Diyarbakır, yüzyıllar boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapan, tarihi dokusuyla dikkat çeken önemli bir şehir olmuştur. Osmanlı döneminde bu kadim kentin toplumsal yapısını belirleyen önemli aktörlerden biri de ''eşraf'' olarak bilinen seçkin ailelerdi.
Osmanlı arşivlerine göre, Diyarbakır'da 92 aile bu statüye sahipti ve sadece zenginlikleriyle değil, dini ve kültürel etkileriyle de şehirde iz bıraktığı bildirildi.
AMİD'DEN DİYARBEKİR'E
19. yüzyıla kadar Osmanlı salnamelerinde ''Amid'' olarak geçen şehrin, bu tarihten sonra ''Diyarbekir'' ismini almaya başladığı belirtilerek, şu ifadelere yer veriliyor:
''Değişen isimle birlikte şehir yapısında da dönüşümler yaşandı. Bu dönüşümde en etkili gruplardan biri ise eşraf aileleriydi. Şehrin dini yapılarından eğitim kurumlarına kadar birçok alanda aktif rol oynayan bu aileler, Amid’in kimliğini oluşturan sosyal tabakanın temelini attı.''
EŞRAF KAVRAMININ ANLAMI VE ŞARTLARI
Türk Dil Kurumu’na göre "eşraf", bir yerin saygın, tanınmış ve zengin kişilerini tanımlamak için kullanılıyor.
Diyarbakır’da bu tanıma uyan ailelerin öne çıkmasını sağlayan dört temel özellik vardı: ''Ekonomik güç, resmi görevlerde bulunma, dini ve ilmi etkinliklerde yer alma, köklü bir geçmişe sahip olma.''
Bu ailelerin çoğu soyadlarında “zâde” veya “oğlu” gibi unvanlar taşır ve halk arasında yüksek saygı görürdü.
DİYARBAKIR’DA EŞRAF AİLELERİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
Diyarbakır’da eşraf sınıfına girmenin birtakım toplumsal kriterleri bulunuyordu. Bunlar arasında öne çıkan başlıklar şöyleydi:
Ekonomik Güç: Bu aileler geniş arazilere ve ticari imkanlara sahipti.
Devlet Görevleri: Kadı, vali ya da mülki amirlik gibi görevler eşraf olmanın önemli göstergelerindendi.
Dini Etki: Tarikat liderleri, müftüler ve alimler eşraf ailelerinden çıkıyordu.
Tarihsel Derinlik: Bu ailelerin geçmişi çoğunlukla birkaç nesil öncesine kadar takip edilebiliyordu.
LİSTEDEKİ UNUTULMAZ 92 AİLE
Osmanlı kayıtlarında yer alan 92 eşraf ailesi, Diyarbakır’ın tarihine yön vermişti. Bu aileler arasında öne çıkan bazı soyadları şunlardı:
''Ağazâde, Alaybeyzâde, Alemdarzâde, Alizâde, Azizzâde,
Bahaeddinzâde, Behzadzâde, Bezîkîoğlu, Bindanlızâde, Buzcuzâde,
Dağkapuluzâde, Dedezâde, Dellabaşızâde, Direkçizâde, Dizdarzâde, Duhanizâde, Dumanzâde,
Emirizâde, Erdebilzâde, Eskicizâde, Fethizâde, Fettahzâde, Ganizâde, Güranlızâde,
Hafızzâde, Halifezâde, Hamamcızâde, Hammalzâde, Hasankeyflizâde, Haşimzâde, Haydarzâde, Hindizâde, Hocazâde, Hüveydanizâde,
İskender Paşazâde (İskenderzâde), Kadızâde, Karahocazâde, Karabekirzâde, Karamanlızâde, Kefevizâde, Kefevizâde, Kethüdazâde, Kettanizâde, Kıblelizâde, Kılıçzâde, Kikizâde, Köprüyapanzâde, Kulkulacızâde, Küçükahmedzâde, Kürdoğlu,
Melikzâde, Millizâde, Mollazâde, Muhtarzâde, Müftizâde, Müsafirzâde, Narîzâde, Paşazâde, Pençecizâde, Piranizâde, Pirinçzâde,
Recaizâde, Reiszâde, Saçılızâde, Saidzâde, Sandıkçızâde, Sarrafzâde, Saruluzâde, Semanzâde, Seyfizâde,Sinanzâde, Siyavuşzâde,Subaşızâde, Süleymanzâde, Şamlızâde, Şefikzâde, Şekerciyan, Şeyhanlızâde, Şeyhzâde, Tütüncüzâde, Velizâde, Yasinzâde, Yazıcızâde, Zazazâde, Zülfüzâde.''