Diyarbakır’ın zengin ağız özellikleri unutulma tehlikesiyle karşı karşıya. Diyarbakır, binlerce yıllık tarihi ve çok kültürlü yapısıyla Türkiye’nin en zengin sözlü geleneklerinden birine ev sahipliği yapıyor. Ancak bu zenginlik, her geçen gün biraz daha kayboluyor. Diyarbakır lehçesi, kendine özgü ses yapısıyla Arapça, Farsça, Kürtçe, Türkmence ve Kafkas dilleri gibi birçok kültürün etkisini barındırıyor. Fakat bu özel sesler Türk alfabesinde karşılık bulamadığı için zamanla unutulmaya yüz tutuyor.
Bugün, Diyarbakır ağzını tam anlamıyla konuşabilenlerin sayısı oldukça azaldı. Genellikle 55-60 yaş üzerindeki bireyler bu lehçeye hâkimken, yeni nesil için Diyarbakır ağzı artık yalnızca tatlı bir mizah unsuru olarak görülüyor.
ÖZEL SESLERLE ZENGİNLEŞEN DİYARBAKIR AĞZI
Diyarbakır lehçesinde yer alan kelimelerin çoğu, yazı dilinde bulunmayan seslerle zenginleşmiştir. Bu farklılıklar, şehrin tarih boyunca pek çok kültürle kurduğu derin ilişkilerin bir göstergesi. Örneğin "Afrut" yaramaz çocuklar için, "Allaf" zahireci için kullanılan özgün kelimeler arasında yer alıyor.
Bir başka dikkat çekici örnek ise "Ayakyoli". Bu kelime, Diyarbakır'da eskiden tuvalet anlamında kullanılırdı. Günümüzde kulağa hem nostaljik hem de esprili gelen bu ifadeler, şehrin sözlü kültürünü yansıtan en önemli öğelerden biri.
YENİ NESİL İÇİN SADECE MİZAH UNSURU
Ne yazık ki Diyarbakır lehçesinin bu zengin sözcük hazinesi, günümüzde gençler tarafından büyük ölçüde unutulmuş durumda. Hatta bazı sanatçılar, Diyarbakır lehçesinden kelimeler kullanarak mizah yapmaya çalışıyor. Ancak bu durum, gerçek Diyarbakırlılar için çoğu zaman komik olmaktan çok üzücü bir tabloyu ortaya koyuyor.
Çünkü Diyarbakır lehçesi, yalnızca kelimelerden ibaret değil; aynı zamanda şehrin hafızasını, yaşanmışlıklarını ve kültürel kimliğini taşıyor.
HARFLERE GÖRE SIRALANAN ZENGİN SÖZLÜK
Diyarbakır ağzını yaşatmak isteyenler için A harfinden Z harfine kadar yüzlerce özel kelime derlendi. İşte bazı örnekler:
Aba: Abla
Babaganuç: Patlıcan ezmesi
Cahal: Bilgisiz genç
Dalda: Gölge
Efrut: Masal cini
Gezo: Meşe balı
Habbenisk: Mercimek yemeği
İsıtma: Sıtma hastalığı
Kabala: Götürü iş
Lehpo: Hantal
Meftune: Ekşili patlıcan yemeği
Nahak: Haksız
Öksemakh: Özlemek
Paluze: Nişasta tatlısı
Şebbot: İri sazan balığı
Tahvil: Arınmak
Uci: Tam tamına
Vah lımın: Vay başıma gelen
Yırlamak: Şarkı söylemek
Zantari: Dert
Bu kelimeler, sadece günlük iletişim için değil, aynı zamanda Diyarbakır’ın tarihsel ve sosyal yapısını anlamak için de eşsiz bir kaynak niteliğinde.
BİR DİLEK: DİYARBAKIR AĞZI YOK OLMASIN
Diyarbakır ağzı, bugün hâlâ bazı yaşlılar tarafından yaşatılmaya çalışılsa da, yeni nesillerin ilgisi olmadan bu değerli miras yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Şehrin belleğini ve kültürel kimliğini korumak adına, bu eşsiz lehçeye sahip çıkılması gerekiyor.
Diyarbakır’ın kendine has söz hazinesi, sadece bir konuşma biçimi değil; geçmişle kurulan köklü bir bağ ve geleceğe taşınması gereken önemli bir kültür mirasıdır.