Artvin’in Hopa ilçesinde 11 Kasım Cumartesi günü acil bölümünde görev yapan doktor Belçe Özçep, hasta yakını tarafından küfürlere maruz kaldı. Olayın ardından güvenliğin araya girmesiyle fiziki şiddet son anda engellendi. Güvenlik görevlilerinin araya girerek uzaklaştırdığı hasta yakını hakkında soruşturma açıldı.

Yaşanan şiddet olayına karşı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), çağrısıyla bugün bir araya gelen sağlık emekçileri ve yurttaşlar Hopa Devlet Hastanesi önünde basın açıklaması yaptı.

Açıklamayı SES Hopa Eş Başkanı Burcu Çapar okudu.

‘Artık yeter’

Uzmanından kritik uyarı: Ritim bozukluğu ölüm nedeni olabiliyor Uzmanından kritik uyarı: Ritim bozukluğu ölüm nedeni olabiliyor

İktidarın sağlık emekçilerine dönük politikasına eleştiriler yönelten Çapar şunları ifade etti:

“Sağlıkta yaşanan şiddet uzun zamandır süregelen sağlıkta dönüşüm programının ve yanlış politikaların sonucudur. Sağlıkta yaşanan sorunların kaynağı sağlık emekçileri değil iktidarın kendisidir. Popülist ve neoliberal siyaset anlayışları uğruna sağlık emekçileri feda edilmiş, hakları gasp edilmiş ve her geçen gün katmerleşerek emekleri sömürülmüştür. Her gün saldırıya uğrayacağız endişesiyle görev yapmak istemiyoruz. 11 Kasım günü akşam saatlerinde Hopa Devlet Hastanesi Acil Serviste görev yapan kadın hekim arkadaşımıza yönelik yapılan şiddeti kınıyoruz. Biz sağlık emekçilerine yönelik fiziksel, sözel ve ruhsal şiddetin bir türlü sonu gelmiyor. Sağlıklı bir toplum için şiddetin her türlüsüne karşı mücadele etmeye devam edeceğiz! Yetkililere sesleniyoruz ve artık yeter diyoruz. Sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik caydırıcı yasal düzenlemeler acilen hazırlanmalıdır.”

‘Hizmet üreten emekçiden yana bir sistem inşa edilmeli’

Sağlık emekçilerine dönük şiddetin ortadan kaldırılmasına ilişkin yapılması gerekenlere vurgu yapılan açıklamada Çapar sözlerini şöyle sürdürdü: “Toplumun sağlığını korumak ve geliştirmek ancak toplumsal yaşamı demokratikleştirerek, birey ve toplumu özgürleştirerek ve eşitsizliklerle mücadele ederek; her bir bireyin yeterli beslenebildiği, uygun koşullarda barınabildiği, temiz suya ulaşımının mümkün olduğu, havanın kirletilmediği koşulları sağlayarak, temiz çevre ve güvenli gıdaya ulaşımın sağlandığı yani en temel insani ihtiyaçların karşılanması ile mümkündür. Sağlık hizmetleri, ancak tüm bu sıralananlarla birlikte toplum sağlığının geliştirilmesine katkı sağlayabilir. Türkiye gibi toplumsal eşitsizliklerin derin olduğu ülkelerde, sağlık hizmetleri eşitsizlikleri en aza indirgenmesi hedefiyle de yapılandırılmak zorundadır. Sağlık emekçilerine yönelik şiddeti engellemenin birinci yolu toplumdan ve hizmet üreten emekçiden yana bir sistem inşa edilmesi ile mümkündür. Elbette bu gerçekleşinceye kadar şiddeti engellemek için caydırıcı yasal düzenlemeler alınmak zorundadır ve bunun da mücadelesini vermeye devam edeceğiz.”

‘Kısmen cezalar arttırıldı’

Sağlıkta şiddetle mücadeleye ilişkin açıklamanın devamında, “Uzunca bir süredir sağlık emekçilerine yönelik şiddet ile mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Bu konularla ilgili defalarca iş bırakma eylemleri, açıklamalar yaptık. İstediğimiz düzeyde olmasa da bazı yasal değişiklikler yapıldı. Kısmen cezalar arttırıldı. Şiddetin önlenmesine katkı sağlaması için verdiğimiz yasal önergeler halen bekliyor. Bizler, güvenli işyerleri ve şiddetsiz bir çalışma ortamı istiyoruz. Canımıza kast edenlerin mahkemelerce serbest bırakılmamasını talep ediyoruz” denildi.

‘Biz tükenirken bizi sessizce ve sorumsuzca izleyen sisteme karşı öfkemiz de artıyor’

Sağlık emekçilerinin çalışma koşulları ve özlük haklarının iyileştirilmesi gerektiğinin altını çizen Çapar, “Savaşta, pandemide, doğal afetlerde ve her olağanüstü durumda görev başındayız. Aldığımız risk ve karşılaştığımız tehlike hiçbir kamu çalışanı ile karşılaştırılamaz. Buna rağmen yıllardır ekonomik, özlük ve sosyal haklarımız teslim edilmiyor, her türlü düzenlemeden hariç tutuluyoruz. Açlık ve yoksulluk sınırı arasında çalışmaya mahkûm edilerek uygulanan ekonomik şiddet ile de uğraşıyoruz. Bedenen, zihnen ve maddi olarak tükendik. Biz tükenirken bizi sessizce ve sorumsuzca izleyen sisteme karşı öfkemiz de artıyor.

Sağlık emekçilerinin sorunları, acil eylem planlarının hazırlanmasını gerektirecek bir boyuta evrilmiştir artık. Sağlık sistemi iflasa doğru gitmektedir. Bu durumun sorumlusu biz değiliz. Buna rağmen sisteme olan tepki sağlık emekçilerine yansımaktadır.

Biz sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak aslında çok şey değil, sadece insan onur ve haysiyetine yaraşır, güvenli bir çalışma yaşamı talep ediyoruz. Çalışırken ölmek istemiyoruz. Nitelikli bir sağlık hizmeti üretebilmek için mali, özlük ve sosyal haklarımızın çalışma riskimize göre dengelenmesini istiyoruz.

Bu nedenlerle sendikalı, sendikasız, üyemiz olsun ya da olmasın tüm sağlık emekçilerini sağlık hizmeti üretirken olduğu gibi birlikteliğe davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamanın ardından eylem sona erdi. (Kaynak: Sendika.org)

Editör: Nazmi Kahraman