Efsaneye göre Türkler Çinliler tarafından bozguna uğratılır. İki kağan oğlu Nököz ve Kiyan ile iki kız kurtulur.


Türk  ve Kürt Efsanesinde Nevruz
 
Bir ala geyiğin ardına düşerler ve koşarken yuvarlanarak genişçe bir çukura düşerler. Burası yeşillik ve ağaçlık bir yerdir. Kuşların ötüştüğü, kelebeklerin uçuştuğu cennet gibi bir yerdir. İçine düştükleri bu yeşillik alanda bir süre sonra ala geyikle buluşurlar ve geyiğin sütünü içerek hayatlarını devam ettirirler. Bu gençler evlenirler ve sayıları çoğalır. Burada tam 400 yıl kalırlar. Ama Turan’a kavuşmaktan da ümitlerini kesmezler. Burası Ergenekondur.
 
 Bir gün bu gizli yurtta bir kurt görünür ve kurt geyiklerden bir tanesini parçalayarak yer. Çoban kurdun bir delikten çıktığını görür. Delik oldukça dardır. İçlerinden mesleği demirci olan birisi ocak yakar, örs kurar, hayvan derilerinden körük yaparak yaptıkları aletlerle deliği genişletirler ve kurdun gösterdiği yoldan hareket ederek düştükleri çukurdan, yani Ergenekon’dan çıkarlar. Bu gün istiklal günüdür ve bugün yeni gündür, bugün nevruzdur (Çay, 1985: 23-24 ve Oğan, 1993: 32).

Nevruur

İşte bugünü başlangıç kabul ederek, Türkler bugünü kurtuluş ve Nevruz Bayramı olarak kutlamaktadırlar. Nevruz zamanla bir Türk geleneği halini alır. Tarihi süreç içinde, Türk devlet ve topluluklarının sosyal hayatlarında Nevruz farklı algılama ve uygulamalara sahne olsa da varlığını bugüne kadar devam ettirmiştir. Bu durumu belgeleyen çeşitli örnekler mevcuttur.

 Efsane ile bağlantılı olarak bugün bile martın 21. gününü kurtuluş ve bayram günü kabul eden çeşitli Türk boyları, demiri ateşte kızdırıp, önce en büyük Türk büyüğü bu demir parçasını bir kıskaçla tutarak örse koyar ve onu çekiçle döver, daha sonra törene katılan öbürleri sembolik olarak aynı şeyi yaparlar. On iki hayvanlı Türk takviminin başlangıcı Nevruz- Martın 21’idir. Selçuklu Sultanı Melik Şah’ın 1079 celali takvimi diye bilinen takvimin ilk günü de Nevruz- Martın 21’idir. Akkoyunlularda Uzun Hasan Beyin vergilerinin başlangıç günü Mart 21 Nevruz günüdür. Bu gelenek cumhuriyete kadar da devam etmiştir. Halk arasında bu uygulama Hasan paşa kanunları olarak bilinir. Osmanlı sarayında Nevruziye geleneği çok yaygındır. Nevruziye adıyla şiirler yazılır, özel macunlar hazırlanır ve padişaha takdim edilirdi. Halk arasında hediyeleşilir özellikle devlet erkanı nevruz günü dolayısıyla tebrikleri kabul eder ve hediyeleşirlerdi. Ayrıca halk yerleşim bölgelerinin dışına çıkar ve mesire yerlerine giderek eğlenirlerdi (Levy, 1962: 9, 233b).  

Kürtlerin Kabullendiği Newroz, Dahhak ve  Kawa  
 
  Rivayete göre, İranlılar ile Hintlilerin henüz ayrılmadığı dönemde saltanat sahibi, çölde yaşayan faziletli “Merdas” adında bir zat yaşar. Arap asıllı olan bu zatın bir de Dahhak” adında bir oğlu vardır. Şeytan kıyafet değiştirerek Dahhak’a gelip babasını öldürerek yerine geçmesini öğütler. Dahhak babasını öldürür ve tahtına geçer. Saltanatın cazibesine kapılan Dahhak kendisine bu fikri veren şahsı (şeytanı) yanına çağırır ve onu bir hediye ile ödüllendirmek ister. Ancak şeytan hediyeyi kabul etmez, buna karşılık omuzlarından öpmek ister ve öper. Şeytanın öptüğü yerlerde birer ejderha peydah olur ve sonra da şeytan kaybolur. Bu iki ejderha günden güne büyümektedir. 

Dahhak ülkesindeki bütün hekimleri toplatır. Hekimler buna bir çare bulamayınca da hepsini öldürtür. Bir gün hekim kıyafetinde şeytan ortaya çıkar ve ejderhaların kendisini rahatsız etmemesi için her gün iki genç insan beyni yemesini tavsiye eder. Daha sonra aşçı kılığıyla saraya giren şeytan, her gün iki gencin beynini hazırlayarak Dahhak’a yedirir. Bir süre sonra şeytan ortadan kaybolur ve saraya iki aşçı alınır. Bu iyi yürekli Ermail ile Kermail adlı iki aşçı aralarında anlaşarak saraya getirilen her iki gençten birinin beynini ikiye bölüp Dahhak’a iki beyin diye takdim ederlerken kurtulan gençleri de şehirden uzakta dağda hayatlarını tembih ederler ve böylece kurtulan ve dağda yaşayan geçlerin sayısı iki yüzü bulur. Firdevsi’ye göre işte bugünkü Kürt kavminin aslı bunlardan türemiştir.
 
 Efsaneye göre bir gün ölüm sırası Kawa adında bir demircinin oğluna gelir. Kawa saraya girerek, bu uğurda on yedi oğlunun beyninin çıkartılıp öldürüldüğünü, hiç olmazsa sonuncu oğlunun bağışlanmasını isterse de reddedilir. Bunun üzerine o da bu gidişe son vermek isteyen halkla bütünleşerek ve dağlarda yaşayanlardan da yardım alarak zalim Dahhak’ın saltanatına son verir. Ve ondan sonra her şey yeniden başlar. Bugün yeni gündür, Newroz’dur. İşte Dahhak Demirci Kava efsanesi bundan ibarettir (Firdevsi, 1992: 104-16).
 
 Dahhak , adı Hint, İran, Arap ve Türk halkları arasında sıkça kullanılan ve kötülük timsali bir zattır. İlk kez Zerdüşilerin kutlu kitabı Avestada adı geçer. Bazı Hint kaynaklarına göre de halkı putperestliğe çağıran, sapık din kurucusu Arap asıllı bir kişidir. Pehlevi metinlerine göre Dahhak İran yöneticileri arasında baskıcı bir yöneticidir ve onu Kirsap adlı bir kahraman öldürür ve ondan sonra her şey yeniden başlar onun ölümü bir yeni gündür. Nevruzdur.
 
 İslam geleneğinde ise bir zulüm örneğidir. Nuh’un oğlu Yafes’in soyundan olan zalim bir hükümdardır.
 
 Ayrıca İslam kaynaklarında Dahhak’a ait sıfatların çoğunun, Deccal’ın sıfatlarına benzediği görülür. Dahhak’ın klasik Türk ve İran edebiyatlarında en önemli vasfı Nemrut ve Firavun gibi zulüm ve kötülük timsali oluşudur. (DEMİRCİ, 1993: 8, 409b).
 
 Görüldüğü gibi bu efsane Asya ülkelerinin ortak malı gibidir. Dahhak’a yükledikleri anlam da aşağı yukarı aynıdır. Asya ülkeleri halklarından bir grubun bu efsaneyi kendi siyasi çıkarları uğruna içselleştirdikleri söylenebilir. Özellikle Irak’ta, Türkiye’de, İran’da ve Suriye’nin bazı bölgelerinde Kürtler de bu efsaneye dayanarak etkinliklerde bulundukları ve bu günü zulümden kurtuluş günü olarak algıladıkları bilinmektedir.
 
 Nevruz’un menşei ve hangi millete ait olduğu konusunun en az üç tane efsanesi vardır. Efsaneler üzerine bilimlik kanaat belirtmek mümkün değildir. Herhangi bir milletin efsanelere dayanarak Nevruz’u kendilerine ait görmeleri kültürel etnosantirizmden başka bir anlam taşımaz.
 
  Bunun yanında Alevi-Bektaşi kesimin konu ile daha yakın ilgisinin olduğu da görülmektedir.