Kadim kent Diyarbakır, bir çok kişi tarafından anlatıldı, ancak, kimse onun gibi anlatamadı.

Ticarî ve ekonomik açıdan bölgenin merkezî konumda olan Diyarbakır, etnik, dinî ve mezhebî farklılıklarıyla dikkati çeken bir şehir. Sünniler, Aleviler, Ermeniler, Şemsiler, Süryaniler, Yezidiler vs. Diyarbakır’da birlikte yaşamışlar.

Kadim kentin bir çok özelliğini anlatanlar arasında ünlü seyyah Evliya Çelebi de bulunuyor. Diyarbakır'a 1655/56’da gelen ve 10 gün kalan Çelebi, gözlem tekniğini kullanarak kendine has üslûbuyla kentin sosyal, kültürel, mimarî, dinî,
ekonomik, siyasî-idarî, demografik, dilsel, askerî vs. boyutlarıyla aktarıyor.

Evliya Çelebi kendine özgü anlatımıyla Diyarbakır ile ilgili seyahatnamesinde şunlara yer veriyor:

'AŞAĞI BAKMAYA CESARET İSTER'

''Şattülarab kenarında göğe baş uzatmış Kız Kayası adıyla meşhur bir yüksek tepe üzerindedir. O büyük dağın tepesi geniş ve laleliktir. 

Kalenin doğusu, kuzey tarafına meyilli semti, yüksek kayalar üzerindedir ki Kız mağaraları bu yüksek kalenin altındadır. Yunus makamı dahi oradadır. Orada durup da, aşağı bakmaya insan cesaret edemez. Güya cehennemin en alt kısmıdır. 

Diyarbakır’a 108 yıl sonra atanmıştı, ikinci kez yönetti Diyarbakır’a 108 yıl sonra atanmıştı, ikinci kez yönetti

Büyük nehrin iki tarafında gülistan, bostan ve fesleğenler vardır. Buralar, her sene vilayet ahalisinin altı ay Diyarbakır'ın Şattülarap fasıllarını edecek mesirelerdir.

Bu kalenin burç ve duvarları üzerinden aşağıda akan büyük nehire bakılınca, adı geçen nehir bir iplik gibi görünür. İşte kalenin bu tarafı bu derece feleğe boy çekmiştir. Ama yıldız tarafı, batı ve güney ve kıble tarafı düz yerdir.

Duvarının yüksekliğinin onar arşın temeli vardır. Ve süslü kale siyah taş ile yapıldığından adına; Kara Âmid derler. Usta, kaleyi dörtlüden kuzeye doğru uzunca yapıp, bütün kule ve beden dışları birbirine bakar. Muhasara sırasında birbirini korur. Sert taştan yapıldığı gibi, bulunduğu yeri de yalçın kaya olduğundan düşman kuşatsa, hiç bir tarafından lağım ve metrisi sürüp muvaffak olması imkânsızdır. 

'KALENİN DOĞUSU CEHENNEM DERESİ'

Meğer bir sene kuşatılarak, kale içinde kıtlık olup kaledekiler kaleyi teslim ederler. Kalenin doğusu cehennem deresi olmakla hendek lazım değildir. Ama kuzey, güney, batı tarafları hendekli ve dört köşe köşeliklerinde Ye'cüc duvarı gibi burçları vardır ki, güya her biri bir gök kulesidir.

Fakat diğer kaleler gibi üçer, dörder kat değildir. Ancak bir kat sağlam duvardır. 

'İÇKALE 4 BİN ADIM'

Dört kapısı var! Kuzey tarafa açılan Dağ Kapısı var. Şerbeteyn Eğil Ergani, Çermik, Harput ve Palu'ya gidenler, hep bu kapıdan gider. 

Batıya açılan Rum Kapısı var. Mezarlı-ve kara dağlara gidenler hep buradan geçerler. 

Kıble tarafına açık Mardin Kapısı var. Doğuya bakan Yeni Kapı var. Bundan başka aşağı Şatt Nehri (Dicle Nehri) kenarına köprüden geçip, oradan Meyyafarkın (Silvan) kalesine, Batman köprüsünü geçip bir konakta Hazo kalesine varılır. 

İç Kale tam dört bin adımdır. İçinde yüz elli adet odalı, birkaç divanhaneli bir büyük saray vardır.''

Editör: EYYUP KAÇAR