Diyarbakır'da konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, süreçte atılması gereken ilk adımı açıkladı ve Bahçeli'nin eleştirisini yanıtladı.
Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (DİSA)'nın, "Çözüm süreci, aktörler ve dinamikler" adlı programının konuğu DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan oldu. Toplantının açılış konuşmasını yapan Doç.Dr.Vahap Coşkun, süreçte bugüne kadar gelinen aşamaları anlatarak, sürecin tarihi bir süreç olduğunu söyledi.
"ÖCALAN, SÜRECİN GÖZLEMCİSİ OLARAK 85 MİLYONU GÖSTERDİ"
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Baakırhan, sürecİ önemsediklerini, Diyarbakır'ın barış iradesinin artık Ankara çözümüyle buluşması gerektiğini söyledi. Öcalan'ın sürece, "Türkiye Çözümü" adını verdiğini söyleyen Bakırhan, "Bu çok önemliydi. Türkiye çözümü derken, biz İmralı'daki görüşmeden geldiğimizde birçok sorular bizlere sorulmuştu. İşte gözlenici ülke var mı? Üçüncü göz var mı? Bu sürecin hakemi kimdir? Yarın, öbür gün bu süreç aksarsa, kim gerçekleri kamuoyuyla paylaşacak? Sayın Öcalan'ın dediği şeyi tekrar ediyorum. En büyük gözlenici Türkiye halklarıdır. En büyük üçüncü göz, Türkiye'de yaşayan 85 milyonudur. Türkiye çözümü isteyen bir parti, Türkiye çözümü isteyen bir aktör aklı olarak, üçüncü göz olarak da Türkiye halklarını en başa koyması kıymetli ve değerlidir. Dolayısıyla şunu belirtmek istiyorum. Türkiye, artık Kürtlerden, Kürtlerin çeşitli ülkelerdeki talep ve istemlerinden bence artık korkmamalıdır. Nasıl biz Türkiye çözümünü istiyorsak, emin olun Kamışlo'da, Şam'la bir çözüm istiyordur" dedi.
BAHÇELİ VE FİDAN'A SURİYE KONFERANSI ÜZERİNDEN YANIT
Bakırhan, konuşmasında isim vermeden Suriye'de yapılan konferansa MHP Lideri Devlet Bahçeli ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın yaptığı eleştirilere de yanıt verdi. Bakırhan, "Biz DEM Parti olarak, biz DEM Partili Kürt ve Türkiyeli emekçiler olarak, hiç biryerde hiç bir zaman Türkiye'nin ilafına olan, Türk ve Kürt halkların aleyhine olan bir zeminde bulunmayız. Biz Türkiye'nin ilafına olmayan, Kürtlerin lehine olan Türkiye'li halkların ve seksen beş milyon insanın lehine olan demokratik geleceğinin mücadelesini yürütüyoruz. Çünkü, bizim kadim bir ortaklığımız var. Tarihin en zorlu süreçlerinde yapılan ittifaklarla, iş birlikleriyle birlikte kazanan haklar olmuş. Türkiye artık dönemsel korkulardan, kaygılardan öteye geçmek durumundadır. Bu korkuları ve kaygıları bir yere bırakmadan demokratik bir Türk-Kürt ilişkisini güncellemek, inşa etmek zordur. Umarım bu kaygılar, bu korkular artık bir sorun olmaktan çıkar" dedi.
"DİĞER SÜREÇLERE BENZEMİYOR, EN BAŞTA SİLAH TARTIŞILIYOR"
Tuncer Bakırhan, şu anda yürütülen sürecin dünyadaki hiç bir çatışma çüzüm süreçlerine benzemediğini belirterek, "Sayın Öcalan'ın cesaretiyle, ferasetiyle almış olduğu sorumlulukla en başta silah tartışılıyor. Dünyanın hiçbir yerinde bunca yıldır yaşanan çatışmalarda en önce silah meselesi konuşulmadı. Hiçbir parti lideri, önce benim partim silahları feshetsin, kendini yeniden yapılandırsın demedi. Buna büyük bir kıymet, büyük bir anlam biçmek lazım. Bu meselenin en başa alınması bile sayın Öcalan'ın, Kürtlerin, DEM Parti'nin ve benzer aktörlerin bu süreçte ne kadar samimi olduğunu ortaya koyuyor. Lütfen bizim samimiyetimizi sorgulayan herkes, dünya deneyimlerinin hiçbirisinde olmayan ama büyük bir cesaretle en öne alınan bu meselede Kürtlerin nerede durduğunun ne kadar samimi olduklarını bence bir kez daha anlasınlar görsünler" dedi.
"SAVAŞ JETLERİNİN SESİ YERİNE UMARIM BARIŞ ŞARKILARI DUYARIZ"
DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, bu sürecin uzaması durumunda boşluklar olacağını ve bu boşlukların kim tarafından doldurulacağının bilindiğini de söyledi. Bu kadar şeffaf yürütülen bu sericin uzamaması gerektiğini belirten Tuncer Bakırhan, "Ben buraya indim. İşte yukarıdan 5-6 tane savaş jetidir herhalde.Onların sesini bile duymak insanı ne kadar rahatsız ediyor. Umarım önümüzdeki günlerde artık o jet sesleri yerine başta barış sesleri, barış türküleri Amed'te duyarız. Cesur ve kararlı adımların atılması lazım. Tek taraflı artık beklentilerden, söylemlerden, tek taraflı işte emir kipleriyle konuşmalardan vazgeçmek gerekiyor, bunlaarı bir kenara bırakmak gerekiyor" diye konştu.
"BİZ NASIL ANKARA ÇÖZÜMÜ DİYORSAK, SURİYE'DEKİ KÜRTLER DE ŞAM DİYECEK"
Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtayan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Suriye'deki konferans ve sonuç bildirgesi ile ilgili soru üzerine, "Biz Ankara, Türkiye çözümü diyoruz. Suriye'de Kürtler tabii ki Şam çözümü diyecek. Tabii ki Şam'a mesajlarını verecek. O konferansta iyi olan en iyi şey Kürtlerin orada ulusal demokratik bir irade ortaya koymalarıdır. 70'e yakın kurum ve siyasi partinin olduğu bir toplantıdan çıkan sonuç metnini burada konuşuyoruz. Yani sadece SDG'nin metni değil. Ya da sadece SDG içerisinde Kürtlerin metni değil. Kuzeydoğu Suriye'de Rojava'da yaşayan 70 kurumun ortak metnidir. Dolayısıyla biraz öncede söyledim Irak'ta da, İran'da da, nerede olursa olsun Türkiye'nin ilafına olacak. Türkiye'de yaşayan atların ilafına olacak bir şey olacağını düşünmüyorum. Kürtlerin taleplerine saygı göstermek lazım. Bunlar taleptir. Sonuçta müzakere yapılacak yer Şam'dır. Müzakere yapacak aktörlerden birisi Şam Devleti'dir. Burada nasıl bir sonuç ortaya çıkacağını Suriye halkları karar verir. Şimdi buna ben ya da sayın Cevdet Yılmaz karar veremez yani" diye konuştu.
İLK ADIM NEDİR, KÜRTLER ÖCALAN'A MI GÜVENİYOR?
Eş Genel Başkan Bakırhan, silah bırakma ve fesih kongresinin neden geciktiği ve atılacak ilk adımın ne olması gerektiği ile ilgili soru üzerine ise şunları söyledi:
"Evet, ilk adım ne olmalı? Tabii ki bu süreci yürüten sayın Öcalan'ın çalışma, düşüncelerini toplumla, toplumun Öcalan ile buluşmasını gerektirecek adımlar atılmalıdır. O çok önemlidir. Yani hani adımları tek tek sıralamaya gerek yok. Kongreye gelecek olursak, zaten örgüt açıklama yaptı ve Öcalan'ın çağrısına uyacaklarını söyledi. Tabi ki Kürtler partilerine, sayın Öcalan'a güvenecek. Çünkü, henüz ortada somut adım yok. İnsanların güveneceği adımlar atılmış değil. Dolayısıyla bütün kaygılarına rağmen, süreci başlatana inanmak, güvenmek bence doğal bir şey, doğru bir şey, iyi bir şey. Çünkü zaten bizi aslında bugüne kadar bütün fırtınalar karşısına da buraya getiren birbirimize olan güvenimizdir. Sevindirici olan Kürt tarafının yekpare, doğru yerde, iyi yerde ve bu sürece inanan, bu sürecin sorumluluklarını yapmaya çalışan büyük bir çaba ve gayret içerisinde olmasıdır."
Editör: FERİT ASLAN