Meral Özdemir

Diyarbakır'daki Dayanışmanın Kadın Hali Derneği, (DAKAHDER) toplumsal cinsiyet eşitliğinde farkındalığı yükseltmek amacıyla kurum ve kuruluşlara atölyeler düzenleyerek, eğitimler veriyor.

 Kısaca kadınların ve erkeklerin toplumsal yaşamın her alanına eşit katılımları olarak tanımlanan  toplumsal cinsiyet eşitliği, başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere birçok çokuluslu kuruluş ile devletin çeşitli politikalarıyla desteklemesine rağmen hala hem dünyada hem de Türkiye'de büyük bir mücadele alanı olarak yerini koruyor.

Kadın örgütleri, bazı sendikalar ve cinsiyet eşitliği alanında çalışma yürüten sivil toplum kuruluşları, toplumal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık yaratmak için  yoğun bir çaba içinde.

Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da  toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili savunuculuk yapan, bu konuda politika üreten Diyarbakır'daki Dayanışmanın Kadın Hali Derneği, (DAKAHDER) toplumun değişim ve dönüşümünde en önemli adımlardan biri olan toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili  kurum ve sivil toplum kuruluşlarına atölyeler düzenleyerek, eğitimler veriyor.

Mevcut kazanımların kaybedilme tehlikesi

DAKAHDER Başkanı ve Diyarbakır Barosu avukatlarından Aslı Pasinli, CEGAMedya'ya yaptığı açıklamada, DAKAHDER'in kentte ve bölgede sivil toplum kuruluşlarına kapasite geliştirme ile güçlendirme eğitimleri verdiğini söyledi.

Son yıllarda Türkiye kadın hareketinde yasal kazanımlara ilişkin mevcut hakların ve kazanımların kaybedilme tehlikesi ile karşı karşıya kalındığı bir dönem yaşandığına dikkat çeken Pasinli, şu değerlendirmeyi yaptı:
"İstanbul sözleşmesinin feshi,  devamında nafaka hakkı ve 6284 sayılı kanun ile  kadınların diğer medeni haklarına ilişkin bu saldırıların gün geçtikçe pekiştiği bir süreçten geçiyoruz. Dolayısıyla geçtiğimiz süreci de gözetecek olursak, toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin yaptığımız  eğitimlerin kurumlarda çalışan, sivil toplum kurumlarında yer alan  aktivistler açısından oldukça farkındalık artırıcı olduğunu  düşünüyoruz.
Aynı zamanda  şiddetle mücadele yolları  dediğimiz başka bir eğitim başlığımız da var. Burada sunumlarla, kişilerin herhangi bir şiddet karşısında  ne yapabileceklerini, nereye başvurabilecekleri gibi yol ve yöntemler  anlatarak fakındalık yaratmaya çalışıyoruz."

 "Toplumsal değişim, dönüşüm hepimiz için"  

Başkan Pasinli, her ne kadar toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için gayret gösterilse de   bazen çok temel kavramların yeterince bilinmediğini belirterek, "Bu kavramları bilmediğimizi veya bazen bazı şeyleri sorgularken gözardı ettiğimizi fark ediyoruz. Ama toplumun bir bireyi olarak yaşanan her suçtan  sorumluluğumuzu hatırlatarak  böyle bir değişimin ve dönüşümün hepimiz için söz konusu olması gerektiğini ve ana hedeflerimizden birisi olarak gündemde kalması lazım diye düşünüyorum" dedi.
 
-Geriye doğru düşüş var- 

Toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili son yıllarda  ciddi bir yol alındığı dönemler olduğunu anımsatan Pasinli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Özellikle kazanımların arttığı 2011'de İstanbul Sözleşmesi'nin imzalanması ve devamında 2012'de 6284'ün hayata geçirilmesiyle şiddetle mücadele konusunda ciddi bir kararlılığın olduğu yıllardan geçtik. Sivil toplumun çok güçlü olduğu  yıllardan geçtik. Fakat son yıllarda Diyarbakır'da bir çok kadın kurumunun kapatılması, aynı hususun Türkiye genelinde bir çok kapatma davalarına giden etkisizleştirme politikalarının yürütülmesi, mevcut kadın kazanımlarına ilişkin sürekli bir hedef gösterme, sürekli bir saldırı hali olma durumunu gözetirsek birlikte geriye gitme sürecine girdiğimiz çok açık.

 Özellikle İstanbul sözleşmesinin Cumhurbaşkanı kararnamesiyle bir gecede fesih girişiminden itibaren, eşitlik meselesi üzerinden  Türkiye aslında bir uçurumdan yuvarlanmaya başladı diyebiliriz. Çünkü uluslararası verilmiş bir taahüt var. Bunun ortadan kaldırılmasına yönelik irade, aslında totelde bizim mevcut kazanımlarımızın geriye gitmeye başladığının da en büyük alarmıydı." 

Pasinli, eğitimleri kapsamında en son Diyarbakır Kültür Tabiat ve Varlıklarını Koruma Derneği'ne de toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin temel kavramlar, şiddet ve ayrımcılık kavramları ile ifşa ve Me Too hareketi başlığında oturum ve atölyeler gerçekleştirdiklerini anlattı.

Toplumsal cinsiyetin anaakımlaşması

Cinsiyet eşitliği konusunda çalışmalar yapan BM Kadın Birimi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin gerçekleştirilmesinde dünya genelinde kabul gören yaklaşımı, "toplumsal cinsiyetin anaakımlaşması" olarak tanımlıyor. Bu süreç ise özellikle son 25 yılda hızlandı ve yüzlerce adımın atılmasına neden oldu.

 6284 sayılı kanun nedir?

6284 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 8 Mart 2012'de kabul edildi, 20 Mart 2012'de de Resmi Gazete'de yayımlandı. Kanun, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenliyor.

İstanbul sözleşmesi

11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açıldığı için 'İstanbul Sözleşmesi' ismiyle anılan, 'Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin' Avrupa Konseyi Sözleşmesi'ni imzalayan ve onaylayan ilk ülke Türkiye olmuştu. Ancak 20 Mart 2021'de Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla sözleşmeden çekilmişti.
 

Editör: MERAL ÖZDEMİR