti ve Celaleddin Manguberdi Sempozyumunda Harezmşahlar Devleti’nin medeniyet tarihimizdeki yeri konusunda tüm disiplinlerde özgün araştırmalara yer verilecek.

Asıl adı Mengübirtî veya Manguberdi Celaleddin, devrin geleneğine uyularak ona verilen lakaptır. Hazar Denizinin kıyısında yer alan Harezmşahlar Devletinin son hükümdarı olan Celaleddin Harezmşah Hindastan'dan Azerbaycan'a kadar ulaşan ve önemli bir güç olan Harezmşahlar Devleti ile Moğollar ve Gürcülere karşı önemli zaferler kazanmıştır.

Bir süre önce, Sultan Celaleddin Manguberdi'nin mezarının Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde bulunduğu açıklanmıştı.

CESARETİ VE BAŞARISIYLA ÖN PLANA ÇIKTI

Diyarbakır’da firari zanlılar tutuklandı Diyarbakır’da firari zanlılar tutuklandı

Bütün seferlerinde babasının yanından ayrılmayan Celâleddin, cesareti, cengâverliği ve başarılarıyla tanınıyordu. 1216 senesinde babası Hârizmşah Muhammed’in orduları Moğol hükümdarı Cengiz’in oğlu Cuci komutasındaki ordu karşısında kaybetmek üzereyken, sağ kanat komutanı Celâleddin sayesinde kurtulabilmişti.

HORASAN'A KAÇTI

Şehzade Celâleddin, babasının hükümdarlığı esnasında bizzat kendisinin fethettiği Guriler ülkesinin baş şehri Gazne meliki idi. Müslüman dünyasının yetiştirdiği sultanların en büyüklerinden biri olan Celâleddin , babaannesi Terken Hatun’un kendisine karşı çıkması sebebiyle veliaht tayin edilmemişti. Ancak yaklaşan Moğol tehlikesi hesapları alt üst etti; baba Hârizmşah Muhammed, ülkeyi ancak Celâleddin’in kurtarabileceğini düşünerek kendisini ölümünden kısa bir süre önce veliaht tayin etti. Fakat bu yeni atamadan memnun olmayan bazı Türk komutanları onu ortadan kaldırmak için Harezm’de kardeşleri Uzlagşah ve Akşah ile gizli bir plan üzerinde anlaştılar. Durumdan haberdar olan Celâleddin, süratle Horasan istikametine kaçarak kurtuldu.

MOĞOLLARI YENDİ AMA GANİMET PAYLAŞIMI İŞİ BOZDU

Yolda kendisini takip etmeye çalışan kardeşleri, Moğol birliklerinin ani baskınıyla öldürüldü; o ise kendisini bekleyen tuzak ve saldırıları atlatarak salimen Gazne’ye ulaşabildi. Gazne halkı Moğol dehşeti karşısında önceden tanıdıkları Sultan etrafında toplanarak şiddetli saldırılar yaptılar. Pervan yakınlarında elli bin kişilik Moğol ordusunu ağır bir yenilgiye uğrattılar. Bu büyük zafer, Celaledin’e olan güveni artırırken o zamana kadar yenilgi yüzü görmeyen Moğolları şaşkına çevirmişti. Ne var ki bu zafer, ganimet paylaşımı esnasında komutanların birbirine düşmesiyle gölgelendi.

Celâleddin, ordusunun dağılmasına yol açan kavgaları önleyebilmekte başarısız olunca, yanında az sayıda askerden başka kimse kalmadı. Moğolların takibinden kurtulmak için Hindistan’a geçen Sultan, henüz ordusunu toparlayamamışken İndus nehri yakınlarında bizzat Cengiz komutasında 18 BİN seçme askerden oluşan ani bir Moğol saldırısına uğradı. Savaşın kaybedileceğinin işaretleri ortaya çıkınca, hanımı, annesi ve yakınlarından oluşan bir grup kadının, Cengiz askerlerinin eline düşmektense bizi öldürün diye feryat etmeleri üzerine, onların boğulmalarını emretti. Yürekleri dağlayan bu elim musibetin verdiği ızdırap ile saldırılarını sürdüren Sultan, düşman birlikleri üzerineson bir hücum yaparak atını hızla geri çevirdi ve düşmanların şaşkın bakışları arasında atıyla İndus nehri’nin coşkun sularına daldı (1221). Üzerine yöneltilen ok yağmurundan kurtularak kendisini karşıya atan sultan, Hindistan’da üç yıla yakın bir süre kaldı. Bu coğrafyadaki ikameti esnasında bir yandan Hint racaları, diğer yandan bölgenin Müslüman emîrleriyle mücadelelerini aralıksız sürdürdü. Çok düzenli bir istihbarat teşkilatına sahip olan Moğollar, amansız düşmanları Celâleddin’in haberlerini adım adım izleyip, arkasından birlikler sevk ettiler.

DİYARBAKIR'DA BASKIN YEDİ

Bunun farkında olan Celâleddin, mukabil keşif ve istihbarat çalışmalarıyla karşı tedbirler almaya devam etti; ancak emîrlerinden birinin korku ve ihmali, sonun başlangıcı oldu. Diyarbakır yakınlarında her şeyden habersiz uyumakta olan sultan, Moğol askerlerinin baskınına uğrayınca, önce Diyarbakır kalesine sonra uçlardaki derbentlere sığınmak istediyse de talebi kabul görmedi. İstikametini Meyyafarikîne yönelten sultan, Kendisini takip eden düşman askerlerinden kurtulurken, bir dağ yamacında gelip geçenleri soyan eşkıya grubu tarafından yakalandı. 

Editör: Özgür Ayaydın