Eyüp Kaçar
Diyarbakır'lı şair, bestekar, oyuncu Sami Hazinses'in İstanbul Numune Hastanesi'nde son bulan hazin öyküsünü biliyormusunuz?
Müslüman ve gayri Müslimlerin birlikte hayat sürdüğü dinlerin ve dillerin kenti kadim Diyarbakır, düyaca tanınmış bilim insanı, şair, oyuncu, bestekar, edebiyatçıyı, türkücüyü yetiştirdi.
Müslüman, gayri müslüm demeden Diyarbakır'ın yetiştirdiği sanatçılardan biri de Ermani asıllı Sami Hazinses. Ermeni asıllı Mığırdiç Uluçyan ve Enna Hanım'ın oğlu olarak 1925'te Diyarbakır'ın Dicle ilçesine bağlı Kırkpınar (Heridan) köyünde (şuan mahalle olan) dünyaya gelen ve asıl adı Samuel Agop Uluçyan olan Hazinses, 1927 yılında ailesiyle Diyarbakır'ın Suriçi'ndeki Hançepek Mahallesi'ne taşındı.
İlkokulu bitirdikten sonra okumayan Hazinses, 1940'lı yıllara kadar Diyarbakır'da yaşadı.
Poşuculuk mesleğini öğrenerek usta olan ve çalıştığı dönemlerde güzel sesiyle türküler söyleyerek insanları duygulandıran Hazinses'e çevresindeki arkadaşları, bu isimle hitap etmeye başladı. Arkadaşları kendisine ''Hazinses'' diye hitap etmeye başlayınca, Samuel Agop Uluçyan olan adını ve soyadını mahkeme kararıyla ''Sami Hazinses'' olarak değiştirdi.
KARŞILIKSIZ AŞK VE İLK ESER
Bir süre Diyarbakır Musiki Cemiyeti'de Celal Güzelses'in öğrencileri arasında yer alan ve musiki bilgisini artıran Hazinses, Diyarbakır'da ''Gül'' adında bir kıza aşık olur. Sami Hazinses, karşılıksız bu aşkın vermiş olduğı duyguyla, Müslüm Gürses ve diğer bir çok sanatçının seslendirdiği ''Yeter Ağlatma Beni'' adlı ilk eserini yaptı.
OYUNCULUĞA İLK ADIM VE İLK FİLM
Usta sanatçı, 1952'de çalışmak ve musiki bilgilerini artırmak için Diyarbakır'dan İstanbul'a gitti.
İlk defa gittiği İstanbul'da bir süre iş bulamayan Hazinses, İstiklal Caddesi'nde Terzi Agop'un dükkanına gelip gitmeye başladı.
Hazinses, Terzi Agop'un önerisiyle 1953'te Mahir Canova'nın yönettiği, Muhterem Nur, Cüneyt Gökçer, Altan Karındaş ve Atıf Kaptan'ın oynadığı ''Kara Davut'' filminde ilk rolünü alarak, sinemaya adım attı.
ESERİNİ İLK KEZ ZEKİ MÜREN SESLENDİRDİ
Sinemayı seven ve sonraki yıllarda Türk sinemasının unutulmaz komedi sanatçıları arasına giren sanatçı, komedi oyunculuğunun yanında bazı dram filmlerinde de rol aldı.
Hazinses, çalıştığı bir kumaş fabrikasındaki dokuma makinesinin gürültüsünden esinlenerek, ''Bir Dilbere Müpteladır Gönlüm'' şarkısını besteledi. Bu eseri, ilk kez, o yollarda yıldızı yeni yeni parlayan Zeki Müren seslendirdi.
ŞOFÖR NEBAHAT FİTLMİNİN MÜZİĞİNİ YAPTI
Metin Erksan yönetiminde Sezer Sezin, Kenan Pars ve Erol Taş'ın rol aldığı ''Şoför Nebahat'' filminin müziğini de yapan Hazinses, bir röportajında bestenin hikayesini şöyle anlatmıştı:
''Film çekimleri devam edenken Metin Bey bir gün bana dedi ki, 'Şarkının çekimine 3 gün var. Bana bir şarkı yazacaksın.' Ben de 'Sayın yönetmenim 3 günde şarkı mı yapılır? Bu zaman ve ilham meselesidir.' dedim. 'Hayır sen yaparsın, sen yaparsın, sen yaparsın.' diye ısrar edince kurtuluş çarem yoktu. Ben de yerden sigara kağıtlarını topladım, başladım yazmaya. Üç kuple sözleri yazdım bitirdim.''
ŞOFÖR NEBAHAT FİLMİ ŞARKISININ SÖZLERİ
''Haydi Nebahat abla/ Dodge arabana atla/ Dümenimiz yolunda/ Gazla ablacığım gazla/ Taksim, Şişli, Sarıyer/Durmadan gider/Ablacığım n'olur/İstinye'de
duruver / Saçları dalga dalga/Canım Nebahat abla/Sevgilim İstinye'de/Gazla ablacığım gazla.''
TATLISES VE GÜRSES'İN SESLENDİRDİĞİ TÜRKÜLER
Hazinses'in, ''Dağlar beni dağlar beni'' adlı eserini Diyarbakırlı hemşerisi Şükrü Osmanoğlu, ''Derdimi kimlere desem'' adlı eserini de Sevim Tanürek, İbrahim Tatlıses ve Müslüm Gürses okudu.
Yine sözü ve müziği Hazinses'e ait olan ''Çaya iner ağlarım'' ve ''Aman hasta düştüm gurbet elde'' adlı türküleri de plağa okunan eserler arasında yer aldı.
Hiç evlenmeyen ve bine yakın filmde rol oynayan Hazinses, 1980 yılında emekli oldu.
Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) tarafından Türk sinemasına katkılarından dolayı 2000 yılında ''Onur Ödülü''ne layık görüldü.
Yıllarca onu, komik rollerde, yan rollerde, karakter oyuncusu olarak izleyen pekçok sinemasever, O’nun şair yanını, sesinin güzelliğini, yayınlanmış bir şiir kitabının olduğunu bilmeyebilir. Ancak Sami Hazinses, iyi bir şair, iyi bir söz yazarıydı.
HUZUREVİ VE HASTANEDE SON BULAN YAŞAM
Evlenmeyen ve çocuğu olmayan sevilen sanatçı Sami Hazinses, ömrünün son günlerini (9 ay) sıkıntı ve yaklnızlık içinde Göztepe Semiha Şakir Huzurevi’nde geçirdi.
Bir süre sonra şeker ve tansiyon ile bunlara bağlı rahatsızlıklar nedeniyle Kadıköy Haydarpaşa Numune Hastanesi’ne kaldırılan Sami Hazinses, kalp yetmezliğinden 23 Ağustos 2002 tarihinde acılar ve sefalet içinde geçemn hayatı 77 yaşında son buldu.
Cenaze töreni Kadıköy Surp Takavor kilisesinde yapıldıktan sonra Hasanpaşa Ermeni mezarlığına defnedildi.