Bir süre önce 50’nci sanat yılını geride bırakan Bedri Ayseli, İstanbul’da yaşamasına rağmen, Diyarbakır’la bağlarını hiç koparmadı.
Sur İlçesinde Hançepek Mahallesi’nde doğup büyüyen Bedri Ayseli 1964 yılında eğitim için İstanbul’a gitti. O süreci CEGA Medya’ya anlatan Ayseli, Diyarbakır’dan en fazla iki yıl ayrı kaldığını ve 1966 yılında geri döndüğünü belirterek şunları anlattı:
“Eğitim için Diyarbakır’dan ayrıldığımda çok üzgündüm. Pertevniyal Lisesi’nde okuyordum. Diyarbakır hasreti ağır basınca iki yıl sonra arkadaşlarımı görmeye geldim. Arkadaşlarım sinemacı Salih, Abdullah Kahraman, Varol Falay beni karşıladı. Gittik yemek yedik, gece beni otele bıraktılar. Ayrılırken bana ‘en çok neyi özledin Bedri?’ diye sordular. Ben de hamam ve paça dedim. Otelde uyurken sabah saat 05.00’te telefon çaldı. Tabi korktum. Sabah sabah acaba bir şey mi oldu diye. Resepsiyondaki görevli ‘Arkadaşların seni bekliyor’ dedi. İndim. Arkadaşlara ‘Hayırdır sabah sabah bir şey mi oldu?’ dedim. ‘Hadi hamama gidiyoruz’ dediler. Güzel de bir kar yağmış, hep beraber hamam gittik. Gırgır şamata bir güzel yıkandık. Çalıp söylemeye başladık. Mardin Kapı şen olur, Haram sudan atladım derken tam o sırada kapı açıldı. Karşımda paçacı Hasan usta. Elinde kocaman bir kazan. Bize paça yapıp getirmiş. Diyarbakır’dan iki yıl ayrı kalmam bu güzel sürprize neden oldu. O günü unutamam.”
Diyarbakır’ı çok sevdiğini ve fırsat buldukça mutlaka Diyarbakır’a geldiğini anlatan Ayseli, Sur İlçesinde doğup büyüdüğü evinin olaylar sırasında tamamen yıkıldığını söyledi. Diyarbakır’da Ahmet Arif, Cahit Sıtkı Tarancı gibi büyük şairlerin adını taşıyan evlerin olduğunu, kendisinin de Diyarbakır’a bir eser bırakmak istediğini kaydeden Ayseli, şöyle devam etti:
“Arkadaşım Edip Paçal ile birlikte tarihi bir Diyarbakır evi satın aldık. İki yıldan beri restorasyon çalışmaları devam ediyor. Ev birkaç güne bitecek. ‘Bedri Ayseli Kültür Evi” olarak açacağız. Burada benim eski müzik aletlerim, plaklarım, kitaplarım ve Diyarbakır ile ilgili eşyalar olacak. Bir nevi müze. Ayrıca kafe bölümü de olacak. Zaman zaman dostlar meclisi kurup, kentimize gelen misafirlerimizi ağırlayacağız. Hep birlikte çalıp söyleyeceğiz. Kültür, sanat etkinlikleri düzenleyeceğiz. Diyarbakır benim evim. Hiçbir zaman buradan vazgeçmedim. Nereye gidersem gideyim Diyarbakır hep kalbimdedir. Zaten bu yüzden çok fazla ayrı kalamıyorum.”
