Veli-Der Ankara Şubesi, “Çocuklarımızı tarikat ve cemaatlere teslim etmeyeceğiz” diyerek konuya ilişkin basın açıklaması yaptı.

Açıklamayı, Veli-Der Ankara Şube Başkanı Hülya Daran Deveci okudu.

“TARİKATLAR VE CEMAATLER STK DEĞİLDİR”

Tarikat ve cemaatler STK değil, yasa dışı gerici yapılanmalar olduğunu belirten Deveci, “Yasa dışı gerici yapıları okullarımızda istemiyoruz! Yıllardır sürekli dile getirdiğimiz, mücadele ettiğimiz gerçeği Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin bütçe görüşmeleri sırasında TBMM Genel Kurulunda itiraf niteliğinde söylemiştir. Tekin, ‘… Bunların içerisinde, sizin ‘tarikat cemaat’ dediğiniz, bizim ‘STK’ dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır’ diyerek konuyu önemsizleştirmeye çalışmaktadır. Aslında önemsizleştirmeye çalıştıkları bu protokollerle ülke şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketine dönüştürülmek istenmektedir. Ayrıca, Yusuf Tekin tarikat ve cemaatlerin çocukların dağa çıkmasını engellediğini iddia ederek bu dinci yapıları halkın nezdinde meşrulaştırmaya ve sevimli göstermeye çalışmaktadır” dedi.

“KURAN KURSLARINDA ÇOCUKLARIMIZIN BAŞINA NELER GELDİĞİNİ ÇOK İYİ BİLİYORUZ”

Deveci, şunları kaydetti: “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin çocuklarına sahip çıkma gücü ve yeterliliği vardır. Yeter ki bu irade devlet tarafından gösterilebilsin. Çocuklarımızın dağa çıkmasını engellediğini iddia ettiğiniz tarikat ve cemaatler, Suriye iç savaşı sırasında çocuklarımızı IŞİD, ÖSO, El Nusra ve El Kaide gibi dinci terör örgütlerine gönderdiler. Ve yine sizin ‘STK’ dediğiniz, bizim ‘tarikat ve cemaat’ dediğimiz gerici yapıların yurtlarında ve Kuran kurslarında çocuklarımızın başına neler geldiğini çok iyi biliyoruz. Yusuf Tekin tarikat ve cemaatlerle olan ilişkilerini TBMM Genel Kurulunda dile getirmekten çekinmediği gibi, onlarla protokoller imzalamaya devam edeceğini söylemektedir. Bir tane bile ‘tarikat cemaat’ ile yapılan proje, protokol asla kabul edilemez.”

“YUSUF TEKİN ANAYASAL SUÇ İŞLEMİŞTİR”

Yusuf Tekin’in uygulamalarıyla anayasal ve yasal suç işlediğini belirten Deveci, “Bu son açıklamalarıyla da bu suçu işlemeye devam edeceğini beyan etmektedir” diye ekledi.

Deveci, şöyle devam etti: “ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum) projesi ile MEB okullarına ‘manevi danışman’ adı altında dini görevliler (imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur’an kursu hocaları) görevlendirilerek tarikat ve cemaatlerin okullara girmelerinin önü açıldı. Cemaat örgütlenmelerinde karşımıza çıkan Abi-Abla modelleri ile ‘Proje uygulama mekânlarında’ rol model oluşturulabilecek. Bu mekanların nereler olduğu da bilinmemektedir.

MEB‘in dini içerikli proje, protokol ve uygulamalarıyla, Cumhuriyetin kuruluş ilkelerinden laik, bilimsel, kamusal eğitim ortadan kaldırılarak, dini vakıf-dernek, cemaat okulları, kursları, yurtları, vb. yerleri doğrudan iktidarın desteği ile bütün eğitim sistemini sarmıştır.

Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitim öğretim faaliyetleri devletin asli görevidir. Bu görevi yerine getirmekle Milli Eğitim Bakanlığı yetkilidir ve bu yetki devredilemez. Dini vakıf-dernek, cemaat ve tarikatlarla protokoller imzalamak, ilgili mevzuatın izin vermediği yetki devrinin kullanılmasıdır ki, bu suçtur. 677 sayılı Tekke ve Zaviyeler Yasası’na göre tarikat ve cemaatler yasa dışıdır. Yasa dışı yapılarla işbirliği yapmak suçtur.”

İstanbul’da 1 Mayıs ablukası: Yasaklanan Taksim Meydanında kuş uçmuyor İstanbul’da 1 Mayıs ablukası: Yasaklanan Taksim Meydanında kuş uçmuyor

“YUSUF TEKİN’İN GÖREVDE OLMASI BU ÜLKE İÇİN BEKA SORUNUDUR”

Hülya Daran Deveci, Veli-der olarak; Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını belirterek, “Tarikat ve cemaatler STK değil, yasa dışı gerici yapılanmalardır. Yasa dışı gerici yapıları okullarımızda istemediğimiz gibi, hukuku çiğneyerek bu gerici yapıları yasalara rağmen okullarımıza sokmaya çalışan Yusuf Tekin’in de Milli Eğitim Bakanlığı görevinden azledilmesini istiyoruz. Çünkü Yusuf Tekin’in Milli Eğitim Bakanlığı gibi önemli bir görevde bulunması bu ülke için beka sorunudur.

Türkiye Cumhuriyeti’ni şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi yaptırmayacağız. Bu mücadele iyi ile kötünün, aydınlık ile karanlığın, bilim ile cehaletin kavgasıdır. Bu gün her ne kadar durum aleyhimize gibi görünse de umutsuz değiliz. Zira insanlık tarihine baktığımızda; kötülüğün, karanlığın, cehaletin kalıcı olarak kazandığı görülmemiştir.

Ne olursa olsun çocuklarımızı karanlığa teslim etmeyeceğiz!” dedi.

Editör: Nazmi Kahraman