Devlet aklının egemenlerinden olan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Yeni Yüzyılın Terörs*z Türkiye Stratejisi; Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu” kurulmasını isteyerek yeni bir çıkış daha yaptı. Bahçeli, bu çıkışıyla TBMM çatısı altında bulunan her partinin katkı sunması da böylelikle gündeme geldi.

Anlaşıldığı kadarıyla mutfakta her şeyin pişirilmeye hazır hale getirilmesi için uzunca süre çalışılmış. Yemeğe konacak çeşniler uzun soluklu bir araştırma, sonucu elde edildiği anlaşılıyor. Elbette ki yemeğin herkesçe beğenilmesi için sık dokunulmuş, en ince detay gözden kaçmasın diye sofraya konmadan önce defalarca tadına bakılmış. Kolay değil tabi herkesi, her kesimi memnun etmek. Ama sofranın zenginliği ve düzeni de yemeğin iştah kabarttığı baş aşçılar tarafından çok iyi bilinen bir husus.

Bu örnekten yola çıkılarak, Türkiye’nin bundan sonra kat edeceği yol TBMM’nden geçtiği yönünde. Elbette ki, 50 yıla yakın çatışmalı bir ortamın artı ve eksileri olacaktır. Burada önemli olan artıları çoğaltmak. Anlaşıldığı kadarıyla Devlet Bahçeli’nin son çıkışı matematik denklemlerini artıya çevirmek üzerine yoğunlaştığı. ‘’Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu’’ adı altında sunulan ‘’Terörsüz Türkiye’’ Stratejisi çok ama çok kıymetli. Bu projenin hayat bulması adına Meclis’te buluna tüm partilerin de katılımı ve söz sahibi oluşu meselenin ne denli sık dokunduğunu göstermektedir.

Aslında mesele sadece Türkiye ile de ilgili değil. Bu projenin hayat bulması demek, Ortadoğu’da yeni gelişmelere ve stratejilere de zemin hazırlayacak. Bir taraftan Suriye, Irak ve İran olmak üzere, Arap yarım adasının da çıkaracağı çok dersler olacağı kaçınılmaz olacaktır. Terörün olmadığı bir ülkede, komşuluk ilişkileri de farklı rotalarda seyrini sürdürmesi demek.

Bu projenin tarihe altın harflerle yazılması için tarafların ne elde edeceği ikilemi değil, önemli olan milyarlarca doların ülke ekonomisine kazandırılmasıdır. Kardeşlik bağlarının güçlendirilmesidir. Kimse burada ‘’Ben istediğimi aldım. Gerisi teferruat’’ dememeli. Kısır döngüler meselenin kalıcılığına değil, sekteye uğramasına zemin hazırlar. Elbette ki yukarıda örneğini verdiğim yemek meselesi iştahı kabarttıkça sofrada yer alan herkesin ve her kesimin karnının doymasını sağladığı gibi, gelecek nesillerin de bu reçeteyle artık aç kalmayacağı yönünde olacaktır.

Mesele TBMM’ne geldiğinde her şey şeffaf ortaya konduğunda, bundan kaçan ve mızıkçılık yapan partilere fatura kesileceğinden emin olabilirsiniz. Şu ana kadar yapılan açıklamalara bakıldığında İyi Parti dışında kimsenin olumsuz bir yaklaşımda bulunduğu görülmemektedir. İyi Parti, eski MHP’nin yol haritasını izleyerek milliyetçi oyların kendisine kanalize olacağını düşünüyor. Ama yanılıyor. Süreç başka bir şeye benzemiyor. Burada önemli olan Türkiye’nin bundan sonraki kazanımları. Kısa anlar, sadece teoride kalır. Pratiğe yansımayan teoriler kısır döngünün ötesine geçmez ve başarısızlıkla sonuçlanır.

Temennim odur ki, meselenin bir an önce TBMM’ne gelmesi. Buraya intikal edilen bir sorunun çözümünden kaçış olmadığı gibi savsaklanmasına da prim verilmeyecek. Alt komisyonlarca elde edilen her türlü bilgi, belge, görüntü ve arşivler elden geçirildikten sonra üst komisyonca raporlar halinde milletvekillerinin ve partilerin görüşüne sunulduktan sonra kamuoyuyla paylaşılacak.

İş ciddi, zaman çok kıymetli, yol kat etmek için çok çalışılmalı. Herkes, her kesim elini taşın altına sokmaktan kaçınmamalıdır. Teferruatlara değil, kalıcı başarılara zemin oluşturulmalıdır.