Diyarbakır'ın tarihi surlarına Urfa Kapı'dan girişte hemen karşıda bulunan ve asırlardır ayakta kalan Sarı Saltık caminin hikâyesi, sadece taşlarında değil, aynı zamanda içinde barındırdığı tasavvufi mirasta da gizli.
Bin 500'lü yıllarda Tebriz’den Diyarbakır’a gelen Gülşenî Tarikatı'nın kurucusu İbrahim Gülşenî, bugünkü Kara Cami’nin bulunduğu alanda kendisine hazırlanan bir mekânda ikamet etti. Bin 515 yılında Arabistan’a gitmek üzere şehirden ayrıldığında ise yerine Hacı Sadık Gülşenî’yi, nam-ı diğer Sarı Saltık’ı bıraktı. Sarı Saltık'ın da 1556 yılında yılında burada vefat ettiği belirtiliyor.
Tarihi kaynaklarda yer alan bilgilere göre, Akkoyunlu izleri taşıyan caminin Osmanlı fethinden çok önce inşa edilen büyük bir mescit olduğu ifade ediliyor.
Yapının banisinin Akkoyunlu hükümdarlarından Kara Osman olduğu ve bu nedenle “Kara Cami” ismini aldığı bildiriliyor.
MİNAREYİ YILDIRIM YIKTI
Kara Cami minaresinin 1900'lü yıllarda yıldırım düşmesi sonucu yıkıldığı bildiriliyor.
Ali Emiri Efendi’ye göre, ''yağmurlu bir günde ezan sonrası yıldırım minareyi yararak yıktı. O gün orada bulunan on yaşındaki Hacı Hafız Efendi ise bu olayı hayatı boyunca unutamadı.''
PAHA BİÇİLMEZ ÇİNİLER
Kara Cami’nin mihrabında göz alıcı çiniler ve taşlar bulunduğu belirtiliyor.
Üzerlerinde beyitlerin yazılı olduğu bu çinilerin, zamanında yabancı koleksiyonerlerin ilgisini çektiği, yüksek fiyat teklif edilmesine rağmen satılmadığı da anlatılıyor.
Uzun süre ''Kara Cami'' olarak adlandırılan cami daha sonra ''Sarı Saltık'' adını aldı. Günümüzde de ''Sarı Saltık'' olarak adlandırılıyor.