Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Aydın Türkmen, Türkiye'de erişkin nüfusun yüzde 16-17'sinde kronik böbrek hastalığı bulunduğunu, hastalığın erken teşhis ve yaşam tarzı değişiklikleriyle önlenebileceğini bildirdi.
Türk Nefroloji Derneği ve AstraZeneca Türkiye işbirliğiyle hazırlanan "Sağlıklı Böbrek, Sağlıklı Hayat" raporunun sonuçları, düzenlenen basın toplantısıyla paylaşıldı.
Prof. Dr. Türkmen, kronik böbrek hastalığında tespit edilen vakaların çoğunun, henüz ciddi semptom göstermeyen hastalardan oluştuğunu aktardı.
Erişkin nüfusun yüzde 16-17'sinde kronik böbrek hastalığının bulunduğunu belirten Türkmen, "Bunların büyük kesimini, bizim 'evre 1-2' dediğimiz yani hastayı rahatsız etmeyen, ciddi semptom oluşturmayan hastalar oluşturuyor. Bunlar toplumun gizli bir böbrek hastası havuzu. Bunlar eğer farkına varılmazsa yavaş yavaş evre 3, 4, 5'e gidiyor. 'Evre 5' dediğimiz ileri evre böbrek yetersizliğinde hastalara mutlaka ya diyaliz ya da böbrek nakli yapmamız gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Böbrek hastalıklarının önlenebilir olduğuna dikkati çeken Türkmen, "Özellikle diyabet ve hipertansiyon, Türkiye'de kronik böbrek yetmezliğinin en önemli nedenleri arasında yer alıyor. Diyabet sıklığı yüzde 15-16, hipertansiyon sıklığı ise yüzde 30 seviyelerinde. Bu hastalıkları tedavi edebilirsek, böbrek yetmezliğinin önüne geçebiliriz." diye konuştu.
Türkmen, erken teşhisin önemine işaret ederek, şöyle devam etti:
"Erken saptanan hastalarda böbrekleri koruyucu tedbirler alınabilir ve hastalığın ilerlemesi engellenebilir. Toplumda bu konuda farkındalığın artırılması gerekiyor. Basit yaşam tarzı değişiklikleriyle bile böbrek sağlığı korunabilir. Tuz ve şeker tüketimini azaltmak, düzenli egzersiz yapmak, dengeli beslenmek ve yılda en az bir kez böbrek kontrolü yaptırmak bu önlemler arasında yer alıyor. Bu tedbirler alınırsa, hastalığın ilerleme oranı düşebilir."
Sağlık Bakanlığı ile ortak yürütülen projelere de değinen Türkmen, bakanlık tarafından böbrek hastalıklarını önleme programlarının uygulandığını, aile hekimlerine ve iç hastalıkları uzmanlarına yönelik seminerler düzenlendiğini söyledi.
Türkmen, son yıllarda böbrek sağlığını koruyucu etkisi olan ilaçların da geliştirildiğini, bu ilaçların erken aşamada kullanılması durumunda, diyalize geçiş süresinin uzayabildiğini vurguladı.
"Diyaliz hastasının devlete maliyeti yaklaşık 25 bin dolar"
Türkmen, toplumda farkındalığı artırmak için yeni projeler geliştirdiklerini belirterek, "Bu yıl itibarıyla Türkiye'nin farklı bölgelerinde sağlık tırlarıyla farkındalık çalışmaları yapmayı planlıyoruz. Mayısta Trabzon, Giresun ve Rize'de etkinlikler düzenleyeceğiz. Burada basit tansiyon ölçümleri, idrar tahlilleri gibi testler yapılacak." dedi.
Kronik böbrek hastalıklarının sağlık harcamalarına yük getirdiğine işaret eden Türkmen, "Bir diyaliz hastasının devlete maliyeti yaklaşık 25 bin dolar. Bu nedenle erken tanıyla diyaliz sürecini geciktirmek, sağlık bütçesi açısından da önemli. Transplantasyon programlarının geliştirilmesi, bu yükün azaltılmasına katkı sağlayabilir." değerlendirmesinde bulundu.
Türkmen, Türkiye'de böbrek nakli konusuna da değinerek, "Türkiye, canlı vericiler açısından dünyada iyi bir konumda. Ancak kadavradan bağış oranlarımız düşük. Toplumun organ bağışı konusunda bilinçlendirilmesi önemli. Kadavradan bağış oranı yüzde 50'lere çıkarılabilirse, nakil bekleyen hasta sayısı önemli ölçüde azalacaktır." şeklinde konuştu.