''Bilinç nedir?'' sorusu, bilim dünyasında hâlâ cevapsız. Üstelik, en güçlü iki teori bile bu gizemi çözmeye yetmedi. Yeni bir araştırma, bu kafa karışıklığını gözler önüne seriyor.

Bilim dünyası yıllardır “bilinç” denen o gizemli şeyi anlamaya çalışıyor. Peki ama neden bir şeyler hissediyoruz, görüyoruz ya da düşünüyoruz? Beynimizin bu karmaşık fonksiyonları neye göre şekilleniyor? 

Nature dergisinde yayımlanan son çalışma, bu sorulara hâlâ net bir yanıt verilemediğini ortaya koydu.

İKİ DEV TEORİ, İKİ FARKLI CEVAP

Araştırma, iki güçlü teoriyi karşı karşıya getirdi: Küresel Nöronal Çalışma Alanı Teorisi (GNWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Her iki teori de bilincin beyindeki nöronların etkileşimiyle oluştuğunu öne sürüyor. Ancak, nerede ve nasıl oluştuğu konusunda fikir ayrılıkları büyük.

IIT, bilincin beynin arka bölgesindeki sürekli senkronize sinyallerle ilişkili olduğunu savunurken; GNWT, bilinçli deneyimin prefrontal korteksteki ani sinirsel “ateşlemelerle” başladığını öne sürüyor.

SONUÇLAR NE DİYOR ?

CERN'de kurşun altına dönüştürüldü
CERN'de kurşun altına dönüştürüldü
İçeriği Görüntüle

Dünyanın dört bir yanındaki bağımsız laboratuvarlar aynı deneyleri tekrarlayarak bu tahminleri test etti. Sonuç mu? Hayal kırıklığı.

Hiçbir teori net şekilde doğrulanamadı. IIT’nin öngördüğü senkronizasyon bulunamadı, GNWT’nin tahmin ettiği prefrontal ateşleme de eksikti. Kısacası, bilinç hâlâ karanlıkta.

Her ne kadar teoriler başarısız olsa da, bilimsel yöntem kazandı. 

Araştırmacılar, ilk kez “tarafsız” bir şekilde rakip fikirleri test etmeyi başardı. Üstelik bu çalışma, bilim insanlarının kendi teorilerine körü körüne bağlı kalma eğiliminde olduğunu da gözler önüne serdi.

Nobel ödüllü psikolog Daniel Kahneman’ın tavsiyesiyle yola çıkan araştırmacılar, ''Kimse fikrini değiştirmeyecek, ama yöntem değişebilir'' diyerek bilime yön verdi.

HENÜZ ÇÖZÜLMEDİ

Araştırmacılar, bilincin, hâlâ çözülmesi en zor sorunlardan biri olduğunu belirterek, ''Şifresi halen kırılmadı, ama umut var'' dedi.

Mevcut teorilerle cevap bulunamayabileceğini fade eden araştırmacılar,''Belki de yepyeni bir bakış açısı, bilimde bir devrim gerek. Ama kesin olan bir şey var: Bu tür açık, işbirlikçi çalışmalar olmadan ilerleme mümkün değil'' dedi.


 

Kaynak: Sience Alert