Migren, toplumda sık rastlanan ve özellikle kadınlarda görülen bir baş ağrısı türüdür. Beyinde yaşanan kimyasal değişimler sonucu ortaya çıkan migren, sese, ışığa, strese ve günlük düzenin bozulmasına karşı hassas bir hastalıktır. Migren atakları, hastaların yaşam kalitesini düşürür ve iş gücü kaybına neden olur.
Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Erdal Dayan, migren hastalığı ile ilgili yaptığı açıklamada, Türkiye’de kadınların yüzde 20’sinde, erkeklerin yüzde 8’inde migren hastası olduğunu söyledi. Migrenin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu vurgulayan Dayan, tedavi yöntemlerinin hasta bazlı olduğunu belirtti.
MİGRENİN NEDENLERİ VE BELİRTİLERİ
Migrenin beyinde yaşanan bir dizi kimyasal değişimin sonucu ortaya çıkan özel bir baş ağrısı türü olduğunu belirten Nöroloji Uzmanı Dr. Erdal Dayan, "Migren toplumda sık görülen bir hastalık. Normal şartlarda kadınların yüzde 20'nde erkeklerin yüzde 8'nde migren görülüyor. Migren üzerinde planlı programlı durulması gereken bir hastalıktır. Sese, ışığa ve strese karşı günlük rutininizi bozan her şey aslında bir nevi hassas bir hastalıktır. Günlük düzenin dışına çıkan migren hastaları baş ağrısı ile karşılaşabilir. Günlük yaşam kaliteleri düşebiliyor. Mardin bölgesinde bulunan migren hastaları özellikle son zamanlarda migreni tetikleyen stres oluyor. Tabi birçok tetikleyeni var ama takıntı, stres, beynin sürekli yorgun olması ve tempolu yaşam migreni en çok arttıran özelliklerdir. Uyku bozuklukları az uyumak, çok uyumak, öğünleri atlamak, aç kalmak ya da çok yemek, soğuk havalar bunlar hep migreni arttıran şeyler. Mevsimin değişmesiyle soğuk havalarda migren ağrıları artmaya başladı" dedi.
MİGRENİN TEDAVİSİ VE ÖNEMİ
Dayan, migrenin tedavisinin hasta bazlı olduğunu ve hastaların günlük ağrı sıklıklarını, şiddetlerini ve sürelerini takip etmeleri gerektiğini söyledi. Dayan, migrenin tedavisinde şu noktalara dikkat çekti:
"Tedavi hasta bazlı olur. Hastanın eğer atakları seyrek ise sadece artık ayda 1-2 kere ya da 2-3 ayda 1, 2 kere atakları oluyorsa biz bunları atak tedavisi dediğimiz ilaçlarla düzenliyoruz. 3 ayda 15 gün üzerinde süren ağrılar varsa artık bu kronik migren oluyor. Kronik migrende migren profilaksisi dediğimiz ilaçlar var. Hastalardan günlük ağrı sıklıklarını, bir çetele şeklinde bize sunmalarını istiyoruz. Şiddetini puanlandırmasını istiyoruz. Bir nevi migren baş ağrısı günlüğü tutmalarını istiyoruz. Ona göre de hastalara bir plan program yapıyoruz. Profilaksi de kullanılan ilaçlar doktora danışılarak hastalara bazlı veriliyor. Hastanın ek hastalıklarına göre düzenlenerek veriliyor. Migren hastalarının hayatını dizayn etmesi, günlük programında özellikle güneşe çıktığında baş ağrısı yaşıyorsa bundan kaçınmalı. Gürültülü ortamda çalışıyorsa bu ortamdan uzaklaşması gerekiyor. Birçok hasta bunları yaptığı zaman migren atakları seyrekleşiyor. Hiçbir tedaviye de gerek kalmıyor. Bunlara rağmen migren atakları sıksa genetik faktörlere dayandırılıyor. Ailede migren hastası varsa, bu hastalara doktor gözetiminde atak tedavileri uygulanıyor. Hastaların yaşam kaliteleri arttırılıyor. Tedavide temel faktör hastayı dinleyip aileden mi yoksa çevresel bir faktörden mi kaynaklandığı anlaşılmalıdır."
Migren tedavisinde hasta bazlı çalıştıklarını anlatan Dayan, "Hastanın eğer ailesinde migren varsa migren görülmesi çok daha yüksektir. Hem anne hem babada migren olanların yüzde 70 oranında migren olma ihtimali oluyor. Bunlara migren profilaksisi düzenliyoruz. Çevresel faktörlerde sık tetiklenen migrenlerde atağı ortadan kaldıracak çevresel etkenleri ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Uykuyu düzenliyoruz, stresli bir ortamda çalışıyorsa o ortamdan uzaklaşmasını öneriyoruz, soğuk havalar tetikliyorsa ona dikkat etmesini istiyoruz, gürültülü ortamlarda çalışıyorsa dikkat etmesini istiyoruz ve bu davranış tedavisiyle bile migren atakları çoğu zaman azalıyor çoğu zaman da ilaca bile gerek kalmıyor. Bunlara rağmen devam eden sık migren ataklarında profilaktik ilaç tedavisi uyguluyoruz ve çok iyi başarılar elde ettiğimiz söylenebilir" diye konuştu.