Spor kulüpleri, halkın sosyolojik yaşamı için kurulsalar da, günümüzde birçok farklı amaca hizmet eden farklı kulüp yapıları mevcut.

Kimileri yöneticilerin reklam aracı,
Kimileri halkın mutluluğu,
Kimileri şehrin heyecanı,
Kimileri kara para aklama,
Kimileri iddia bahis ayağı,
Kimileri belediyelerin zorunlu departmanı,
Kimileri ise bazı topluluk ya da yerleşkelerin sembolü oldukları için varlıklarını sürdürüyorlar…

Söz konusu Amedspor olunca, halk için varlığını idame etmeye çalışan bir kulüp olduğunu söyleyebiliriz. Bu benim değil! Bizzat yönetici ve taraftar gruplarının söylemi.

Peki, “halkın takımı” olduğu söylenen Amedspor, halkın hangi duygu, ihtiyaç ya da düşüncesi için var?

Halkın beklentileri neler? Kaç çeşit?

Halkın tam olarak beklentisi ya da isteği nedir?

Bu ve buna benzer sorulara, cevapları beraber arayacağımız bir makale olsun..;

Yaklaşık son 10 senede yönetime gelenlerin vaadlerine bakılacak olursa, yöneticilerimiz göreve sportif başarı ya da finansal başarı için geliyorlar. Peki gerçekte, halkın gerçek beklentisi bunlar mı? Bu soruya da rasyonel verilerle cevap arayalım…

Diyarbakır’da halkın hem store hem de bilet olarak en çok sahiplendiği takım Diyarbakırspor’du. Hemen hemen iç sahadaki her maçı full tribünlere oynuyordu. 15.000 kişilik eski stadyum, şehre yetmiyordu.

Şimdi ise, çok daha modern, konforlu ve ulaşımı rahat bir stadyumda Amedspor, ligin yarısında, şehir nüfusu 3 kat artmış olmasına rağmen 15.000 kişiyi bile bulamıyor.

Şehrin büyük kesiminin Amedspor’u sahiplenmeyişini neye bağlamalıyız? Sadece bazı kulüplere küfretmek için stadın doldurulmasını, yönetim ve kulüp başarısı olarak görebilir miyiz?

Her sezon farklı yöneticilerimiz, aynı şikayette ve çağrıda bulunuyorlar; 
“maçlarda tribünleri doldurun..!”

Peki gerçekten, 2.Lig şampiyonları yüksek seyirci ortalamasına mı oynadı? Pendikspor? Bodrumspor? İstanbulspor?

Ya da Amedspor gibi 10 bin küsür seyirci ortalamasına oynayan sadece 2. Lig’de değil, ülkede kaç takım var? Sakarya, Kocaeli, Afyon, hatta Erzurum BB ve Ankaragücü dahil!

Bu örnekleri çoğaltabiliriz.

Sorun gerçekten seyirci sayısında mı?

Sorumluluk gerçekten “ilgisiz” diye lanse edilen Diyarbakır halkında mı?

Kulübün resmi mağazası AmedStore, bütün İstanbul kulüplerinin mağazalarının Diyarbakır şubelerinin yarısı kadar bile ciro yapamıyor. Bunu neye bağlamalıyız?

Sizce gerçekten Diyarbakırlılara ve kendilerini Diyarbakırlı hissedenlere hitap edebiliyor mu?

Seyircileri, taraftarı, halkı bir yana bırakırsak, yıllarca bu kulübe hizmet etmiş olup da, artık kulübün ve stadyumun önünden bile geçmeyen onlarca sporcu, onlarca yönetici var.

Gerçekten her defasında onlar mı hatalı? 

Yönetimlerimizin herhangi bir konuda özeleştiri yaptığı bir açıklama, bir deklarasyon hatırlıyor muyuz?

Kulübü ekstra borç eklemeden devredebilmeyi marifet, hatta başarı sanan yönetimlerimiz oldu, oluyor. Sizce bu gerçekten başarı mı?

Birçok başkan ve yöneticiden şu cümleyi çok duyuyoruz; “biz bu kulübe ailemizin rızkını veriyoruz..”  Bu cümle kesinlikle yanlış değil, ama abartı. Çünkü paranın çoğu STK bütçelerinden karşılanıyor. Yani şehre ve Diyarbakırlılara harcanması gereken paralar, başka şehirlerden gelen futbolculara dağıtılıyor. Üstelik bu sezon sınırı fazlasıyla aşan, hatta enflasyona rağmen bile kulüp tarihinin en büyük bütçesinin oluşturulması, gerçekten Diyarbakır halkının, halkın takımı Amedspor’dan gerçek beklentisi mi?

Yıllardır “TFF bize karşı” söylemi, içine saklandığımız ilk hendeğimiz, ilk cephemiz.
Peki, son yıllarda lehine en çok penaltı çalınan takım Amedspor değil mi? Özellikle bu sezon, lehte penaltıda lideriz, lakin penaltıların yarıdan fazlasını kaçırdık.
Peki sorun gerçekten TFF’de mi? Yoksa kulüp tarihinin en yüksek bütçesiyle, penaltı ve frikik golü atamayan oyuncuların kurulduğu takımımızda mı?…