Diyarbakır'ın kadim sokaklarında yankılanan bir ağıt... Aşık Melül, nam-ı diğer Levon, Ermeni bir halk ozanı. 1895'teki kanlı Ermeni isyanını dizeleriyle eleştirmesi, onun için bir dönüm noktası oldu. Kaleminden dökülen her mısra, onu kendi halkının hedefi haline getirdi.

Diyarbakırlı tarih araştırmacısı Şevket Beysanoğlu'nun ''Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları'' ansiklopedisinde yer alan bilgilere göre, Aşık Melül'ün trajik sonu şöyle gelişti:

BİR DESTAN BİR İHANET

''Aşık Melül, 20 Ekim 1895'te Diyarbakır'da patlak veren ve üç gün süren Ermeni isyanını eleştiren bir destan kaleme aldı. Bu destanda, isyanın elebaşlarını ağır bir dille suçladı. Ancak bu cesur çıkış, ona pahalıya mal oldu. Aynı yılın sonlarına doğru, kendi halkından birinin eliyle hayata veda etti.

Aşık Melül'ün ölümüne neden olan destan, ne yazık ki günümüze ulaşamadı. Cönklerde (halk ozanlarının şiirlerini topladığı defterler) ise sadece iki mayası (uzun hava türkü) bulunuyor.''

Ansiklopedi'de yer alan bilgilere göre, Aşık Melül'ün bilinen bir türküsünde ise şu dizeler yer alıyor:

''Yüzüm gülmez gam eksilmez aradan

Ayrılalı kaşı gözü karadan

Ver muradım yeri göğü yaradan

Melül aşık çaresi var yanınca''

Diyarbakır'da, süreç ve aktörler masaya yatırılıyor Diyarbakır'da, süreç ve aktörler masaya yatırılıyor

Aşık Melül'ün hazin hikayesi, Diyarbakır'ın çok kültürlü geçmişine ışık tutuyor. Onun dizeleri, bir yandan bir halkın acılarını yansıtırken, diğer yandan da bir ozanın cesaretini ve trajik sonunu gözler önüne seriyor.

Editör: NAZMİ KAHRAMAN