Diyarbakır’ın tarihi semtlerinden biri olan Anzele ve burada yer alan Balıklı Havuzu, sadece kentsel bir güzellik değil; aynı zamanda binlerce yıllık geçmişiyle kültürel bir miras olarak dikkati çekiyor. Bu bölgeye verilen ismin kökeni zaman içinde farklı anlatılarla şekillenmiş, halk hafızasında mistik bir yer edinmiştir.

Diyarbakır’dan sonra onlar için de uyarı geldi
Diyarbakır’dan sonra onlar için de uyarı geldi
İçeriği Görüntüle

ANZELE İSMİ NEREDEN GELİYOR?

Araştırmacı-yazar Şevket Beysanoğlu’na göre, Anzele’nin ismi Roma dönemine uzanıyor. 

Beysanoğlu, bu su kaynağının iki bin yıl önce ''Ayn-ı Zeura'' olarak adlandırıldığını ifade ediyor. MS 5. yüzyılda bu su kaynağının yakınlarında bir kilise inşa edilir. Hıristiyan dünyasının önemli isimlerinden Urfa Metropoliti Mar Şem’un ve Antalya Patriği Mar Yuhannon’un cenazeleri, bu kiliseye taşınarak burada defnedilir.

Zamanla kilisenin yıkılmasıyla birlikte ''Ayn-ı Zeura'', halk arasında ''Ayn-i Zülal'' olarak anılmaya başlar. Arapça’da ''berrak su'' anlamına gelen bu isim, suyun saflığını vurgular niteliktedir.

SÜRYANİCE BİR KÖKEN Mİ?

Bir diğer görüş ise araştırmacı Halil Ötük’e ait. Ötük, bu kutsal su kaynağının Süryaniler tarafından ''Ayinzer'' olarak adlandırıldığını, zamanla halk ağzında ''Anzele'' ye dönüştüğünü dile getirir.

Süryanice’de ''Ayin'' pınar, ''Zer'' ise Süryani bir din adamı olan Aziz Zioro’ya atıfta bulunan bir ifade olarak kabul edilir.

HALKIN DİLİNDE YAŞAYAN BİR MİRAS

Bugün Diyarbakır halkı, bu bölgeyi Anzele ya da Balıklı Havuz olarak anmaya devam ediyor. Şifalı olduğu rivayet edilen bu su, sadece fiziksel bir kaynak değil; aynı zamanda kültürel hafızanın da taşıyıcısı konumunda.

Anzele, adının gizemli yolculuğu ve taşıdığı tarihsel anlamla, Diyarbakır’ın geçmişten bugüne uzanan eşsiz değerlerinden biri olmayı sürdürüyor.

EVLİYA ÇELEBİ’NİN SATIRLARINDA ANZELE

Ünlü seyyah Evliya Çelebi, Diyarbakır seyahatnamesinde buradan ''Balıklı Göl'' ve ''Anzele Suyu'' olarak söz eder. Anlatımında suyun şifalı özelliklerine dikkati çeker:

''İşte bu Balıklı ve Anzele Suyu ‘ab-ı hayat’ bir sudur. Birçok insan bu suda yıkanıp humma ve cüzzam gibi hastalıklarından, kırk gün yıkanarak kurtulmuşlardır. İşte bu su böyle bir sudur. Ve bu suyun bir ayağı Ali Paşa Camisi’ne, oradan da Mardin Kapı’daki hamama gider.''”

Evliya Çelebi’nin sözleri, Anzele suyunun geçmişte sadece bir içme suyu değil, aynı zamanda bir şifa kaynağı olarak da kabul edildiğini gösteriyor.


 

Editör: NAZMİ KAHRAMAN