1900'lerin başında, Diyarbakır'ın taş evlerinin arasında yükselen dumanlar, sadece yemeklerin pişmekte olduğunu değil, aynı zamanda hayatın kendisinin de kaynadığını haber veriyordu. Siyah beyaz bir fotoğraf, o günlerden bize kalmış en değerli hazinelerden biri. Bu fotoğrafta, komşuluk bağlarının en güçlü olduğu zamanlarda, kadınların bir araya gelerek ekmek yaptığı anlar ölümsüzleşmiş.

O günlerde, kadınların hayatı kolay değildi. Tarlada çalışmak, evi idare etmek, çocuklara bakmak... Tüm bu yükün yanı sıra ev halkının karnını doyurmak için ekmek yapmak da onların vazgeçilmez göreviydi. Oklavalarla yoğrulan hamur, sadece bir besin değil, aynı zamanda emeğin, sabrın ve sevginin bir simgesiydi.

Bugün, hayatlarımız çok değişti. Teknolojinin nimetlerinden faydalanıyoruz, işlerimiz kolaylaştı. Ancak bu fotoğraf, bize bir şeyi hatırlatıyor: Hayatın en temel ihtiyaçlarından biri olan ekmeği, kadınların elleriyle yoğurmanın ve fırında pişirmenin verdiği mutluluk ve tatmin duygusu hiçbir zaman eskimeyecek. Bu siyah beyaz kareler, bize geçmişimizi hatırlatıyor.

Editör: Ayşegül Yaşar