Diyarbakır medreselerinin en gözdesi hangisiydi? Talebeler her medresede kendi alanında yetkin âlimlerden ders alma imkânına sahipti...

Fakat, Diyarbakır’ı ilmî açıdan yükselten özellikle üç medreseden söz eder kaynaklar…; Bunların Hüsreviye, Mesudiye ve Zinciriye Medreseleri olduğunu belirtiyor… Bu medreselerde müderrislik yapanlar, müftü hatta kendi seviyesindeki şehirlere kadı ve molla olabiliyordu…

Kimler, hangi dersleri veriyordu bu medreselerde, biraz daha yakından bakalım…

HÜSREVVİYE MEDRESESİ

Diyarbakır Valisi Hüsrev Paşa tarafından Mardin Kapısı’nda yaptırılan Hüsreviye Medresesi’nin ‘İlm-i Kelam’ ile şöhret bulduğunu yazar Evliya Çelebi… Zamanla müstakil bir camiye dönüşerek Hüsrev Paşa Camii adını alan medrese, talebelerin geçim derdine düşmeksizin ilimle iştigal etmesine ve geniş eyvanı çevreleyen odalarda yatılı olarak kalmasına imkân sağlayan vakıflara sahipti…

İslam Dünyasında kurulan ilk medreselerden bu yana süregelen geleneğin bir devamı olarak, şehirdeki Deva Hamamı, Deliller Hanı, Çardaklı Hamam ve bazı dükkânlardan elde edilen gelir bu medreseye aktarılıyordu…

Hüsreviye Medresesi’nin müderrisleri arasında Kara Kemaleddin Efendi, Kara Taceddin Efendi, Muhammed Emin b. Sadreddin Efendi, Muslihiddin-i Lârî gibi şöhretli isimler bulunuyordu…

Hüsrev Paşa Medresesi

MUSLİHİDDİN-İ LARİ

Muslihiddin-i Lârî’nin şehre gelişinde Sultan II. Selim, dönemin Diyarbakır Valisi İskender Paşa’ya haber göndererek, bu değerli âlimin elden kaçırılmaması için gereken özenin gösterilmesini istemiş ve İskender Paşa da şehre ulaşan Lârî’yi teveccühle karşılayarak kendisine hem Hüsreviye Medresesi müderrisliğini hem de Diyarbakır Müftülüğünü vermiştir…

Muslihiddin-i Lârî örneği, Diyarbakır medreselerinin ilmî itibarını ve bir taşra kentinin Payitaht nazarında gözden ırak olmadığını göstermesi bakımından önemlidir…

Nitekim, Hüsreviye Medresesi’nde görevlendirilen müderrislerin zaman içinde İstanbul, Edirne, Halep gibi şehirlerde kadılık ve müftülük yaptığını görürüz…

Muhammed Emin b. Sadreddin Efendi’yi İstanbul’daki Süleymaniye Dâru’l-Hadisi müderrisliğine ve oradan Halep Kadılığı’na taşıyan, Kara Taceddin Efendi’ye Rodos ve Şam Müftülüğü kapılarını açan hiç şüphesiz Hüsreviye Medresesi’ndeki ilmî başarıları olmuştur…

Diyarbakır'da bu üç medresenin dışında Ablak Medresesi, Ali Paşa Medresesi, Bakır Medresesi, Dilaver Paşa Medresesi, Okçuzade Medresesi, Ragıbiyye Medresesi, Şeyh Rumi Medresesi gibi bir kısmı halen ayakta olan, bir kısmı kaybolmuş yirmi yedi medrese daha bulunuyordu...

Yazımda Medrese ve Diyarbakır’daki medreselerin önemini belirttim… Muslihiddin-i Lârî  ve Hüsreviye Medresesine sonraki yazımda ayrıca geniş yer vereceğimi belirtmek istiyorum....

Kaynakça

a b c d e f Eyice, Semavi. "HÜSREV PAŞA CAMİİ" (PDF). 22 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 7 Mart 2020.

a b c d e f Baş, Gülsen (2006). "DİYARBAKIR'DAKİ İSLAM DÖNEMİ MİMARİSİNDE SÜSLEME" (PDF). Van. 25 Nisan 2019 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Mart 2020.

a b Çidam, Feride Burcu (2007). Diyarbakır Kent Dokusunun Turizm Ve Rekreasyon Kaynaklarının Peyzaj Mimarlığı Açısından Değerlendirilmes. Ankara: Ankara Üniversitesi. ss. 146-148.