Güzellik göreceli bir kavramdır. Güzel bir kız görünce ne düşünüyorsunuz. "kime göre neye göre" diyeceksiniz. Belediye otobüsünde tüm dikkatleri üzerine çeken bir genç kız gördünüz. Değişmez bir kuraldır genç kıza bakışları takılan delikanlıdan ineceği duraktan daha önce iner ve film biter derler. Amerika’da çıkan bir magazin gazetesinin araştırmasına göre Rusya metrosunda ki güzel kız sayısı,  Amerika’nın tamamında bulunan güzel kız sayısından daha fazlaymış. Bu bir gazetecinin olayı abartması ve Slav ırkından olanlara bir övgü olmalı diye yorumladım. Çoğunluğu obez olan, 160 kiloda olmasına rağmen tayt giymekte inat eden Amerikan kızlarını sinirlendirmek için yazıldı mı bilmiyorum.  Hollanda havayolları şirketinin reklamında ; 'Hollanda’da güzel kızlar stattaki yerini almadan maç başlamaz mı? Sloganını kullanması tepki çekmişti.  Maksim Gorki bir romanında güzellik ve erdem konusuna açıklık getirmiş. “Ateş karşısında bozulmayan altın, altın karşısında bozulmayan kadın, kadın karşısında bozulmayan erkek; kalitelidir.” Geçen Ocak ayında kaybettiğimiz, “En Güzel Aşk Hikâyemiz” adlı, o müthiş kitabın yazarı Mario Levi bir röportajında diyor ki;  “Güzel kadın, iç güzelliğiyle desteklenmedikçe, zekası ile sizi şaşırtmadıkça, çirkinliğin dibine vurandır.” 

                     Yönetmen Metin Erksan tarafından 1966 da çekilen Müşfik Kenter ve Sema Özcan unutulmaz oyunculuğuyla, sinemanın en önemli birkaç eserinden biri olan “Sevmek Zamanı” yaratıcı konusu ve kaynağını aldığı psikolojik çözümlemelerle bir emsali bir daha çekilmesi mümkün olmayan son derece dokunaklı ve hüzünlü bir film.  Adada ustasıyla birlikte boyacılık yapan Halil, çeşitli evlerde çalışmaktadır. Bir gün çalışmaya gittiği bir köşkün duvarında asılı halde siyah beyaz tabloda gördüğü bir kadın resmine âşık olur. Uzun bir süre boyunca fotoğrafa bakmak için sık sık evi ziyaret eden Halil, bu güzel kadının suretine tarifi anlatılması imkânsız bir biçimde âşık olmuştur. İnsanlar bazen hayalindeki birisine veya sadece bir an görüp sonra kaybettiği kişiye âşık olabilir. Sinema tarihinde buna benzer filmler çoktur. “Sevmek zamanı “ filmi apayrı kategoride sayılmalıdır.

 Yaklaşan 14 Şubat Sevgililer Günü'ne en çok yakışan sinema filmini sevdiğiniz insanla birlikte seyretmenizi öneririm. Bu filmi izlerseniz, “Sevgi; sahip çıkan dost, sıcak insan eli, insan emeğiydi.. Sevgi iyilik, sevgi emekti.” Diye sevgiyi en güzel bir şekilde tarif eden. Cengiz Aytmatov’un Selvi Boylum Al Yazmalım kitabını ve Kadir İnanır ve Türkan Şoray’ın adeta rollerini yaşadığı filmini belki de ikinci sıraya koyacaksınız. Tiyatrocu Müşfik Kenter'in puslu bakışları ve hisli oyunculuğu, Sema Özcan'ın inandırıcılığı, arka planda sürekli çalmakta olan film ile aynı ruh halindeki müzik sizi esir alacak. Kenter'in oyunculuğunu görünce ünlü İtalyan Aktör ve yönetmen Vittorio De Sica’dan etkilendiğini düşüneceksiniz.

Peki, siz erkeklere bir soru;  20 yaşlarında iken rüyanızda çok güzel bir kız görseniz.  Gördüğünüz o dünyalar güzeli kıza gönlünü kaptırırsanız nasıl yaşarsınız. Yaşlanıncaya kadar hiç hayalinizden gitmez mi. Böyle bir sevgiyi yaşamak için öncelikle her kıza mavi boncuk dağıtmayan, aklının bir ucunda gecenin sonundaki hedefi buruşmuş bir nevresim takımı olmayan, bir genç kızın elinin sıcaklığını hissetmeden kimseye gönül vermeyen duygusal birisi olmanız gerekir diye düşünüyorum...

Fuat Edip Baksı yazdığım tarife uyan tam anlamıyla bu duyguları yaşamış bir insan. 1912 yılında Diyarbakır’da dünyaya gelir Eğitim Enstitüsü’nün Türkçe Bölümünü bitirdikten sonra doğdugu topraklardan ayrılır. Uzun yıllar Bartın, Zonguldak, Safranbolu ve İzmir’in çeşitli Liselerinde ve öğretim kurumlarında öğretmenlik yapar. 7 yıl görev yaptıktan sonra İstanbul Üniversitesi’nde fark derslerini vererek, Türkçe ve Edebiyat öğretmeni oldu. İlk tayini 1937’de İzmir Erkek Lisesi’ne tayini çıkar.

Yaşamı hakkında çok ayrıntılı bilgiye sahip olmadığımız Fuat Edip’in bu sevilen şarkısıyla ilgili yürek burkan öyküsü Diyarbakırlı sanatçı Yaşar Özel’e anlatmıştır; 20 yaşlarında iken rüyasında çok güzel bir kız görür. Ve rüyasında gördüğü o dünyalar güzeli kıza gönlünü kaptırır. Genç adam yıllarca rüyalarının aşkı olan o güzel kızı bulma hayaliyle yanıp tutuşur, fakat ne yazık ki bulamaz. Oğullarının günden güne eridiğini gören ailesi bu duruma çok üzülür. Bir şekilde oğullarının ev bark sahibi olmasını isteyen ailesi ve yakınları Fuat Edip’e baskı yaparak onu evlendirirler. Aradan uzun yıllar geçer. İstanbul’a gelen Fuat Edip’in yolu bir bahar akşamı, İzmir Amerikan Kız Koleji’nin önünden geçer. (Bazı makalelerde İstanbul Çamlıca Kız Lisesi olarak geçse de şair vefat etmeden önce düzeltmiştir.) Vakitlerden akşamüstü okul zili çalmış ve öğrenciler neşeyle evlerine gitmek üzere dağılmışlardır. Tam bu sırada oradan geçen Fuat Edip’in gözüne kalabalığın içinde arkadaşlarıyla gülüşerek giden güzel bir kız ilişir.

Şair, adeta donakalır, kendinden geçer. Çünkü bu güzel kız yıllar önce rüyasında görüp âşık olduğu kızdır. Artık yaşı hayli ilerlemiş olan Fuat Edip ister istemez genç kıza bakar kalır Fuat Edip’in kendisine dikkatle ve şaşkınlıkla baktığını fark eden genç kız da utanarak başını önüne eğer, uzaklaşır.  Aradan uzun yıllar geçmiş, şairimiz ev bark sahibi olmuş, yaşlanmıştır, yani artık her şey için çok geçtir. Fuat Edip, adeta beyninden vurulmuş bir hâlde yoluna devam ederken o unutulmaz mısralar dökülür yüreğinden:

“Bir bahar akşamı rastladım size… 

Daha önceleri neredeydiniz?”

Bu zarafet, özlem ve duygu yüklü dizeleri daha sonra Türk müziğinin usta bestekârı Selahattin Pınar onun şiir kitabını okur şiir hoşuna gider. Sanat müziğinin unutulmaz şarkılarından birisini besteler ve müziğimizin en sevilen şarkılarından olur. Şiirlerinin dışında romanları da bulunan Fuat Edip Baksı 1974 yılında İzmir’de yaşama veda eder. Ardında “Bir bahar akşamı rastladım size” şarkısından başka

“Aşkımın ilkbaharı ilk heyecanım benim,

Yüzün pembe güllerden, sesin bülbülden güzel,

Bakışın çağırır beni uzaktan ve Uzun yıllar ötesinden hatırını sorayım mı” gibi sevilen şarkılara güfte olan şiirleri kalır.

Bir bahar akşamı rastladım size

Sevinçli bir telâş içindeydiniz.

Derinden bakınca gözlerinize

Neden başınızı öne eğdiniz?

İçimde uyanan eski bir arzu

Dedi ki yıllardır aradığın bu

Şimdi soruyorum büküp boynumu ah

Daha önceleri neredeydiniz?

1974 yılında hayata veda ettiğinde Adı, İzmir'in Bayraklı ilçesindeki bir mahalleye verilir.

Öğrencilerinin verdiği vefat ilanı ile noktayı koyalım.

İzmir’de mezun ettiği öğrencileri duygu dolu bir ölüm ilanı hazırlarlar;

“Bir bahar akşamında aşkı bulup, bir sonbahar akşamında ebediyete göçen güzel İzmir’imizin, Türk edebiyatı ve müziğinin değerli yazar, şair ve edibi; muhterem insan, binlerce öğrenci yetiştiren çok değerli hocamız ve ağabeyimiz Fuat Edip Baksı’nın, İzmir’de ile bizlerin arasında bıraktığı yeri doldurulmaz boşluğu sebebiyle, aile fertlerine ve yakınlarına sonsuz teessürlerimizi iletir; merhuma Allah’tan rahmet diler, manevî huzurunda minnet ve saygı ile eğiliriz.

İnönü Lisesi’nin 1950 yılı mezunları adına:

Ş. Molo, N. Sapsağlam, V. Şardağ, Ş. Katırcıoğlu, N. Artemiz, Y. Saylak, S. Baş.

KAYNAKÇA:  Şevket Beysanoğlu / Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları (c. 2, 1997, s. 459,  463), Behçet Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999), Biyografya. Şükran Kurdakul / Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (gen. 6. bas. 1999), Geçmişten  Günümüze Diyarbakırlı İlim Adamları Yazarlar ve Sanatçılar (2014), Yasemin Mumcu Ay / Fuat Edip Baksı Hayatı-Sanatı-Eserleri (2009)