Nazmi Kahraman / Özel Haber
Keçi ve koyun derisinden yapılmış tulumlarla, meşakkatli uğraş sonucu ayran ve tere yağı elde ediliyordu.
Günümüzde fabrikalarda ya da evlerdeki yayık makinalarıyla elde edilen ayran ve tereyağı bir zamanlar keçi ya da koyun tulumundan elde edilirdi. Kadınların saatlerce salladıkları yayık adı verilen tulumdan elde edilen yağ ve ayranın tadına doyum olmazdı. Lezzetli olmasındaki bir etken de tulum kullanılması.
Tereyağının ve ayranın elde edilmesi amacıyla kadınların saatlerce tulumu sallamasının zorluğu türkülere de konu olmuş. Diyarbakır yöresine ''Yayık yaydım kolum şişti / Kolumdan kol bağım düştü'' dizeleriyle başlayan türkü, aynı zamanda bir aşkı da anlatır. Bölgede bir zamanlar hemen hemen her evde bulunan tulumdan yapılmış yayıklar, artık eskisi gibi kullanılmıyor. Zorlu bir iş olduğu için, bunun yerine yayık makinaları kullanılıyor.
KEÇİ VE KOYUN DERİSİNDEN YAPILAN YAYIK
Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu'da yaşayanlar, keçi ya da koyun tulumundan yapılan ve içine konulan yoğurdun, saatlerce çalkalanmasıyla ayran ve Tere yağı elde ediliyordu.
Koyun ve keçinin derisi, parçalanmadan tüm olarak elde edildikten sora, üzerindeki kıllar ve yağlar temizlenir ve daha sonra su dolu bir kazanın içinde kaynatılıyor. Sudan çıkarıldıktan sonra tuzlanarak kurtulmaya bırakılıyor.
Derinin tamamen kuruduğundan emin olduktan sonra dört köşesinden iple bağlananarak, bir ağaca ya da ağaçtan yapılan ayaklığa bağlanıyor. Derinin ön ve arka ayak ućlarına özel hazırlanmıs tutacak tahta bağlanılıyor. Böylece yayık kullanıma hazır hale getiriliyor. Tahtadan yapılmış ve üç ayaklı bir düzenek hazırlanıyor. Bu düzeneğe ip geçirilip yayıka bağlanılıyor. Ayran ve tere yağı elde etmek için bir veya iki kişi tarafından 3-4 saat çalkalanıyor.
Sofraların vazgeçilmezi olan ayran ve tereyağının yapımında kullanılan yayık, gelilişen teknoloji ile birlikte, neredeyse özelliğini kaybetti.
Koyun ve keçi derisinin bazı işlemlerden geçirilmesi ile yapılan yayık, taşınması kolay olduğu için Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun kırsal kesimlerinde kadınlar tarafından az da olsa halen kullanılıyor.