Aziz FİDANCI

Diyarbakır'da yaşayan ünlü müzisyen Udi Yervant, 21 yıl süren dünya turnelerinin ardından Amerika'dan kesin dönüş yapıp Diyarbakır Surp Giragos Kilisesi'nde asgari ücretle çalışmaya başladı. Emekli maaşını bin dolardan daha kıymetli tutan Yervant, memleketine olan bağlılığından dolayı Amerika'daki konforlu hayatını bırakıp Diyarbakır'a dönme kararı aldı.

Udi Yervant, Diyarbakır'a olan sevgisini ve memleketine olan bağlılığını hep dile getirmiş bir müzisyen. Diyarbakır'ı terk etmesi durumunda duyacağı acıyı "Diyarbakır’a gelen ağlar, giden ağlar" şeklinde ifade etti.

Emekli maaşını bin dolardan daha kıymetli tuttu

Diyarbakır'da ceviz büyüklüğündeki dolu korkuttu Diyarbakır'da ceviz büyüklüğündeki dolu korkuttu

Tam bir Diyarbakır sevdalısı olan Udi Yervant, Surp Giragos Klisesi’nde bulunmasın orada çalışmasının onda yarattığı mutluluğu şöyle ifade etti:
‘Devlet Türk müziği Korosunda görev yaptım. Diyarbakır’da olmaktan çok mutluyum hemşerimle birlikte. Bu yeni yılın başında emekli oldum. Ayda 8 bin – 8 bin beş yüz lira emekli maaşı alıyorum. Ben Amerika’da her şeyi bırakıp da geldim. Amerika’da 3 yıl kalsaydım ayda bin dolar emekli maaşı alırdım. Bin dolar da yaklaşık 30 bin Türk lirasına tekabül ediyor. Arada uçurum bir fark var. Şu anda Diyarbakır Surp Giragos Klisesi’nde asgari ücretle çalışıyorum. Çok şükür geçinmeye çalışıyoruz. Eşim ve çocuğumla birlikte dünyanın en mutlu insanıyım.8 yaşında bir oğlum var. Kilisemizdeyiz, biz bize hayran, biz bize kurban…’’ dedi.

Amerika'dan Diyarbakır'a Sevdalı Yolculuk1

‘Burada olmanın karşılığı binlerce dolarla ölçülemez’

Dünyanın dört bir yanında konserler veren Yervant kariyerinde zirve yaptığını dile getirerek; ‘’Böyle nereye kadar gider bilinmez ama memleketimi sevmeseydim Amerika’da kral gibi hayatımı bırakıp dönmezdim. Dünyanın her yerine giden, ve dünyanın her yerinde konser vermiş bir müzisyenim.

Hayatı kitap olmuş bir müzisyenim, hayatı tiyatroda sahnelenmiş bir müzisyenim Kariyer tavan ama para tava... Ama yine de önemli olan insanın yüreğinde hissettiği mutluluktur. Şu anda sizinle burada, bu soğukta, bu kilisede sohbet ederken Amerika’da bir masada arkadaşlarla keyif de sürebilirdik. Fakat Dünyanın en büyük Ermeni klisesi Diyarbakır’dadır. Şu an burada nöbet tutuyorum ve burada olmanın karşılığı binlerce dolarla ölçülemez o nedenle buradayım.’’ dedi

‘Dikran Diyarbakır’a yakışır’
Ayrıca, Yervan oğluna Dikran ismini koymasının Diyarbakır'a daha uygun bir isim olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti:

‘’Oğlumun ismini Aram Dikran koydum. Çünkü Dikran buraya, Diyarbakır’a yakışır. Dikran ne Amerika ne de Avrupa’ya yakışmazdı. Ama bir gün çekip gidersem, bir söz var ya ‘Diyarbakır’a gelen ağlar, giden ağlar’ diye işte o kadar eminim ki Diyarbakır’dan gidersem ağlayacağım. Her türlü zorluğa rağmen memleketimi çok seviyorum. Bunun da kanıtı şu; Kim bırakır 21 yıl Amerika’da kalıp, oranın vatandaşlığını alıp ve de kral gibi hayatı bırakıp buraya gelmeyi… Vallahi de billahi de hiç kimse gelmezdi hele de benim yaşantımda olan bir insan asla gelmezdi. Ama mutluyum çünkü memleketime aşık bir insanım… Aidiyet sahibi olmak lazım, bastığın taşın, toprağın kıymetini bilmek lazım, nerede olmak istediğini bilmek lazım bu da bana yeter.’’ dedi.

Editör: Aziz Fidancı