Eyüp Kaçar

Sayısız arkeolojik kanıt, farklı yüzyıllara ait bulgular. Bunların hepsi 90'ncı yılını kutlamaya hazırlanan Diyabakır Müzesi'nde sergileniyor.

Diyarbakır Müzesi, Türkiye'nin en köklü ve en eski müzelerinden biri olmakla birlikte, 60 yıldan uzun süredir kazı çalışmaları yapan bir müze konumundadır. Bünyesinde Atatürk, Ziya Gökalp, Cahit Sıtkı Taranci Müzesi ve Silvan Atatürk evi ile birlikte 5 müze bulunan Diyarbakır Müze Kompleksinde 40'tan fazla kazıdan çıkarılan tarihi eserler sergileniyor. 

Cumhuriyetin ilk yıllarında, 1934 yılında kurulan Diyarbakır Arkeoloji Müzesi'nde bölgede gerçekleştirilen kazılar, satın alma ve müsadere gibi yollarla kazanılan Prehistorik, Neolitik, Kalkolitik, Eski Tunç, Demir Çağ, Urartu, Assur, Helenistik, Roma, Part, Bizans, Selçuklu, Akkoyunlu, Eyyubi, Abbasi, Emevi, Sasani, Osmanlı gibi bir çok medeniyete ve devirlere ait Sikke, Arkeolojik ve Etnografik 35 bin 563 eser bulunmaktdır. 

Whatsapp Image 2024 01 08 At 10.44.13 (1)

Birbirinden kıymetli eserlerin bulunduğu müzede, ayrıca ünik ve nadide eserler de yer alıyor. Neolotik Dönemi ve Güneydoğu Neolitiğini başka bir mecraya taşıyan, yeni tartışmalara alan açan Körtik Tepe’nin taş kapları, Çayönü kazısından ele geçen maket ev modeli bizlere adeta başka bir hikaye anlatıyor. 12 bin 400 yıl önce Dicle Nehri'nin kenarını adeta bir taş kaplar atölyesine çeviren, çağının binlerce yıl sonrasını yaşayan Körtik Tepe'nin ustaları, entellektüelleri ve sanatçılarının eserlerine hayran olmamak elde değil. 

Whatsapp Image 2024 01 08 At 10.52.58

Müze ile ilgili bilgi veren Diyarbakır Müze Müdürü Müjdat Gizligöl, "Dünyanın başka yerlerindeki çağdaşları henüz ağaç kovuklarında, mağaralarda, savanalarda gezinirken, Çayönü insanlarının önce maket ev yaptıkları, sonrasında projeye uygun olarak ızgaralı, kare planlı mühendislik isteyen evler inşa ettiklerini görmek, dinlenme molalarında düzenli bir form ile tıpkı piyonları andıran oyun taşları ile oyun oynadıklarını görmek heyecan verici. Ev modeli ve oyun taşlarını Çayönü Salonu vitrininde ziyaretçilerin şaşkın bakışları içinde görünce Neolitik İnsanın ne derece ileri bir uygarlık kurduklarını anlayabiliyoruz. Buğdayın ilk evcilleştirildiği yer olan Çayönü kazısından çıkan ve şuan vitrinde sergilenen hayvan boynuzundan yapılmış Orak, yerleşik hayata dair en güzel örneklerdendir."dedi

Whatsapp Image 2024 01 08 At 10.40.49 (1)

Kronolojik sergilemenin yapıldığı Diyarbakır Arkeoloji Müzesinde neredeyse yok yok. Arkeoloji camiasının yakından bildiği bir çok ünlü Arkeolog Diyarbakır'da kazırlara katılmış.

Müzenin tarihi ile ilgili bilgi veren müze müdürü Müjdat Gizligöl, şöyle dedi:

"Diyarbakır Müzesi Türkiye'nin en eski müzelerinden bir tanesidir. Cumhuriyet döneminde çok az sayıda müze kuruluyor. Bunlardan bir tanesi de Diyarbakır Müzesi'dir.1934 yılında kurulmuş. Tabi ki; Müze ilk kurulduğunda içkalede değildi. Kazılardan çıkarılan tarihi eserler Ulucami yakınlarında bulunan Zincirye Medresesi'nde daha çok depolanmış. Kültür varlıkları sadece toplatılmış, herhangi bir sergileme olmamış. Sonra 1980'li yıllarda Cumhuruiyet'in 2. Müze atılımı dediğimiz bir dönem var. Orda birçok kentte yeni müze binaları yapılırken, Diyarbakır Müzesi de Elazığ Caddesinde kuruluyor. Orda teşhir, tanzim çalışmaları sonucunda müze açılıyor, ziyaretçi kabul ediliyor. Fakat o müze binası yetersiz kaldı. Hem çıkarılan tarihi eserlerin fazlalığı, hem de yeni müzecilik anlayışı değiştikten sonra içkalede yeni bir müze kompleksinin oluşturulması kararlaştırıldı. Burada uzun süre restorasyon, konsulasyon çalışması yapıldı. Burdaki 14 tescilli bina restorasyondan geçtikten sonra 25 Mayıs 2015 yılında açılışını yaptık. Görkemli bir açılış sonrasında müze açıldı. Burada hali hazırda 14 tane tescilli mekan, İki büyük ana binamız, teşhir salonu, arkeolojik eserlerin sergilendiği salon, Atatürk Müzemiz var. Bunun yanında sanat galerisi olarak kullandığımız Saint George Kilisesi, kafetaryası, idari binalar, eser depoları var. Modern müzeciliğe yakışır bir depolama ile fazla eserlerimizi depoladığımız depolama alanımız var. Yine restorasyon konservasyon bölge labaratuvarı da müze kompleksinin içerisinde yer alıyor."

Whatsapp Image 2024 01 08 At 10.44.13

"Diyarbakır Müzesi dünyada tek"

Diyarbakır'daki kazılarla ilgili de bilgi veren Gizligöl, "Diyarbakır Müzesi köklü bir müze. Dolayısıyla uzun yıllar kazı çalışmaları yürüten bir müze. Diyarbakır'da ilk kazılar 1960'lı yıllarda içinde bulunduğumuz İçkale'deki Amida Höyük'te Artuklu Sarayı diye adlandırdığımız alanda başlamış. Kısa süreli bir kazı çalışmasından sonra kazılar durmuş. Ta ki; 2018 yılına kadar. 2018 yılında Dicle Üniversitesi'nden hocamız Prof. Dr. İrfan Yıldız başkanlığında burada tekrardan kazı çalışmaları başladı. Tabi kazılar bunlarla sınırlı değil geri dönüp baktığımızda Diyarbakır bölgesinde, müzenin çok büyük katkılar sunduğu 40'a yakın kazı çalışması yapıldı. Zaten hali hazırda 36 bin tane eserimizin çok büyük bir kısmı bu kazılardan çıkarıldı. Ortaya çıkan kültür varlıklarının müzeye gelmesi ile koleksiyonumuz oluştu. Türkiye'de tektir. Sanırım dünyada da içerisinde bizzat kazı çalışması yapılan tek müzedir. Çünkü müzeleri oluşturan tarihi eserlerdir, kültür varlıklarıdır. Bizzat müze bahçemizde bir kazı çalışması yürütülüyor. Bu kazı çalışmasında ortaya çıkan eserler de yine koleksiyonumuza giriyor. Hatta 2010 ile 2012'li yıllar arasında burada hem restorasyon hem kazı çalışması yapıldı. Sadece bir salonumuzda, İçkale'de bulunan eserler sergileniyor. Çok güzel eserler ortaya çıkarıldı. Çünkü burda Osmanlı cephaleliği vardı. Bunun yanısıra islami döneme ait çok fazla eser bulundu. Biz bahçemizde bulduğumuz eserleri sergiliyoruz şuanda."dedi.

Whatsapp Image 2024 01 08 At 10.40.42

"Çayönü yerleşik hayata geçilen ilk yer"
 
İnsanların avcı toplayıcılığı terkettikten sonra yerleşik hayata geçtiği ilk yerin Diyarbakır'ın Ergani İlçesi'nde bulunan Çayönü olduğunu anlatan Müze Müdürü Müjdat Gizligöl, konuşmasına şöyle devam etti:

Müze Müdürü

"Yine Körtik Tepe kazımızda da anlaşıldığı kadarı ile insanlar avcı toplayıcılık dönemini terk ettikten sonra Diyarbakır'da da bir yerleşik hayata geçiş dönemi vardır. Büyük bir ihtimalle yerleşik hayata geçen ilk insanlar, Diyarbakırlılar içinde bulunduğumuz içkaleye geldiler. Burada Amida Höyük diye bahsettiğimiz yerde bir mekan oluşturdular. Yani yaklaşık 10 bin yıldır kesintisiz bir şekilde Diyarbakır'da şuanda içinde bulunduğumuz bu alanda bir yerleşim iskan faaliyetinde bulunulmuş. Dolayısıyla 10 bin yıldır bu mekan kullanılıyor. Çok önemli bir mekan olduğu için, Osmanlı döneminde de bu alan idari binalar yapılmak süreti ile idari bir merkez haline getiriliyor. 14 tane binanın 10 tanesi Osmanlının son döneminde inşaa edilmiş, 3 tanesi Artuklular dönemine ait, 1 tanesi de Roma dönemine ait. Tabi bu kadar kıymetli bir mekan güzel bir restorasyon sonucunda da özellikle son yıllarda Diyarbakır'ın gözde mekanı oldu. Hatta sadece Diyarbakır'ın değil Güneydoğu'nun en önemli merkezlerinden biri haline geldi. Önemli bir destinasyon merkezi. Diyarbakır turizminin taşıyıcısı Diyarbakır Müzesi'dir diyebiliriz çünkü sayılarda bize bunu göstermektedir. Bütün turizm acentalarının ilk sırasında diyarbakır müzesi vardır. Diyarbakır listenin başındadır. Özelikle buraya gelen yerli turistler Diyarbakır Müzesi'ni, İçkale kompleks alanını görmeden gitmiyorlar. Bu değişimi farketmek mümkün. Biz Diyarbakır Müzesi olarak İçkaleye taşınmadan önce Sur içinin, iç kalenin durumu çok farklıydı. Ziyaret edilen, ilgi gören bir yer değildi. Müze müdürülüğü olarak müze açıldıktan sonra burdaki esnafların iş yapma şekli dahi değişti. Küçük bakkaliyeler halinde insanlar dükkanlarını işletirken, müze açıldıktan sonra küçük bakkaliyeler, küçük kahvehaneler yerini butik mağazalara, güzel restorantlara, lüks kafelere bıraktı. Bu değişimin sebebi de Diyarbakır müzesi'dir. Turizm kısmına gelecek olursak 2021-22-23 yılları arasındaki istatistiklere baktığımızda yükselen bir grafik görüyoruz. Her yıl bir önceki yılı ikiye katlayarak gidiyoruz. Özellikle yerli turist Diyarbakır Müzesi'ne rağbet gösteriyor. Tabi bu bizim için yeterli değil. Biz orta ve uzun vadede bu sayıyı çok çok daha ileriye taşıyacağımızı düşünüyoruz. Diyarbakır Müzesi tıpkı izmir'de Efesin, Denizli'de Pamukkale'nin Şanlıurfa'da Göbeklitepe'nin yaptığı etkiyi yapmıştır. Diyarbakır Müzesi yeteri kadar turist çekerse Diyarbakır şehride turist çekecektir. Biz Diyarbakır turizminin bugün taşıyıcısıyız. Bunun farkında olduğumuz için tanıtım etkinliğine çok büyük önem vermekteyiz. Çünkü içkale uzun süre kapalı bir alandı. Ziyarete kapalıydı.Daha çok idari yapılanma, idari binalar olduğu için vatandaşın girmesi yasaktı. Diyarbakırlıların büyük bir kısmı halen buranın farkında değil. Çünkü Diyarbakırlı turist oranımız çok az. Daha çok dışarıdan yerli tursitlerimiz geliyor. İnsallah önümüzdeki yıllarda hem Diyarbakır hem bölge halkının daha çok ilgisini çekeceğimizi düşünüyorum. Bir de yabancı turistlerin gelmesini arzu ediyoruz. Yabancı turistler farklı bir sinerji yaratıyorlar." 

Whatsapp Image 2024 01 08 At 10.40.47

"Benzeri Topkapı'da var"

Diyarbakır İçkale'nin yaklaşık 50 dönüm bir arazi üzerine kurulduğunu, fakat şuan restorasyondan dolayı bazı kısımlarının kapalı olduğunu anlatan Gizligöl, İçkale'deki Diyarbakır Müzesi Kompleksi'nin 14 tescilli yapısıyla çok önemli bir merkez olduğunu, Türkiye'de bu kadar tescilli yapının bir arada olduğu bir başka yerin Topkapı Sarayı olduğunu hatırlatarak, "Onun haricindede ikinci bir örnek yoktur. Biz Diyarbakır Müzesi'ni kısmen Topkapı Müzesi'ne benzetiriz. Orada Boğaziçi suyu vardır, burda da Dicle Nehri. Konum olarak birazda Topkapı Sarayı'na benziyor."diye konuştu. 

Whatsapp Image 2024 01 08 At 10.52.58 (1)

Gizligöl, son olarak, Diyarbakır Müze Kompleksi'nde biri teşhir, diğeri de 12 bin 400 yılından başlıyarak 190'lü yıllara kadar kronolojik sergileme yaptıkları iki binalarının olduğunu belirterek, binalardan birinde 1200'ün üzerinde eserin 13 salondaki 96 vitrinde sergilendiğini vurguladı. 

Whatsapp Image 2024 01 08 At 10.44.11

Gizligöl, müzede neolitik dönemden başlayıp, içine tunç, demir çağını, orta çağı ile günümüze kadar olan bütün dönemlere ait kesintisiz bir sergileme olduğunu kaydederek, "Tematik sergi salonu dediğimiz, iki kat ve 4 salondan oluşan diğer binamızda ise alt katta islami eserler sergileniyor. Diyarbakır islam medeniyetleri açısından çok zengindir. İslamla tanışan ilk kenttir. Çünkü Diyarbakır fethedildikten sonra Anadolu'nun diğer sehirleri fethediliyor. İslamla tanışan ilk kent olduğu için diğer islam medeniyetleri açısından da önemlidir. Gelen her islam medeniyeti de Diyarbakır'a katkı sağladığı için elimizde o kültüre ait çok sayıda meteryaller vardır."diyerek sözlerini tamamladı.

Diyarbakır Park 75'te yoga şöleni Diyarbakır Park 75'te yoga şöleni

Editör: EYYUP KAÇAR