Diyarbakır'da dün yaşanan olay, basın özgürlüğüne ve halkın haber alma hakkına yönelik skandal bir müdahale olarak tarihe geçti.

Dicle Üniversitesi'nden Sur ilçesindeki bir etkinliğe gitmek üzere yola çıkan, Basın Trafik kartı ve basın kartı sahibi bir gazeteci, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı bir zabıta memurunun keyfi engeliyle karşılaştı.

Gazetecinin katılmak zorunda olduğu önemli bir programı olduğunu belirtmesine rağmen, zabıta memuru sert bir üslupla, hiçbir gerekçe göstermeden "Basın aracı buradan geçemez!" diyerek geçişine izin vermedi. Görevini ve programını defalarca anlatmasına rağmen zabıtanın olumsuz tavrı değişmedi. Gazeteci, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nde bir yetkiliyi arayarak yardım istedi. Ancak yetkilinin verdiği şok edici cevap, zabıtanın hukuk tanımaz tutumunu adeta meşrulaştırdı: "Basın mensubunun geçiş üstünlüğü yok!" Haber alma hakkının açıkça engellendiği defalarca vurgulanmasına rağmen geçişe izin verilmedi.

Zabıta personelinin gazeteciye yönelik tehditkar tavrı ise bardağı taşıran son damla oldu: "Geçerseniz size ceza keserim!" Bu pervasız tehdit, zabıtanın yetki sınırlarını aşarak görevi başındaki bir basın mensubunu cezalandırmaya kalkıştığını açıkça gösterdi.

Diyarbakır Büyükşehir’den İşaret Dili Kursu
Diyarbakır Büyükşehir’den İşaret Dili Kursu
İçeriği Görüntüle

Zabıtanın önceliği basını engellemek mi?

Zabıta ne zamandan beri görevi başında haber takibi yapan basın mensuplarına ve araçlarına ceza kesme yetkisine sahip? Zabıtanın temel görevi, belediye sınırları içinde düzeni, huzuru ve sağlığı korumak, belediye emir ve yasaklarını uygulamak ve denetlemektir. Basın mensuplarının görevlerini engellemek veya onları cezalandırmak ise zabıtanın görev tanımında kesinlikle yer almamaktadır.

Esnaf ve turizim rehberlerinden Zabıtaya mesaj var

Sur ilçesindeki çileden çıkmış esnaflar da zabıtaların asli görevlerini yerine getirmediğinden yakındı. Dilencilerin ve seyyar satıcıların vatandaşları canından bezdirdiğini dile getiren esnaflar, zabıtanın basını engellemek yerine Diyarbakır'ın kangren olmuş sorunlarına odaklanması gerektiğini haykırdı: "Unesco kültürel mirasına sahip Diyarbakır adeta bir keşmekeşlik içinde! Sur içinde seyyar satıcılar kentin dört bir yanını işgal ediyor. Kahvehane ve kafeteryaların önündeki sandalyeler yayaların geçişini engelliyor. Parklar kafeler tarafından işgal ediliyor. Halk sağlığını hiçe sayan tarihi geçmiş gıdalar satılıyor. Basını engelleyeceklerine denetimlerini yapsınlar! Türbeler, camiler, özellikle Sur bölgesinde dilencilerden adım atılamıyor. Hz. Süleyman ve Sur ilçesindeki türbe çevresindeki dilencileri toplasınlar! Vergisini veren esnafın hakkını koruyup seyyar satıcıları engellesinler! Kaldırımı işgal eden esnafı ve kahvehaneleri denetlesinler! Aileler kaldırımda yürüyemiyor. Yerli ve yabancı turistler rahatsız ediliyor, dilenciler adeta zorla para alıyor. Esnafın kaldırım işgalini engellesinler, biz kaldırımda yürüyemiyoruz! Onlara ceza kessinler, basına değil!"

Zabıta memurunun alaycı tavrına sert bir dille tepki gösteren basın mensubu, yaşadığı şaşkınlığı şu sözlerle dile getirdi: "Siz istediğiniz yerden fotoğraf çekiyorsunuz, şimdi izin versem kim bilir ne çekersiniz demiş. Doğru, unuttuklarımız, denk gelmediklerimiz var. Burası Diyarbakır, görevinin başına gelmiş idareci ve senin zabıtan, seni görevini hatırlatmak bizim işimiz! Sen engellesen de biz Diyarbakır'da çalışan basın emekçileri olarak her zaman takipçisi olacağız. Bu kent bir idarecinin koltuğuna oturup kafasına buyruk karar veremez. Benim görevim eksiklikleri kamuoyuna duyurmak. Eğer fotoğraf çekmemizden çekiniyorsan, o zaman hep beraber bu kentin olumsuzluklarını paylaşalım!"

Büyükşehir Belediyesi'ndeki yetkilinin "Basın mensubunun geçiş üstünlüğü yoktur" şeklindeki talihsiz açıklaması ise durumu daha da vahim bir boyuta taşıdı. Umarım basının görevini ihlal eden zabıta ve idareci işinin bilincine varır. Basına ceza kesmek yerine kendi işlerinin bilincinde olur.

Kaynak: Haber Merkezi